Olana bitene bakıp “bir cümle ile özetle” derseniz; “Kıbrıs’ta lağım patladı, Ankara altında kaldı” derim.

Ankara:

Ana vatan.

Kıbrıs

Yavru vatan.

Yavru vatan, Ana vatandan destek alarak, ona benzeyerek, ona özenerek, ona güvenerek büyüdü bugünlere geldi. Yavru vatan Kıbrıs’ta bir kelebek uçsa, bir deli rüzgar bir narin mandalina dalını kırsa ana vatan Türkiye’nin haberi olur. Yavru vatanda lağımlar azar azar, göstere göstere, kollana saklana doluyorsa; bu tiksindirici birikimden mutlaka ve mutlaka ana vatanın haberi, bilgisi, katkısı, yol açıcısı, saklayıp örtücüsü ve servet yapıp nasipleneni vardır.

★★★

Çapraz ateşe alındı.

Falyalı vuruldu.

Sanki yeni biliniyormuş gibi Falyalı öldürüldükten sonra; uyuşturucu işini yönetiyordu, yasa dışı bahis işini yönetiyordu, dünya çapında kara para aklama işini yürütüyordu, hem Kıbrıs’ta hem Türkiye’de iktidar siyasetçileri ile polis ve güvenlik güçleriyle ilişkileri vardı, arşivinde yüklü bir şantaj kasetleri bekliyordu diye sayılıp dökülmeye başlandı.

Evet hepsi vardı.

Sağır sultan duymuştu.

Ankara da mutlaka biliyor, duyuyor, izliyordu. Yavru vatanın; kumarhane ülkesi, kokain transfer merkezi, kara para yıkama hamamı, yasa dışı bahis üssü, mafya hesaplaşmaları cenneti haline gelmesine izin verdi.

Niçin?

Kimler sebeplendi.

★★★

Ana vatan Türkiye’de İranlı bir kokain kaçakçısı baronun İstanbul’da çok sıkı korunan bir hapishaneden elini kolunu sallayarak kaçmasına Ankara’da iktidar partisi önde geleni, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin hukuk danışmanı, anayasa profesörü kolaylık sağlamıştı. Kokain baronunun İstanbul’da hapishaneden kaçmasına fırsat hazırlayan kararı alan mahkeme hakimi, “Ankara’dan baskı gördüm...” diye açıklama yapmış, bu iktidar önde geleni baş hukuk danışmanının adını vermişti...

Kulaklar sağır oldu.

Adalet yüzünü örttü.

Hesap sorulmadı.

Baş hukuk danışmanı!

Aniden rahmetli oldu.

Mutlaka o günlerde ana vatan Türkiye’den milyonlarca dolar kayıt dışı yollarla yavru vatan Kıbrıs’a akıyordu. Ve ana vatandan akan milyonlarca kara parayı yavru vatanda bir iç çatışma sonucu uzun namlulu silahlarla öldürülen Falyalı yıkayıp aklıyordu.

★★★

Kıbrıs’ın en zengini, hayırseveri, Başbakanların “değerli bir kardeşimiz” dediği, bir önceki Başbakan’ın yasa dışı bahis ve şantaj kasetlerinin kamuoyuna yansıması sonucu “istifa etmek zorunda kaldığı” Halil Falyalı, yavru vatan Kıbrıs’ta bütün evlere doğal gaz götürme işini almıştı.

Ankara!

Habersiz olamazdı.

Lağımlar patladı.

Yavru vatan Kıbrıs, “kirli para trafiğinin toplanma, yıkanıp temizlenme ve dağılma merkezi” haline geldiği için ve bu trafiğe göz yumduğu için Türkiye “gri ülkeler listesine” alınmış, güvenilmeyecek ülke ilan edilmişti. Durumun bu noktaya gelmiş olmasından Ankara’daki Milli İstihbarat Teşkilatı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma İstihbarat, ilgili bakanlıklar; kimin ne yaptığını, kimin kiminle ne alıp sattığını, kimin şantaj kasetlerinin kimin elinde olduğunu, mafya denilen örgütlenmenin siyasi ve bürokratik bağlantılarının kimler olduğunu bilmemesi mümkün mü?

Mümkün değil.

Mutlaka biliniyordur.

Ve mutlaka 20 yıllık iktidar önde gelenleri; “Kıbrıs’ta ve Türkiye’de kimin ne yaptığını, kimin ne pay aldığını, devletin gözlerini bağlayarak kimi koruyup kollandığını” anlatan yazılı raporları okumuş ya da özel birfinglerde (bilgilendirme konuşması) dinlemiş olmalılar.

Neden seyrettiler?

★★★

Biz, OECD üyesi bir ülkeyiz. OECD’ye bağlı Kara Paranın Aklanmasının Önlenmesine Yönelik Eylem Görev Gücü (FATF) “eksikliklerinden dolayı” Türkiye’yi “gri listeye” ekim ayında almıştı. 4 ay bile geçmedi. Şubat ayında Kıbrıs’ta kara para aklayıcı, yasa dışı bahis oynatıcı, kumarhane işletici, kokain trafiğinin yönlendiricisi Falyalı, muhtemelen bir iç çatışma ile öldürüldü.

Yavru vatanda!

Lağımlar patladı.

Ankara altında kaldı.