“Türkiye Devleti’nin makarrı idaresi Ankara şehridir.”

Bu tek cümlelik yasa maddesi, dönemin Dışişleri Bakanı İsmet İnönü tarafından TBMM’ye sunulduğunda tarih 9 Ekim 1923’tü. Teklif 10 Ekim 1923’te Lahiya Komisyonu ile Anayasa Komisyonu’ndan hızlıca geçti ve 13 Ekim 1923’te Genel Kurul’da kabul edildi.

O nedenle her yıl 13 Ekim Ankara’nın Başkent ilan edilişinin yıldönümü olarak kutlanır.

AK Parti iktidarı, 21 yıldır ne yazık ki Ankara’yı pek başkent olarak içine sindiremedi. Bu yüzden zamana yararak önemli devlet kurumlarının merkezlerini İstanbul’a kaydırdı. Cumhurbaşkanı İstanbul’daki sarayları Ankara’daki sarayından fazla kullanmaya başladı.

Bu nedenle Ankara’nın başkent oluşu AK Parti iktidarı tarafından pek de coşkuyla kutlanmadı.

12 Ekim akşamı, Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ve eşi Nursen Yavaş’ın ev sahipliğinde, Kızılay Ataç Sokak’taki Belediye Başkanlığı Konutu’nda yapılan kutlama, bu nedenle çok kıymetliydi.

★★★

Başkan Mansur Yavaş, TBMM üyelerini, Ankara’daki diplomatik misyonu, kentin kanaat önderlerini, akademi ve iş dünyasının temsilcilerini ve üst düzey bürokrasiyi bizzat davet etmişti.

Öncelikle şunu söylemeliyim: Başkanlık Konutu, şehrin tam ortasında kalmış saklı bir vaha gibiydi. Muhteşem bahçenin içinde tarihi bir bina yer alıyordu.

İkinci dikkatimi çeken şey, davete olan ilginin büyüklüğüydü.

AK Parti ve MHP’den kimseyi göremesem de muhalefet partilerinden çok sayıda milletvekiliyle ve bürokratla karşılaştım.

Bu vesileyle Ankara Valisi Vasip Şahin’i kutlamak isterim. Valilerin muhalefet belediyelerine çok mesafeli durduğu bir dönemde Ankara’nın Başkent oluşunun kutlandığı bir törene katılması kayda değerdi. Dilerim, bu durum iktidar tarafından sorun edilmez.

Üçüncü dikkatimi çeken şey, yabancı misyonun davete olan ilgisiydi.

Amerika, Rusya, Çin, İngiltere, Fransa ve Almanya Büyükelçilerini görünce başka hangi büyükelçiler katılmış diye davetlilere özellikle baktım.

Tam 74 ülkenin diplomatı olduğunu öğrendim.

Kalabalıktan hepsini görememiş olabilirim ama 18 Avrupa Birliği ülkesinin (Fransa, İspanya, Finlandiya, Hollanda, Macaristan, Lüksemburg, Letonya, Litvanya, Malta, Romanya, Belçika, Almanya, Avusturya, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, İtalya, Hırvatistan), diplomatları da resepsiyondaydı.

İsrail’in yeni büyükelçisinin de davete katıldığını anımsatmamda yarar var.

★★★

Gazetecilik hayatı diplomasi muhabirliği ile geçmiş biri olarak şunu söyleyebilirim:

Yabancı diplomatlar, bulundukları ülkelerdeki siyasi değişimleri takip etmekle görevlidirler ve yükselen siyasi aktörleri hep hissederler ve yakından takip ederler.

13 Ekim 1996 yılında yayın hayatına başlayan Radikal Gazetesi’nde diplomasi muhabirliği yaparken, iki gün sonra (15 Ekim 1996 günü) o dönem ABD’nin Ankara Büyükelçisi olan Morton Abramovitz’in İstanbul Belediye Başkanı Tayyip Erdoğan’ı ziyaretini de takip etmiştim. Eski CIA’ci Abromovitz, çalıştığı ülkelerdeki siyasi dönüşümlere önayak olmakla biliniyordu ve o ziyaretten sonra herkes “ABD Erdoğan’ı ülke çapında bir siyasetçi yapmak istiyor” tarzı yorumlar yapmıştı. Öyle de oldu. 1994’te büyük şans eseri (rakip partilerdeki oy bölünmeleri sayesinde) İstanbul Belediye Başkanı seçilen Erdoğan, 2002 yılının 3 Kasım’ında yapılan seçimlerden sonra, 21 yıl sonunda “tek adam” olacağı bir siyaset yolculuğuna başlamıştı.

Bu bilgiler ışığında, diplomatların bu davete bu kadar ilgi göstermelerinin altında Mansur Yavaş’ın bugün Cumhurbaşkanlığı adayları arasında hep en üst sıralarda sayılmasının büyük payı olduğu aşikar.

Büyük ihtimalle hepsi 13 Ekim sabahı Büyükelçilik binalarındaki “safe room” denilen kripto odalarına girip başkentlerine Yavaş ile ilgili gözlemlerini yazmışlardır.

Sizce diplomatların gizli telgraflarında hangi mesajlar yer almıştır?