Manisa’nın Soma ilçesi, 13 Mayıs 2014’te yaşanan ve 301 maden işçisinin hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan faciayla birlikte ‘Acı­ların kenti’ olarak tüm Türkiye’nin hafızasına kazındı. Facianın üzerinden geçen 7 yılın ardından geriye göz­yaşları dinmeyen, hayalleri yıkılan, adalete olan güvenleri sarsılan aileler ve çocuklar kaldı. İlk dava 4 yılda sonuçlandı. 37 kişi beraat etti. Soma Kömür İşletmeleri’nin Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan’a basit taksirden 15 yıl hapis cezası verildi. Genel Müdür Ramazan Doğru 22 yıl 6 ay İşletme Mü­dürü Akın Çelik 18 yıl 9 ay, yardımcısı İsmail Adalı 22 yıl 6 ay ceza aldı. Gür­kan 18 Nisan 2019’da tahliye edildi.

YARGITAY KARARI BOZDU

Yargıtay 12. Ceza Dairesi Gürkan’ın da aralarında olduğu 4 sanığa 301 kez öldürme ve 162 kez yaralama suçun­dan ceza verilmesini istedi. Ancak dairenin 5 üyesinden 3’ü değiştirildi. Karar bozuldu. Ardından tutuklu 3 sanık da tahliye edildi, tutuklu kal­madı. Faciada hayatını kaybeden madenci ailelerinin isyanı gölgesinde yeniden başlayan dava 24 Mayıs’a ertelendi. Somalı madenci eşleri, an­neleri, babaları ve çocukları davaları gözyaşlarıyla takip etti. 7 yılda 77’nci duruşmaya katılan ve adalet arayışla­rını sürdüren aileler Sözcü’ye geçen 7 yıllık süreci anlattı.

Naciye Kaya, iki çocuğunun babası Mustafa Kaya ile birlikte mutlu günlerinde....

Umudumu, hayalimi ve hayatımı çaldı


Naciye Kaya: 7 yıl tek başıma geçti. Evin hem annesi oldum, hem de babası. Tek başına çocuk büyüt­mek, tek başına ayakta kalabilmek çok zor. Keşke eşim yanımda olsaydı, maddi çıkıntı çekmeye razıydık. Ya­şadığım küçük bir sıkıntıda bile eşi­mi çok arıyorum. Onun son hali göz­lerimin önünden hiç gitmiyor. Şimdi evimin bir odası fotoğraflarıyla dolu. Verilen cezalar içimizi soğutmadı. Adalete olan güvenimizi toprağa gömdüler. Yeniden yargılamada ceza bile alacaklarını sanmıyorum.

Gülfidan Köse (43) iki çocuğunun babası Erdoğan Köse’nin fotoğrafını tişörtüne bastırdı.

Ailemi yalnızlığa mahkum ettiler!


Gülfidan Köse: Her ne kadar hayata bir yönden sa­rılıp, nefes alıyor ve yaşıyor olsak bile kalbimizin büyük bir parçası yok. Bu facia bile bile gelen bir faciaydı. Eşim hep söylerdi. Beni ve çocuklarımı bir ömür boyu yalnızlığa mah­kum ettiler. Her duruşmada birer kere daha öldük. Adaletin olmadığını gördük. Yıllar sü­ren mücadele sonrasında gös­termelik cezalar verildi. Şimdi de bir şey değişmeyecek.

İsmail Çolak, oğlu Uğur’u 26 yaşında kaybetti.


 

Bayram namazına gideni kıskanıyorum


İsmail Çolak: Bayram namazına ço­cuğuyla gidenleri bile artık kıskanıyorum. İki çocuğu vardı. Torunlar baba nedir, nasıl bir duygudur bilemedi. Ben ve eşim oğlumuzu kay­bettikten sonra hiç ya­şamadık. Biz de onunla mezara gömüldük. Yıl­lar boyu sürecek travma yaşattılar. Her şeyimizi mezara gömdük. Adalet artık yargıçların ve sav­cıların arkasında yazılı ‘Adalet Mülkün Temeli­dir’ yazısında kaldı.