Dışı cilalı, boyalı, renkli ambalajlı içi geçmiş bir “reform paketi” daha açıklandı.

Reform (!)

Yeniden biçim vermek.

Bozulanı düzeltmek.

Kötü düzeni değiştirmek.

Reform, büyülü kelime.

İyilik çağrıştırıyor.

Yenilik sözü veriyor.

Üşenmezsem, arşive girsem, tek tek saysam bu 100’cü paket diye yazsam yalan olmaz.

19 yıl doldu.

Ülkemiz!

Paket yalaması yapıldı.

Yılda 3-4 paket açılan ülke dünyada bir tek biz olduk.

★★★

Bozan.

Çürüten.

Yıkan.

Döken.

Reformcuyum diyor.

Ayını el, aynı kafa, aynı kadro, aynı parti, aynı anlayış, aynı kavrayış, 19 yıldır aynı lider; bozuk düzen kurmuş ve şimdi bozduğunu, yıktığını yine kendi düzelten diye karşımıza geliyor. Ve alkışlayıp kendisine ve kadrosuna “büyük reformcu yine dünyaya örnek olacak reform paketini açtı” diye yazıp, yalan söylememizi bekliyor.

Dilin kemiği yok.

Dilleri var.

Söylüyorlar.

Reform paketi!

Adını veriyorlar.

Elleri var.

Paket yapıyorlar.

Makam otobüsünün üstünden yoksul vatandaşa “çay paketi atılan” ve muhtaçlar için fırın kapısına “askıda ekmek” asılan, gerçek işsiz sayısı 10 milyonu geçmiş, gerçek yoksul sayısı 16 milyona dayanmış, salgının da vurmasıyla 100 bin esnafı kepenk kapatmış, dış borcu 450 milyar doları aşmış, Türkiye’den kaçıp giden yerli sermaye miktarı, Türkiye’ye gelen yabancı paranın çok üstüne çıkmış, toplanan vergi ile yapılan harcamanın bağlantısı kopmuş, yeniden yüksek yapışkan enflasyon, yüksek yapışkan kur, yüksek yapışkan faiz sarmalına girilmiş, Kamu Özel İşbirliği İhaleleri 150 milyar doları aşmış ve bu yolla ülkenin sadece bugünü değil gelecek 40 yılı da “kara delik kapatmaya” vidalanmış, ülkenin geleceği de yenilip yutulmuş, üretimde kullanılan ithal girdi payı yüzde 55’e çivilenmiş, milli gelir büyümesi orta gelir tuzağına saplanmış ve üç yıldır fakirleşme sürecine girmiş, gençlerinin ülkeden göçüp Avrupa’ya gitmek istediği, işi olanların bile her gün “işsiz kalacak mıyım” korkusu ile uyandığı, makam aracı sayısı son 19 yılda yüzde 506 artarak çoğunluğu lüks 110 bin araca çıkartılmış, yılda 78 milyar dolar tarım ürünü ihraç edip fakat yılda 105 milyar dolar tarım ürünü ithal eden ülke durumuna düşmüş, nüfusun yüzde 82’si geçim zorluğu içinde ve günde 39 TL ile geçinmek zorunda olan insan sayısı 2 milyonu aşmış, demokraside ve insan haklarında, hukukun üstünlüğünde dünyanın en geri ülkeleri sınıfına inmiş, hakim ve savcılarının iktidar giyotini olduğu konuşulan bir ülke yaratılmış. Ülkeyi, bu noktaya her yıl birkaç paket açıklayarak getirenler, önceki gün yeni bir “reform paketi” daha açtılar.

★★★

İnandırıcı olmadı.

Olamaz.

Bu paketin içi geçmiş.

Bundan reform çıkmaz.

Çıkamaz.

Eğer, “biz bu ülkeyi yönetemedik, insanımıza acı çektirdik, sandığa gidelim, halk kendine yeni bir yönetim seçsin” deselerdi bu o zaman gerçekten reform olacaktı.

TARİHLE RÖPORTAJ (Unutkanlığa ilaç)



Gerçek reform ne!


Açıklanan pakette gözler bu ülkenin ihtiyacı olan gerçek anlamda reform sayılabilecek adımları görmek istedi. Enflasyonu düşürme reformu pakette yok. Dış açığı azaltma reformu da pakette yok. İhracat artış hızını, ithalat artış hızının önüne geçirme reformu da pakette yok. Toplanan vergileri doğru yerlerde harcama reformu da pakette yok. Dış para bulup yurt içinde yiyerek büyüme modeli yerine “5 üretip 1 yiyerek” ve artanı dışarıya satarak büyüme reformu da pakette yok. Yurt dışına kaçan sermayeyi içeride tutup yatırıma dönüştürecek reform da pakette yok. Üretimde dış girdi payını kabul edilebilir bir düzeye indirme reformu da pakette yok. Eli iş tutabilir yaşa gelmiş her insanın çalışacak bir işinin olacağı, bu işten elde edecekleri alın teri gelirle borçsuz yaşayabilecekleri, zor günler için de az da olsa para biriktirebilecekleri bir yeni düzen kurma reformu da pakette yok. Türkiye’yi bugün çok ciddi ekonomik krizin içine düşmüş bir noktaya getiren Erdoğan yönetiminden umut yok. Muhalefet partilerinin halka “gerçek anlamda reform sayılabilecek reformları nasıl yapacaklarını” her gün anlatmaları gerekir.