Saygın tıp dergisi The Lancet, 1 Ocak 2020 ile 29 Ocak 2021 tarihleri arasında toplanan ve Türkiye dahil 204 ülkeden gelen verilerin incelendiği araştırma sonuçlarını yayınladı 10 Ekim’de. Bu tarih önemli, Dünya Akıl Sağlığı Günü! Törenlerle kutlanmadı, tersine bilim insanları özellikle de Türk bilim insanları kara tablo karşısında ne yapacağını şaşırıp kaldı.

Covid-19 salgınının bir yıllık bölümündeki araştırmalar, küresel ölçekte akıl sağlığıyla ilgili endişe veren sonuçlar ortaya koydu. Mesela, 2020’de dünya genelinde depresyon ve anksiyete sorunları dörtte bir oranında arttı. Duygu, düşünce, davranış ve bedensel işlevlerde bozulma vakalarındaki artışta Türkiye, Avrupa birincisi oldu!

Elbette, salgından önce de bu dert insanlık için büyük sorundu ama, koronavirüsle birlikte vakalar fena arttı. Dünya genelinde depresyon sayısındaki artış yüzde 26, anksiyete sayısındaki artış oranı ise yüzde 28 oldu. Avrupa birincisi Türkiye’de bu sayılar depresyonda yüzde 38, anksiyete de ise yüzde 32!

Bu sonuçlara göre genci yaşlısı biz, salgın hastalıktan ‘dünyalılardan’ daha fazla endişe duyduğumuz için ‘kafayı yemek’ üzereyiz! 

Doğru olabilir mi?

Bilim insanı olmadığım için yanıt vermek yerine ‘sadece bizde olabilecek’ bir örnek vereyim...

Merkez Bankası, damat bakan zamanında dolar kurunu ‘sabit’ tutabilmek için 128 milyar doları kullanmıştı. Kimine göre, bu para ‘buhar’ olmuş, kimine göre, ‘piyasada’, kimine göre, ‘bankalarda’ kimine göre de birilerine satılmıştı... Ne olduğu izah edilmedi. Damat bakan ‘at izi it izi’ diyerek gitti, ardından merkezde değişiklik oldu.

Muhalefet, konu ortada kalmasın, ne olduğu ortaya çıksın diye TBMM’ye şu sorularla soru önergesi verdi: 1- Merkez Bankası’nın döviz rezervleri neden satılmaya zorlandı? 2- Satılan dövizler hangi fiyatla, kimlere satıldı? 3- Satış işlemleri yasal mıydı? 4- Bu işlemlerden kimler kazanç sağladı? 5- Kamu bankaları bu işlemlerden ne kadar zarar etti? 6- Bu zararı karşılamak için Hazine ne kadar zorlandı?

Yanıt gelmedi! Yanıt yerine bazı şehirlerde valiler muhalefet partilerinin il ilçe teşkilatlarının balkonlarına astıkları ‘128 milyar dolar nerede’ afişlerini ‘özel harekat polisleri’ eşliğinde kaldırttı.

“Yahu kardeşim akıl sağlığı ile girdin, depresyonla devam ettin, şimdi de 128 milyar dolara geldin. Ne alaka? Sen bizim aklımızla mı uğraşıyorsun” diyorsunuz... 

İşte ben, tam da onu diyorum! Covid-19 değil bizim depresyon oranımızı yüzde 38’e fırlatan. Şu...

Damat bakanın gitmesinin ardından gelen şimdiki Hazine ve Maliye bakanı, yeni bir karar aldı. Karara göre, döviz bürolarında yapılan işlemlerde ‘kimlik tespit zorunluluğu’ getirdi... Yani, bundan böyle döviz bürosuna gidip 1 (yazı ile bir) dolar alım satım işlemi yapsanız bile döviz bürosundaki görevli sizden kimliğinizi isteyecek, TC numaranızı, pasaport numaranızı, işlem tarihini, saatini ve miktarını bir deftere kayıt edecek.

Hazine bunu ne için yaptı? Memleketimizde devlet katında yapılan her türlü iş, anlaşma, plan, proje, garantili ihale, alım, satım, örtülü ve örtüsüz ödenek ne varsa ‘çok şeffaf olduğundan’, şeffaflıkta ‘1 dolar bile olsa’ eksik kalmasın diye!

128.000.000.000 dolar (128 milyar) kimlere satıldı diye soruyorsun, tık yok! Döviz bürosundan 1 dolar alacağım diyorsun, TC kimlik numarası, pasaport, hangi gün aldın, saat kaçta aldın onu soruyorlar.

38 derece ateş gibi, yüzde 38 çıkmış depresyon oranı bizde. Vallahi çok az! Kardeşim koronaya ne ihtiyaç, sadece bu örnek bile normal bir dünyalıyı deli eder, deli!