-Kendimize yapılmasını istemediğimizi başkalarına yapmamalıyız.-

Kuşkusuz hiçbir şey insanların istediği gibi olmuyor. Olmaması da çok doğal. İnsandan insana değişen duygu, düşünce, tutum, davranış ve yaşam biçimi ayrılıkları ortaya koyuyor. Aile etkilerinden bilimsel eğitim aşamasına uzanan çizgide uygunluklar kadar ayrılıkların da olması kaçınılmaz bir yaşam gerçeğidir. Ancak ilkesizlik, kural tanımazlık, ahlak ve hukuk kurallarına aykırılık, düzensiz ve karmaşık bir yaşam karanlığı, kendini bilmezlikle başlayıp süren kötü gidişin açık belirtileridir. Kimi alışkanlıklar, kimi duygu ve düşünce bozuklukları, kimi yanlışlık ve yanılgılar yaşamı çekilmez olmasa da güçlükle çekilir kılan olgulardır. Yadsınması olanaksız durumlar ve tutumlardaki çarpıklıklar ne ölçüde olumsuz itkesini duyurursa duyursun yaşam savaşını ömür boyu sürdürmek en doğal hakkımız, hattâ görevimizdir.

Başta siyasal yaşamın girdi çıktıları, getirip götürdükleri, ilgililerin ilkel partizanlıkları, “ulusu” kavramına ve yapısına aykırı tutumlar, davranışlar, girişimler, kalkışmalar olmak üzere kimi çarpıklıklar ufkumuzu karartıyor. Siyasal kesimdeki duygu sömürülerinin başında “inanç” konusu yer almaktadır. Siyasal alanın tümüyle dışında kalması gerçek inanç saygısının gereğiyken tümüyle tersine sömürü aracı yapılan inanç konusundaki olumsuz yaklaşımlar giderek artmaktadır. Halkımızın en duyarlı alanlarından biri olan inanç bağı kötü siyasetçilerin önde gelen sömürü alanıdır. İnanca saygılı ve inancı içtenlikli olanlar inancı sömürmez. “Cami, imam hatip, ilahiyat, din-imam” diyerek kendi değişik çıkarları, için kullanmaz. Dinle, imanla, inançla siyaset her şeyden önce inanç saygısızlığı, sahtecilik, ahlâksızlık ve ihanettir. Laik cumhuriyete, insan hak ve özgürlüklerine, kişiliklere kötülükler ,inanç temizliğine düşmanlıktır. Ne var ki iktidar maşaları önde olmak üzere kimi siyaset cambazı kötüye kullanmalarını sürdürerek hu konuda içtenlikli olmadıklarının sırıtan belirtilerine her gün yenisini ekliyorlar. Temiz ve gerçek inanç sahipleri hu bağlarını tertemiz duygu olarak korur ve sömürmez.

İnsanlık değerleri saygın kişiliğin belirgin öğeleridir. Olmadık nedenlerle bu özellikleri gölgeleyip karartmak aymazlık ötesi bir yıkımdır. Toplumsal yaşamın ilişkilerde düzen, gerçekçilik ve içtenlikle oluşan aydınlığını çekilmez duruma getirmek hem kendine, hem karşısındakilere kötülüktür. Ölçüyü gözardı eden, kaçıran tutum ve davranışlar yaşam çirkinliğinden öte kendisi için büyük sakıncadır. İnsanlıktan daha, üstün bir nitelik, bir değer yoktur. Varlığın en belirgin, en anlamlı yapısı insandır.

Zaman zaman kolluk olaylarına uzanan insanlık çelişkileri, aykırılıkları yaşanmaktadır. Toplum yaşamını karartan girişimler, kalkışmalar, eylemler, suç oluşturma nitelikleriyle hepimizi üzmektedir. İnsanların birbirine karşı davranışları çoğu zaman gereken özenden uzaktır. Karşılık saygı, sevgi ve duyarlık gözardı edilmekte, unutulmakta, savsaklanmaktadır. Oysa insandan daha değerli bir canlı yoktur. Halk arasında yaygın “Canımı sıkma!” tepkisini gözeterek üzüntü vermekten kaçınmak anlayışlı ve yararlı bir davranıştır.