Bugün İYİ Parti’de siyaset yapan Ahmet Zeki Üçok, 28 Şubat kumpas davasında, cezaevinde yatan isimleri ziyaret etmiş ve bir rapor hazırlamıştı. Üçok, Vural Avar’ın sağlık durumunu şöyle anlatmıştı raporunda:

“... Yüksek tansiyon, kalp demans, prostat, işitme kaybı hastalıkları var. Günde 10 hap kullanıyor. Sürekli eski söylediklerini tekrar ediyor. İsimleri unutuyor. Koğuş arkadaşının ismini hatırlamadı. Askeri liseye girişini ayrıntılarıyla anlattı. Adli Tıp için sürekli hastaneye götürüldüğünü, bundan sonra gitmeyeceğini, turp gibi olduğunu söyledi. Çok zayıf ve kırılgan. Bu kışı çıkaramaz.”

Önceki gece uykusunda ölüme yattı bir komutan...



28 Şubat davasında ömür boyu hapis cezasına çarptırılan 85 yaşındaki emekli Korgeneral Vural Avar, Sincan F Tipi Cezaevi’nde hayatını kaybetti. Nerede olduğunu bilmeyen, ilaçlarını almayan, agresif hareketlerde bulunduğu belirtilen emekli korgeneralin kısa süre önce de kaburgası kırılmıştı. Bu kışı çıkaramadı Vural Avar.

Evet... Bugün Altılı Masa’nın adayını yazacak medya... Birileri de “kış uykusunda” gözleri ve kalpleri kapalı seyredecek yaşananları! Benim, bizim sözümüz var: Bu bir cinayettir!

Fetullah’ın 5 No’lu CD’si


28 Şubat davasıyla ilgili 14 kişi ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı, bunlardan Çevik Bir, Çetin Saner, Aydan Erol rahatsızlıkları nedeniyle tahliye edildi. Vural Avar’ın ölümüyle cezaevinde 28 Şubat hükümlülerinden 10 kişi kaldı.

Okuyun:

Soruşturmanın dayanağı olarak gösterilen ve Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nin “delil” olarak kabul ettiği CD, DVD ve belgeler, Ahmet Yılmaz isimli bir kişi tarafından 19 Aralık 2011’de Fetullahçı olduğu iddiasıyla TSK’dan ihraç edilen göz doktoru Tamer Tatar’a kargo ile iletildi. Tatar, 20 Aralık 2011’de kargoyu İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nda Savcı Hüseyin Ayar’a iletti. Ayar da bu belgeleri şimdi FETÖ’den firari olan eski Başsavcıvekili Fikret Seçen’e teslim etti. Seçen de 21 Aralık 2012’de belgeleri Özel Yetkili Savcı Mustafa Bilgili’ye özel kurye ile gönderdi. Bilgili de kendisine iletilen “5 No’lu CD” üzerinden davanın temellerini attı. 28 Şubat bir FETÖ kumpası ve bugün de kumpas devam ediyor.

“İdam cezaları infaz ediliyor”


Dün... Avukat Aykanat Kaçmaz’ı aradım. Çok üzgündü ve davayı anlattı:

“... Müebbet hapis değil, yaşları sebebiyle artık gün be gün infaz edilen idam cezasına dönüşmüş olan mahkûmiyetin ilk kurbanı Vural Avar oldu. Yaratılan, ‘28 Şubat darbedir’ algısının sonucu olarak, olmayan darbenin, FETÖ savcısı tarafından başlatılan ve iddianamesi yazılan yargılamasında, FETÖ mensuplarının görev aldığı incelemeler, tutuklamalar sonrasında sözde adalet gerçekleşti.

“... Artık Vural Avar’ın kanı, bu davanın delillerini yaratan, kargo ile adli makamlara (FETÖ savcılarına) teslim edeceklere gönderen, incelemelerini yapan, kararı veren ve onaylayanların ellerindedir. Sahte delillere hukuki diyenler, delillerde suiistimal var ama o başka diyenler, gereken araştırmaları yapmayanlar, ortaya koyulanları görmezden gelenler gün gelecek bunların hesabını ayrıca vereceklerdir.

“... Darbe, 15 TEMMUZ girişiminde tüm ülkemizin gözü önünde gerçekleştiği gibi, cebir ve şiddet ile kamu kurumları, basın organları, hükümet organ ve üyelerinin ele geçirilmesi, geçirilmeye çalışılması, bu maksatla (askerler tarafından yapılıyor ise) harp silah ve araçlarının ateş ve zorlayıcı gücünün fiilen kullanılması, karşı koyan kişilere ateş edilmesi, gözaltına alınması veya alınmaya çalışılması ile işlenebilir.

“... Bugün Vural Avar, yarın diğeri ya da diğerleri, aslında istenilen de budur. Kindar nesil yetiştirenler nasıl adil olabilir? Ya da nasıl kin tutmaz? Kindar olduklarından bu ölüm onlarda bir hüzün değil, neşe ve rahatlama yaratmıştır. Bu yüzden diğerlerinin idam cezasının infazını bekliyorlardır şimdiden.

“... Yaklaşık 500 gündür azar azar idam cezaları infaz edilen komutanların adalet arayışları halen Anayasa Mahkemesi’nin önünde beklemektedir. Bu bilinçli bekletiş sonuçlarını da Vural Avar üzerinden doğurmuştur.”

Avukat Kaçmaz’ın bu tespitlerinden sonra aklıma bir şiir geldi:

“... Cinayeti kör bir kayıkçı gördü

ben gördüm kulaklarım gördü

vapur kudurdu kuduz gibi böğürdü

hiçbiriniz orada yoktunuz...”

Attila İlhan, “Cinayet Saati” şiirinde yazdı, “ben gördüm, kulaklarım gördü” dedi ve “hiçbiriniz orada yoktunuz” diye haykırdı!

SORU ŞU: Bu, neyin ve kimin intikamı? Gladyo’nun kumpası neden devam ediyor? Komutanların ölmesinden kim mutlu oluyor?