CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Diyarbakır seyahatinde en ilginç toplantı gençlik buluşmasıydı.

CHP’nin Diyarbakır İl Gençlik Kolları gerçekten iyi çalışmış. Üniversitede, gençlerin yoğun olduğu yerlerde masalar kurup, gençleri Kılıçdaroğlu’nun toplantısına davet etmişler.

“İstediğinizi sorabilirsiniz. Sadece siz ve Kemal Kılıçdaroğlu olacak” garantisi vermişler.

Davet yöntemi başarılı olmuş ki 20’li yaşlarda yaklaşık 750 kişi salonu tıklım tıklım doldurmuştu.

Bize, basına kapalı bir toplantı olduğu söylenmişti ama Diyarbakır’a kadar gidip Diyarbakır gençliğinin ne düşündüğünü, neleri merak ettiğini görmeden dönmek olmazdı. O nedenle en azından sorular bitene dek salonda kalmaya çalıştık.

Kemal Kılıçdaroğlu salona girdiğinde Keçe Kurdan isimli Kürtçe şarkı çalıyordu ve gençler kendisini ayakta alkışlayarak karşılıyordu. Ön sırada kendisine ayrılan yere oturdu ve o da gençlerle alkış tuttu.



Atatürk ve vatan şehitleri için saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın ardından Kemal Kılıçdaroğlu, kürsüdeki masada yerini aldı ve sorular alınmaya başlandı.

İlk soruyu soran genç, cümleye “Biliyorsunuz Selahattin Demirtaş cezaevinde...” diye başladı. O an uzun süren büyük bir alkış tufanı koptu. Bu salonu dolduran gençlerin ekseriyetle HDP’li olduğunu gösteriyordu.

CHP liderine Demirtaş’ın dokunulmazlığının kalkmasına neden olan kararın arkasında CHP’nin “evet” oylarının da olduğu anımsatıldı. Ardından cezaevinde olması hakkındaki görüşleri soruldu.

HDP’nin Altılı toplantıdan dışlanması da Diyarbakırlı gençlerin dikkat çektiği bir durumdu. Bir genç, 5 yıldır üniversitede okuduğuna ve CHP’lilerle ilk kez karşılaştığına dikkat çekerek “Bugüne dek neredeydiniz” sorusunu yöneltti.

Diyarbakır’da bu tür soru ve eleştirilerin gelmesi beklenen bir şeydi ama benim dikkatimi çeken bir detay daha vardı:

Salondaki gençler, Kürt sorunu ve HDP konusunda duyarlıydı ama Türkiye’nin herhangi bir bölgesinde yaşayan herhangi bir gencin başında olan ortak sorunlardan da mustaripti.

Haliyle Kredi Yurtlar Kurumu kredilerinden kaynaklanan hacizleri, kamuya atamalardaki yetersizliği ve kamuya istihdam sırasında ayrımcılık yoluna dönen mülakat belasını da sordular. Eğitim masraflarının yüksekliğinden ve eğitim ortamının niteliksizliğinden yakınanlar da oldu. Bu tür tespitlerin sonuna hep “Siz iktidara geldiğinizde bu konuda ne yapacaksınız” sorusu yer aldı.

Kılıçdaroğlu’nun zor sorular karşısındaki soğukkanlı duruşu ve içtenlikle yanıtlama çabası dikkate değerdi ve gençlerde karşılık buldu.

Ancak kanaatimce Kılıçdaroğlu’nun yanıtlarından çok, Diyarbakırlı gençlerin düşünceleri, soruları ve eleştirileri daha önemliydi. O kalabalık salonda Diyarbakırlı gençlerin cümlelerinde şunu gördüm:

- Diyarbakırlı gençler, ister istemez Türkiye’nin başka yerlerindeki gençlerden çok daha politikler. Her türlü gerilimden bıkmışlar. Kendi kimlikleriyle bu ülkede insanca ve ayrımcılığa uğramadan yaşamak istiyorlar.

- Selahattin Demirtaş, Abdullah Öcalan’dan da HDP’den de daha baskın bir idole dönüşmüş. Demirtaş’ın başına gelenler, Demirtaş’ın gündemden düşmesini sağlamak bir yana bölgede her geçen gün büyüyen bir siyasi figüre dönüşmesine yol açmış.

- Gençler, AK Parti’nin, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın adını dahi anmıyorlar. Yaşadıklarıyla ilgili eleştirileri dile getirirken “iktidar” ya da “kayyumlar” ifadesini tercih ediyorlar. İktidara dair umutsuzlukları had safhada.

- Kılıçdaroğlu samimi bulunsa da CHP’nin Kürt sorunu konusundaki 25-30 yıllık bagajı ayağına dolaşmaya devam ediyor.

★★★

Diyarbakır nüfusunun üçte biri “genç” kategorisinde. Bu durum bölgenin diğer illerinde de geçerli. Bakın göreceksiniz, bölgedeki siyasi tabloyu feodal beyler, ağalar, zengin aileler değil gençler belirleyecek. Onların idolü de Demirtaş gibi görünüyor. Bunu göremeyen, Demirtaş’ın yerine Öcalan’ı koymaya çalışan bir HDP de zamanla gençlerin desteğini kaybedebilir.

CHP’ye gelince: Bölgede yükselebilir, hiç milletvekili çıkaramadığı yerlerden milletvekili çıkarabilir ama bu HDP’nin varlığı nedeniyle sarsıcı bir çıkış olmayabilir.

Peki AK Parti bölgede ne yapar?

Büyük ihtimalle ilk seçimden sonra şapkalarını önlerine koyup birbirlerine “nerede hata yaptık” diye sorarlar.