İstanbul Bayrampaşa’da bir akşam üstü.

Tarih, 20 Şubat 2020.

Güvenlik kamerası kayıtlarına göre cübbeli, şalvarlı, takkeli ve sakallı genç bir adam sokakta cep telefonu ile konuşarak ağır adımlarla yürürken, birden bire yedi sekiz kişinin saldırısına uğruyor. Kimi bıçak saplıyor, kimi yumruk sallıyor.

İmdada bir başka cübbeli ve sakallı adam koşuyor.

Bıçaklar ve yumruklar bu kez ona yöneliyor.

Saniyeler sonra saldırganlar ters yöne doğru koşarak uzaklaşıyor. İki sakallı adam ise birbirlerine tutuna tutuna kaçıyor. Her adımda kaldırıma kan damlıyor.

Sakallıların adları, Emrah ve Muhammet Kırmızıkan.

Emrah, imamdı ve 27 yaşındaydı.

Kardeşini kurtarmak için girdiği kavgada yedi bıçak darbesiyle can verdi.

16 yerinden bıçaklanan Muhammet ise yaralı kurtuldu.

Asıl hedef, Muhammet’ti.

DERGAH-OFİS

Muhammet Kırmızıkan, Emrah’tan bir yaş büyüktü.

Zeytinburnu’nda 1992’de doğdu.

Güneydoğu’daki Norşin şeyhlerine bağlı medreselerde eğitim aldıktan sonra saldırıya uğradığı bu sokakta, dergah ve ofis olarak kullandığı yazıhanesini açtı.

Levhasında ‘Metafizik ve Spritüal Danışman’ yazıyordu.

Kendisine sorsanız, ‘Havas Alimi’ diyecektir.

Cin çıkarmak da var işin içinde, okuyup üfürmek de.

Kırmızıkan, Allah’ın bahşettiğine inandığı bu yeteneği sayesinde geçimini sağlarken, iddiaya göre rehabilitasyon için gelen Fatih Ülkü Ocakları Başkanı Can K.’nin sevgilisini taciz etti.

REİSTEN GELEN TELEFON

Kırmızıkanları bıçaklayan Sabri A.’ya göre, olaydan beş gün önce görüştüğü Can K., “Gözdağı verin” diye emir verdi. Bunun üzerine Sabri A., sokakta keşif yaptı.

Can K., ‘Ortaöğretim Birim Başkanı’ Furkan S.’yi arayarak, altı genci saldırı için yönlendirdi. Sabri A. ve E.Y. de Can K.’ye ait motosikletle sokağa geldi.

Araçlarda sopa, üzerlerinde bıçak vardı.

Saat 18.30’du.

Emrah ve Muhammet Kırmızıkan dergahtan çıktı. Emrah, otomobile binerken kardeşi telefonla konuşarak yürüyordu. Pusudakiler Muhammet’e ve Emrah’a saldırdı.


Saldırganlar olaydan sonra Ülkü Ocağı’na döndü.

Kendilerini Can K. karşıladı. “Merak etmeyin, hallederiz” dedi.

Can K.’yi bir daha gören olmadı.

20’li yaşlarında olan dört saldırgan tutuklandı.

Sekiz sanık hakkında İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde kasten öldürme ve kasten öldürmeye teşebbüsten dava açıldı.

Can K. halen firari...

E.T. Mİ AZMETTİRDİ?

Kırmızıkan, taciz iddiasını reddederken, grubu Fatih’te genç bir şeyhin azmettirdiğini iddia ediyor.

Şeyhin adı, E.T.

Kırmızıkan, 2013’te ‘havas ilmi’ öğrenmek için E.T.’nin Fatih’teki dergahına gittiğini belirterek, şöyle devam ediyor:

“Ev ve araba karşılığında müridi olmamı teklif etti. Kabul etmedim. Müridi hakkında ölüm fetvası verdi. Facebook’ta ‘Geleceğin Ali Kalkancısı’ diye yazdım. Çünkü devlette müritleri vardı. Bağcılar’da bir zikirde karşılaştık. Beni ‘Hesabını vereceksin’ diye tehdit etti.”

Kırmızıkan, iddiasını kanıtlayamadı.



E.T.’ye dava açılmadı.

Ancak Çarşamba’da, kendisinden kuşkuyla söz ediliyor.

ÇARŞAMBA KARIŞTI

Daha 30’lu yaşlarında olduğu anlaşılan E.T., kendini Kadiri şeyhi olarak tanıtıyor. 2017’de kurduğu Dervişan İlmi Araştırma ve Yardımlaşma Vakfı’nda faaliyet yürütüyor. YouTube’a düşen ses kaydında, Allah’ın makamında oturduğunu savunuyor. Şöyle konuşuyor:

“Yaşım küçük olabilir. 55 tarikattan icazetim var. 300’e yakın ilmi icazetim var. Manevi alemde çok söz sahibiyimdir.”

Bu sözler Çarşamba’yı karıştırdı.

Cübbeli Ahmet lakaplı Ahmet Mahmut Ünlü, cemaate çağrıda bulunarak, E.T.’den uzak durulmasını istedi.

ŞEYHLER VE REİSLER

Kırmızıkan genç bir kadını taciz ettiği için mi, yoksa E.T.’nin azmettirmesiyle mi cinayet işlendi, bu nokta şimdilik karanlıkta.

Bıçağı Fatih Ülkü Ocakları müdavimlerinin tutması kafa karıştırıyor.

Kesin olan şu ki...

Bir sektör halini alan tarikat ve cemaatlerdeki denetimsizlik, cinayetin doğrudan sebebidir.

Menzil, İskenderpaşa ve İsmailağa gibi tarikatlar ile Süleymancılık ve Nurculuk gibi cemaatler holdinge, dünün imam maaşıyla geçinen şeyhleri CEO’ya dönüşürken, yarattıkları korkutucu güç ve edindikleri servet kendi merdiven altını yarattı.

Holding tarikatlar bakanlıkları yönetir, yardım faaliyetleri adı altında birikimini kıtalar arasında dolaştırırken her mahallede bir evliya, her caddede bir şeyh ve her sokak arasında bir mehdi türedi. Cincilik, üfürükçülük, muskacılık geçim kapısı oldu.

Şu kalpsiz dünyada insan, eksikliğini çektiği ne varsa, manevi alemde söz sahibi olduğunu iddia edenlerin nefesinde arıyor.

Dini saltanatlar çatırdayarak yıkılırken, haberleri şimdi üçüncü sayfalara düşüyor.

Kimi müridinin 12 yaşındaki kızını nikahlamak istediği için...

Kimi dergah-ofiste tacize kalkışınca...

Kimi Fatih’teki tekkesinde ölüm fetvası verdikten sonra...