Öyle bir hava yaratılıyor ki hepimiz iktidar ittifakının HDP’yi bir kaşık suda boğmak istediğini sanıyoruz.

Yıllar sonra açılan parti kapatma davası, aylarca/yıllarca bekletilmelerine rağmen son günlerde gündeme getirilen fezlekeler, Cumhur İttifakı liderlerinin açıklamaları bunun en büyük göstergesi gibi duruyor.

Oysa, iyi bir analiz yapıldığında, HDP’nin iktidar ittifakı tarafından kullanışlı bir “seçim kazanma” aracına dönüştürülmeye çalışıldığı anlaşılıyor.

Kitabın ortasından söylemek gerekirse, yaşanan hayat pahalılığı, işsizlik, ekonomik kriz karşısında oylarını tutmakta zorlanan, hatta elektrik, doğalgaz, akaryakıt faturaları arttıkça oyları sürekli düşen iktidar, bütün enerjisini ideolojik fay hatlarını harekete geçirerek rakip ittifakı küçültmeye, küçük düşürerek zorlamaya harcıyor.

★★★

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın küçücük çocuğa mikrofon uzatıp rakibi CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na hakaret etmesini gülerek izlemesi gibi, Kemal Kılıçdaroğlu’nun otelde çekilen Boğaziçi manzaralı fotoğrafı ya da İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun kar fırtınası sırasında İngiliz Büyükelçi ile yemek yemesi, öyle zannedildiği gibi seçmenin eğilimlerini çok etkilemiyor.

Yani Erdoğan’a oy veren biri çocuk olayı yüzünden Erdoğan’a oy vermekten vazgeçmediği gibi, Kılıçdaroğlu’na oy veren biri de o fotoğraf nedeniyle Kılıçdaroğlu’na oy vermekten vazgeçmiyor.

Peki insanların oy tercihlerini hangi faktörler değiştiriyor?

Elbette bu sıralar o faktörlerin başında “ekonomik koşullar” geliyor. Geçim sıkıntısı, işsizlik, hayat pahalılığı, faturanın ister istemez iktidara kesilmesiyle sonuçlanıyor. Vatandaşın hayatı zorlaştıkça iktidarın desteği azalıyor.

Oy tercihlerinin değişmesinde başka önemli bir unsur da milliyetçilik, muhafazakarlık, sağcılık, solculuk gibi ideolojik hatlardaki önemli değişimler oluyor.

MHP’nin, bir dönem yerden yere vurduğu AK Parti’nin yanında saf tutması, Tayyip Erdoğan’ı desteklemesi, ülkücü seçmenlerin bir bölümünün İYİ Parti’ye kaymasıyla sonuçlanmıştı.

AK Parti içindeki muhafazakar Kürtlerin önemli bir bölümü de AK Parti’nin milliyetçi söylemlerini gerekçe göstererek DEVA Partisi, Gelecek Partisi gibi AK Parti’den kopan partilere kayıyor.

★★★

Bu tabloyu, yıllardır siyaseti en üst seviyede yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan da görüyor. O nedenle karşı tarafa giden oyları geri kazanmak için yollar arıyor.

Ekonomik koşulları düzeltmek, düğme en başta yanlış iliklendiği ve ülke ekonomisinin yapısal reformlara ihtiyacı olduğu için ne yazık ki kısa ve orta vadede mümkün görünmüyor.

O halde tek yol olarak ideolojik fay hatlarıyla oynayıp, rakibe darbeler indirmek kalıyor.

Bu çerçevede CHP’nin ve İYİ Parti’nin baskın olduğu Millet İttifakı’nın zayıf karnı HDP olarak belirlenmiş.

İYİ Parti, Cumhurbaşkanı adayı çıkarmaktan vazgeçtiği için Erdoğan’ın kullandığı aşikar olan HDP kartını, kendisi için sorun olmaktan çıkardı. Bu nedenle HDP konusunda iktidar bloğunun kullandığı söylemleri kullanmaya başladı. İYİ Parti’li Yavuz Ağıralioğlu’nun açıklamalarını bu çerçevede değerlendirebiliriz.

Diğer taraftan, Erdoğan’ın karşısına Cumhurbaşkanlığı seçiminde aday çıkarması muhtemel olan CHP, hem müttefiklerinin, hem HDP’nin tabanının desteğine ihtiyaç duyuyor. İYİ Parti’nin suyuna gitse HDP’nin, HDP’nin suyuna gitse İYİ Parti’nin tabanını kaybediyor.

Anlayacağınız, Erdoğan ve kurmayları CHP açısından öyle bir denklem kurdu ki durum o ünlü soruya benzedi:

“Bir salınız var. Bir kuzu, bir kurt ve bir miktar otu tek tek nehrin karşısına geçirmeniz gerekiyor. Kurtla kuzuyu, kuzuyla otu yan yana bırakamıyorsunuz. Hiçbirine zarar vermeden nasıl geçirirsiniz?”

Elbette bu sorunun olduğu gibi CHP’nin önündeki sorunun da bir çözümü vardır.

Ancak muhalefet ittifakının öncelikle şuna karar vermesi gerekmektedir:

“Ülkenin en önemli sorunu HDP midir? Yoksa Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle başlayan süreçte, ekonomiden adalete, sosyal hayattan çalışma hayatına her alanda yaşanan tıkanıklık mıdır?”

Eğer HDP de sivil siyaseti tercih edip terör ve şiddet konusunda net bir tavır koymazsa (ki bu en çok iktidarın ekmeğine yağ sürer) ve İYİ Parti gibi partiler de bu yüzden “En önemli sorun HDP’dir” demeye devam ederse, HDP iktidarın ve Erdoğan’ın en büyük umudu olmaya devam edecektir.