140 yıl önceydi...

Ruslar, Kars yolunu tutmak için yapılan Erzurum’daki Aziziye tabyalarını işgal etmişti. Kundaktaki bebeğine; “Seni bana Allah verdi, ben de seni ona emanet ediyorum” diyen bir kadın, düşmana karşı aklınıza gelen bütün işleri yapacak, bölgedeki kadınları örgütleyerek, tabyaları eşi görülmedik bir kahramanlıkla savunacaktı.

İki evladının Birinci Dünya Savaşı’nda şehit olmaları bile, azmini etkileyemeyecekti...

★★★

1952 yılında “Üçüncü Ordu Nenesi” unvanını alan, 1955 yılında ülkemizde ilk defa kutlanan Anneler Günü’nde “Yılın Anası” seçilen o muhteşem insan Nene Hatun’du...

★★★

Şerife Bacı, on altı yaşında evlenmiş, eşi Çanakkale’de şehit düşmüştü...

Köyün yaşlıları tekrar evlendirdiler, bir bebeği oldu...

★★★

İnebolu’dan alınan cephanelerin Kastamonu’ya, oradan da “İstiklal Yolu” üzerinden Ankara’ya nakledileceği karlı bir gündü. Tipiden göz gözü görmüyordu.

21 yaşındaki gencecik annenin korunacak iki şeyi vardı; kendisine emanet edilen cephane ve Elif bebek...

Üzerindeki ince battaniyeyi çocuğunu da aralarına yerleştirdiği cephanelerin üzerine serdi.

İstediği olmuştu.

Soğuktan kaskatı kesilip donmuş olarak bulduklarında Elif bebek sağlıklı, cephaneler sapasağlamdı!.. Adı, Kuvayı Milliye tarihine destansı kahramanlık simgelerinden biri olarak yazıldı...

★★★

Onlar evlatlarının kokusunu diledikleri gibi biriktiremeden şehit oldular.

Ninnileri bile içlerinde saklı kaldı...

Evlat mektuplarını okuyamadılar...

Çamaşırlarına bile sarılamadılar...

Varlıklarıyla bize hayat verdiler ve güzel bir vatan armağan ettiler...

Mekânları cennet, makamları hep yücelerde olsun, Allah rahmet eylesin...

★★★

Günümüze gelirsek...

Elbette dünya değişiyor, gelişiyor. Ancak ülkem yine muhteşem annelere sahip...

Hamilelik testini,

İlk ultrason görüntülerini,

Yavrularının göbek bağını,

İlk ayak ve el izini,

İlk düşen dişi,

İlk hırkayı, ilk biberonu, ilk yalancı memeyi, ilk patiği,

İlk karneyi, teşekkür ve takdir belgelerini,

Unuttuğum başka ilkleri,

Elleri titreyerek hatta çoğunu öpüp koklayarak saklayan kadınlarımıza biz “ANNE” diyoruz.


★★★

Eğitimimizi bizden çok merak eden, sınav sonuçları açıklanıncaya kadar uykusuz geceler yaşayan, ateşlendiğimizde bizimle birlikte hasta olan, meslek seçimimizde heyecanı tavan yapan, ilk arkadaşlarımızın özelliklerini sorgulayan, ama biz gelmeden yatağına asla gitmeyen, ayak seslerimizi duymadan başını yastığa koymayan bir meleğimiz var ki, biz ona da “ANNE” diyoruz...

★★★

Bazılarımız çocuk sahibi hatta torun sahibi oluyoruz ama, annelerimizin gözünde bir türlü büyüyemiyoruz. Ne kadar yaşlansak da yanlarında biraz şımarıp, çocukluk bile yapıyoruz...

★★★

Dünyaya, ülkelerine ve bizlere hayat veren tüm kadınların “Anneler Günü” kutlu olsun.

Değişim kadınsız olmaz, hele annesiz asla...

Yaşayan annelerimize mutlu ve sağlıklı bir ömür dilerken, kaybettiklerimize nurlar yağsın...

Saygı, sevgi, minnet ve inançla...

★★★

UĞUR DÜNDAR’IN NOTU: Bu güzel yazıya vesile olan değerli okurum Kemal Yalnız’a çok teşekkür ederim.