Kendimi bildim bileli kadınlarla erkeklerin farklı olduğuna, kadınların erkeklere göre daha dürüst olduklarına inanırım! Önyargılı değilim, yılların gözlemi bu. Üstelik düşüncemde yalnız değilim, bilimsel araştırmalar görüşümü destekliyor.


Mesela Türkiye’de bu işe bilimsel açıdan kafa yoran Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Sultan Tarlacı, kadınlarla erkeklerin beyinsel ve davranışsal yönden farklı olduklarına dikkat çekip, “Dünyayı yöneten erkekler, azıcık kadın beyinli olsaydı, dünya daha yaşanır bir yer olurdu” diyor.


Londra’daki Bilim Müzesi tarafından bir araştırma yapılmış. Sonuçlara göre erkeklerin kadınlara oranla üç kat daha fazla yalan söyledikleri ortaya çıkmış. Erkeklerin sadece yüzde 23’ü yalan söylediğinde kendini kötü hissetmiş üstelik. Yalan söyleyen kadınlarda ise bu oran yüzde 62’ye çıkıyormuş!


Scientific American dergisinde yayınlanan başka bir araştırmaya göre de, erkekler kadınlara göre yalan söylemeye daha eğilimliymiş. Max-Planck İnsan Gelişimi Enstitüsü ve İsrail Technion Teknoloji Enstitüsü’nün yalancılıkla ilgili 565 araştırmaya ve 44 bin 50 deneğe dayanan meta analizi, erkeklerin kadınlara göre daha fazla yalana başvurduğunu saptamış.


Araştırmadaki basit bir ‘yazı-tura’ testi bile erkekler olarak durumumuzu özetliyor. Teste göre denekler, yalnız bir ortamda parayı fırlatıyor ve bilgisayara yazı mı tura mı geldiğini kaydediyor. Denek, tura gelirse para kazanıyor, yazı gelirse kazanamıyor. Yazı ve turanın başabaş gelmesi gerekirken erkeklerin testinde çoğunluk tura gelmiş! Yani erkek denekler para kazanmak için bilgisayara öyle olmadığı halde hep tura diye kaydetmiş!


Bu kadın erkek farkından AKP’ye nasıl bir geçiş yapacağımı merak ediyorsanız, şöyle...


***


14 Ağustos 2001 yılında kurulan AKP’de ‘nöbet değişimi’ denilse de, sayısız kurucu üyesinden il başkanına, ilçe başkanından bakanına, başbakanından liderin sağ koluna, milletvekillerinden partinin ağabeyine, damat kadar yakınından, merkez bankası başkanına kadar pek çok isimle yollar ayrıldı. Partiden atmalar, zehir zemberek açıklamaların ardından gelen istifalar hiç bitmedi.


Partinin kurucusu, liderin sağ kolu, başbakanı, cumhurbaşkanı Abdullah Gül ceketini alıp çıktı mesala. Partinin ağabeyi Bülent Arınç parti dışına itildi, en son Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyeliğinden de istifa etti. AKP hükümetlerinde hep ikinci isimdi Abdüllatif Şener, devlet bakanlıkları, başbakan yardımcılıkları yapıyordu. Bastı istifayı. Erdoğan tarafından AKP’nin anahtarı teslim edilen, genel başkan yapılan, başbakan yapılan Ahmet Davutoğlu tozu dumana katıp ayrıldı, başka bir parti kurdu. Bir zamanlar hem AKP’nin hem de Erdoğan’ın gözdesiydi Ali Babacan, bastı istifayı o da parti kurdu.


2019 yılında Yargıtay verilerine göre partinin 10 milyon 719 bin olan üye sayısı 900 bin istifa-ayrılma-atma ile 9 milyon 816 bine geriledi. Erdoğan, AKP 7. Olağan Büyük Kongresi’nde kan kaybını önlemek için parti yönetiminde eski siyasetçilere yeniden bolca yer vermek zorunda kaldı. AKP treninden inenler, aniden gerçekleri görüyor, sert sözler söylüyor, kimisi köşesine çekilirken kimi başka partilerde ‘muhalefet’ saflarına geçiyorlardı ama, hiç biri AKP eski milletvekili Prof. Dr. Gündeş Bakır gibi dostoğru doğruyu söyleyemedi.


Unutmuş olanlar için anımsatayım Prof. Dr. Bakır, İstanbul’da 3 kişilik bir ailenin siyanürle intihar etmelerinin ardından şu açıklamayı yapmıştı: “Bu son 10 günde yaşanan 3. toplu intihar vakası. Milletimiz ölüyor. Suriyelileri Türkler’in sırtından indirin artık...”


Sonra sürpriz bir gelişme yaşandı! Bakır, partiden atıldı...


AKP’li kadın milletvekili Deprem ve Yapı Mühendisliği Profesörü Pelin Gündeş Bakır, bu yazıya da konu olan ve bugüne kadar CHP’lisinden AKP’lisine, MHP’lisinden HDP’lisine, AP’lisinden DSP’lisine, RP’lisinden DYP’lisine kadar hiçbir siyasiden duyamadığımız saf gerçeği deyiverdi. AKP’li olmadığını, o gün öyle gerektiği için orada milletvekilliği yaptığını izah etti... Gerçeği daha nasıl anlatsın koskoca profesör!


***


Eski vekile övgü değil bu, kadınların siyaset işinde de en azından daha dürüst olduklarının bir bakıma belgesi. Bilimsel olarak kanıtlanmış işte. Dünyada ve ülkemizde yaşayan kadınlar erkeklere göre daha dürüst, daha az yalan söylüyor ve yalan söylediklerinde de daha çok ‘keşke söylemeseydim’ diyorlar!


Siyaset yapan kadınlar da doğalarındaki dürüstlükle, siyaset mesleğinin aslında parti isimleriyle, liderlerle alakası olmadığını, parti tüzüklerinde yazan ‘halk için, adalet için, hakça paylaşım’ gibi büyük ve ağdalı laflara uyulmadığını, atılan nutuklardaki şahane sözlerin promterda, ideallerin üniversite sıralarında, çıkarılan yasaların bile dosyalarda kaldığını, kaybedenin, bedel ödeyenin millet olduğunu, kazananların daima şanslı müteahhitler ve şakşakçılar topluluğu olduğunu, istisnalar elbette vardır ama kişisel beklentilerin çoğu zaman ağır bastığını gayet iyi bilirler...


Aradaki fark, siyaset yapan kadınların günü gelince kendilerine özgü yöntemle gerçeği hiç çekinmeden anlatma ihtimali!