Bu “satılmış” sıfatını ben kızmış olduğum için uydurup yazıyor değilim. Bu sıfatı Reuters haber ajansı, geçmişte yediği hurmalardan ötürü hak etmişti.

Geçmişi kısaca şöyle:

Küresel ölçekte yani bütün dünyayı kucaklayacak şekilde kurulan ilk haber ajansıdır. Kurucusu iyi eğitimli Paul Reuter, Almanya’da Kassel’de üniversitede ticaret eğitimi almış, bankacı olmuştu. Bankacılık yaparken Berlin’de banker kızı olan Maria Magnus ile evlendi. Önce kendine bir yayınevi satın aldı. O yıllarda; 1848 devrim ve karşı devrimleri başta Alman Konfederasyonu, Prusya, Habsburg İmparatorluğu, İtalya, Eflak, Moldova’yı etkisi altına almıştı. Avrupa yaygın kitlesel hareketlerle kaynıyordu. Karl Marx ve Friedrich Engels, bu kitlesel başkaldırılara bakarak; “Avrupa’da bir hayalet dolaşıyor, komünizm hayaleti...” diyen cümleyle başladıkları “Komünist Menifesto”yu 1848 Avrupa’sı ortamında yazmışlardı.

Reuter, tehdit gördü.

Almanya’yı terk etti.

Londra’ya göç etti.

Haber ajansını 171 yıl önce 1851’de Londra’da kurdu. Birinci ve İkinci Dünya Savaşları öncesi ve sonrasında haberlerine güvenilen, dünya çapında saygın bir gazetecilik sergiledi.

★★★

Fakat kalemini sattı.

Reuters haber ajansını İngiliz gizli servisinin fonladığı ortaya çıktı. Üzerlerindeki gizlilik kararı zaman aşımı ile kaldırılan resmi belgelere göre İngiliz istihbaratı, Reuters’e 1960 ve 1970’li yıllarda Ortadoğu ve Güney Amerika ülkeleri hakkında daha fazla haber, yorum yayınlasın diye büyük paralar aktardı. Bu paralar, İngiliz devlet kurumu BBC üzerinden abonelik bedeli yüksek gösterilerek pompalandı.

Kalem satılırsa!

Gazetecilik biter!

İşte bu Reuters ajansı, “vuruyor mu, mağdur hale getirip koruyor mu” çift taraflı anlama gelebilecek bir ilan yayınladı. Türkiye’de çalışacak, olayları yorumlayıp haberleştirecek bir gazeteci arıyor.

Görmüşsünüzdür:

Şöyle bir çağırı:

“Tayyip Erdoğan, yirmi yıllık iktidarında Türkiye’yi modern laik geleneklerden uzaklaştırarak Güney Kafkasya’dan Kuzey Afrika’ya uzanan bölgelerde iddialı bir diplomatik ve askeri varlığa dönüştürdü. Erdoğan’ın önümüzdeki aylarda yeniden seçilme hedefini tehdit eden yüksek enflasyon ve TL’nin sert darbeler aldığı kritik bir kavşakta, derinlemesine kurumsal hikâyeler sunabilecek güçlü yazma ve raporlama becerilerine sahip birine ihtiyacımız var.”

★★★

Açıkça düşmanlık.

Peşin hükümlü.

Vurmak üzerine.

Taraflı gazeteci arıyor.

Türkiye’nin çok bilgili, deneyimli siyaset yazan kalemleri de çok güçlü ekonomi yazarları da var. Onlar Tayyip Erdoğan’ı ve yönetiminin yaptıklarını yorumlayan, eleştiren en keskin yazıları yazıyorlar. TV’lere çıkıp konuşuyorlar. Ve yüksek enflasyon, derin yakıcı yapışkan ekonomik kriz, TL’nin değerinin savurulmasının yarattığı kitleleri ezen hayat şartları, Türk insanın büyük çoğunluğunu zaten Tayyip Erdoğan’ı seçim sandığında iktidardan uzaklaştırma kararına getirdi. Anketler zaten bu sonucu söylüyor.

Reuters’e ne oluyor?

Şantaj mı yapıyor?

İlanda yer alan şu cümleye bakın: “Tayyip Erdoğan, 20 yıllık iktidarı sırasında Türkiye’yi Güney Kafkasya’dan Kuzey Afrika’ya uzanan bölgelerde iddialı bir diplomatik ve askeri varlığa dönüştürdü.”

Bu bir övgü.

Erdoğan’a alkış.

Reuters para mı istiyor?

★★★

Değerli okurlar!

Beni yazılarımdan tanıyorsunuz. Tayyip Erdoğan yönetimini kıyasıya eleştiriyor ve onu günahım kadar sevmiyorum. SÖZCÜ’ye açılan davada diğer yazarlarla birlikte benim için de “örgüt üyesi değil ama...” diyerek 3.5 yıl hapis cezası çıkartıldı. Bu davanın başlaması için uzunca bir süre iddianame yazacak savcı bulunamadı. 5 savcı değiştirildikten sonra; rüşvet alma girişiminden mahkum olmuş bir defolu savcıyı bulup iddianame yazdırıldı. 5 savcı değiştirip iddianame yazdırmayı başaran İstanbul Baş Savcısını, tutup önce Yargıtay’a üye yaptılar, sonra “Yargıtay’ı asansör gibi kullanıp” Anayasa Mahkemesi üyeliğine taşıdılar. Onu Anayasa Mahkemesi üyeliğine Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan seçti. Beni 3.5 yıl hapse mahkum eden Yargıcın da lakabı hukukçular arasında “giyotine” çıktı. Bu yargıcı da yükseltip Adalet Bakan Yardımcısı yaptılar. Bu nedenle ben, bizim davanın Tayyip Erdoğan’ın bilgisi ve teşviki ile yönetilen “çamur at yapışsın lekeleme davası” olduğuna inanıyorum ve Erdoğan’ı günahım kadar sevmiyorum.

O da beni sevmiyor.

Tamam da...

Reuters’in açıkça Türkiye’ye düşmanlık yapacak; peşin hükümlü, vurma gazetecisi araması beni bile Tayyip Erdoğan’ı savunmaya vidalar.

Reuters’in lekesi var.

Satılmış gazeteci oldu.

Genel Yayın Müdürümüzü arayacağım, Reuters ile “abone” bağlantımız varsa, kesebilir miyiz diye rica edeceğim.