Çay ocakları bile kapatılırken, aç kalmamak için merdiven silmekten dönen emekçi bir kadın 65 yaş yasağından ötürü otobüsten indirilmek istenirken, müşterilerin yokluğunda çay molası veren eczacılara para cezası yazılırken...

AK Parti, önlemleri göstere göstere ihlal ederek, bütün il kongrelerini gerçekleştirdi. Geçen haftaki 7. Olağan Büyük Kongre’de de bu pervasızlık taçlandırıldı.

İçeride ve dışarıda izdiham vardı.

AK Parti Grup Başkanvekili Cahit Özkan yatay çekimden ötürü böyle bir manzaranın ortaya çıktığını savundu.

Aslında salon lebalep dolu değilmiş.

Kameranın yatay açısı öyle yansıtıyormuş!

Şu halde...

Türkiye’nin Covid-19 fotoğrafını bir de dikey açıdan çekmek şart oldu.

YA VİRÜS YA ÇÖKÜŞ

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 30 Kasım 2020’de yaptığı açıklamada, hafta içi saat 21.00-05.00 arasında ve hafta sonu iki gün sokağa çıkma yasağı ilan ettiklerini duyurduğunda Covid-19 tablosu şöyleydi:

Günlük vaka sayısı 31.219’a ulaşmıştı.

Hasta sayısı 6514’tü.

Vefat 188’di.

Kapanma olumlu sonuç verdi.

Örneğin, 24 Ocak 2021’de vaka sayısı 5277’ye, hasta sayısı 684’e, vefat 63’ü geriledi.

Ne var ki İngiltere, Güney Afrika ve Brezilya varyantlarından ötürü şubat ve mart aylarında vaka sayısı yükselişe geçti.

Böyle olduğu halde...

1 Mart’ta yeni kontrollü normalleşme sürecine geçildi ve kurallar esnetildi. Bu karar, devletin mali yükü kaldıramadığının ilanıydı.

Ya virüs!

Ya ekonomik çöküş!

İktidar birincisini tercih etti.

Hazine’de para bittiği için salgının sönümlenmesi beklenmeden önlemler yumuşatıldı.

Oysaki 1 Mart itibarıyla günlük vaka sayısı 9891’e çıkmıştı.

Hasta sayısı 645’i, vefat sayısı 69’u görmüştü.

Normalleşme ile virüs hızla tırmandı.

Dün itibarıyla vaka sayısı 30.021 olarak açıklandı. Şu halde 15 Aralık 2020’den bu yana ilk kez 30 bin vakanın üzerine çıkıldı... Ayrıca hasta sayısı 1281, vefat eden sayısı ise 151 oldu.

Ağır hasta sayısı ise 1886!

Bu tablo gösteriyor ki 5 aylık emeğimiz heba oldu.

RİSK HARİTASI KIZARIYOR

Öte yandan, Sağlık Bakanlığı’nın haftalık yayınladığı, her 100 bin nüfusa düşen vaka sayısına göre Türkiye haritası giderek kızarıyor. Başta Karadeniz olmak üzere bütün bu şehirlerde AK Parti ‘yatay çekimde’ kongre düzenlemişti.

Virüsün Türkiye varyantı olabilir


Türk Tabipleri Birliği Covid-19 İzleme Kurulu Üyesi olan Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı’ndan Prof. Kayıhan Pala ile salgının dikey çekimdeki görüntüsünü konuştuk.

Neden rakamlar yükseldi?

İki şey oldu: Birincisi, virüsün İngiltere, Güney Afrika ve Brezilya varyantı Türkiye’de etkisini gösterdi. İkincisi, Türkiye yeniden açıldı. Virüs varyantlarla birlikte yükseldiği halde alınan bu karar, tabloyu daha yüksek bir noktaya getirdi.

Önü alınabilir mi?

Yarından itibaren tam kapanmaya ihtiyaç var. Ölümlerdeki artış sürecek gibi görünüyor. Önerimiz, 28 gün tam kapanma.

Tam kapanmadan ne anlamalıyız?

Önce ekonomik ve sosyal koşulları sağlamamız gerekir. Ardından fırın ve hastaneler dışındaki iş yerleri kapanmalı. Asıl kritik olan, 28 gün sonra nasıl yeniden açılma kararı vereceğimizdir. Her yer aynı anda açılırsa 28 gün boşa gider. Kademeli açılmalıyız. Temel perspektif, küçük iş yerlerinin önce açılması, büyüklerin geriye bırakılmasıdır.

Bu üçüncü dalga mı, birinci dalganın üçüncü piki mi?

Bu birinci dalganın üçüncü pikidir. Türkiye’de birinci dalga hiç sönümlendirilmedi ki. Uluslararası olarak kabul edilen ölçek, 100 bin nüfusta vaka sayısının 10’un altına düşmesidir. Türkiye bunu hiç yaşayamadı. Salgın kontrol altına alınmadı. O yüzden belli rakamlara gelip yükseliyoruz. Şu an üçüncü tepe noktasına gidiyoruz.

Varyantların özelliği ne?

Daha hızlı bulaşıyor. 50 yaş üstündeki risk gruplarında hastalık daha şiddetli geçiyor.

Daha mı ölümcül?

Maalesef. İki aydır Avrupa’da ölü sayılarında önlenemeyen artış var. En riskli örnekse Brezilya. Brezilya’da sistem iflas etmiş durumda.

Bu ülkeye özgü bir varyant var.

O varyant Türkiye’de görüldü. Üç varyant da var. 10 gündür bilim çevresinde şunu tartışıyoruz: Acaba Türkiye’ye özgü yeni bir varyant mı var?

Var mı?

Olabilir. Ama bunu bilmiyoruz. Bunu anlayabilmek için Türkiye’de çok sayıda genom (gen ve kromozomlardaki genetik materyal) analizi yapılması lazım.

Bu sonuca nasıl vardınız?

Varyantların görülme sıklığının artıyor olması, Türkiye’ye özgü varyant olabilir mi diye bir soruyu akla getirdi. Var mı, yok mu, bilmiyoruz. Ama bilim gözlemden beslenir.

Aşıda durum ne?

Bizim hedeflediğimiz aşılanacak kişi sayısı, 60 milyon. Bugün itibarıyla iki dozunu yaptığımız insan sayısı daha yüzde 11. Yani, toplamda 6.4 milyon insan...

Hedefin yüzde 11’ini aşılayabilmiş bir ülkede aşıyla kısa zamanda koruma sağlamak mümkün değil. Üstelik 70 günü geride bıraktık. Bakan, “Günde 1 milyondan fazla aşılarız” diyordu. 70 milyon aşıyı şimdiye yapmalıydık!

Bakın, Sinovac’ın hastalık geçirilmesine karşı koruma oranı yüksek değil. Nitekim, sağlık çalışanlarında ve toplumda ikinci doz aşıyı olduğu halde hastalananlar var.

Nasıl izah ediyorsunuz?

Aşının koruyuculuğu yüzde 50 civarında. İnsanlar hastalığa yakalanmaya devam ettikçe toplumsal bağışıklık eşiğini yakalamamız mümkün değil bu aşıyla.

İkincisi, Sinovac’ın yeni varyantlara etkisine dair bilimsel çalışma yok.

Yerli aşı?

Yalnızca bir aşıda ikinci faza geçildi.

Ne zaman uygulanır?

Her şey yolunda giderse altı ay sonra.