AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Türkiye Yüzyılı” açıklamalarını izlerken, önce göz kamaştırıcı bir peri masalı dinlediğimi sandım, sonra ünlü bestekâr Selahattin Pınar’ın Hicaz makamındaki bir şarkısının sözleri aklıma geldi:

“İçimde uyanan eski bir arzu,

Dedi ki, yıllardır aradığım bu.

Şimdi soruyorum büküp boynumu,

Daha önceleri neredeydiniz?”

★★★

Sayın Cumhurbaşkanı açıklamasında olağanüstü gelişmelerden bahsederek “Gelin, Türkiye Yüzyılı’nda erdem ve adalet devletini zirveye çıkartalım. Bizim arzumuz, bu ülkede sadece yanlışı söylemekle kalmayıp, doğruya ‘doğru’ diyecek, hakkı teslim edecek bir anlayışı hâkim kılmaktır...”

Bunlar güzel sözler ama... 20 yıldır iktidardalar... Verdikleri sözler ortada kaldı. Şimdi bizim, bu yeni ve parlak vaatler karşısında içimizi çekerek “Daha önceleri neredeydiniz?” diye sormak hakkımız değil mi?

Seçim yaklaştığı için midir bu vaatler?

★★★

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan “Türkiye Yüzyılı” açıklamasında keşke şöyle diyebilseydi:

- “Bizleri eleştiren, karşı görüşteki hiçbir gazeteci, hiçbir vatandaş takibata uğramamıştır...

- Hapishanelerde düşünce ve fikir suçlusu olan hiç kimse yoktur...

- Muhalif gazete ve yazarlara baskı yapılmamış, muhalif televizyonlara ekran karartma cezaları verilmemiştir...

- Ülkemizde vaat ettiğimiz gibi ‘Yoksulluk, Yolsuzluk ve Yasakları’ yok edilmiştir...

- Halkımız bolluk ve refaha kavuşturulmuştur...

- Kadın cinayetleri önlenmiştir...

- Devlette akraba, eş-dost kayırmacılığı yapılmamıştır...

- Üç-dört yerden maaş alan danışman ve bürokratlar yaratılmamıştır...

- Ülke enflasyona mahkûm edilmemiştir...

- Zamlarla milletin boynu bükülmemiştir” vesaire-vesaire...

Evet, Sayın Cumhurbaşkanı keşke böyle diyebilseydi...

Şimdi el ele verip demokrasiyi kökleştirmekten, ekonomiyi büyütüp refahı sağlamaktan, insan haklarından ve sosyal devlet uygulamalarından bahsediyor.

Biz de Hicaz makamında soruyoruz:

“Daha önceleri neredeydiniz?”

Aynaya bakınca ne görüyoruz?


Sevgili okurlar... İktidarın 20 yıl önce göreve gelirken vaat edip de yapamadıklarını saymakla bitiremeyiz.

Parlak sözleri bir yana bırakıp günümüzde yaşadığımız gerçeklere bakacak olursak içimiz kararır. Durumumuzu şöyle bir özetleyelim:

- Yoksulluk artıyor. Enflasyon ve pahalılığın duracağı yok...

- Toplumu susturmayı amaçlayan “Dezenformasyon” adı altındaki sansür yasasıyla, yalnız gazeteci ve yazarlar değil, sosyal medyayı kullanan tüm vatandaşlar da risk altında...

- Halen Dünya Demokrasi Endeksi’nde 167 ülke arasında 104’üncüyüz...

- Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde 139 ülke arasında 117’nciyiz.

- Basın Özgürlüğü Endeksi’nde 180 ülke arasında 149’uncuyuz...

- Yolsuzluk Algısı Endeksi’nde dünyada 96’ncı sırada bulunuyoruz.

Bu tablo iktidarın “Hukuk ve adalet devletini, zirveye çıkartmak” ve “Tüm milleti kucaklamak” vaadi ile uyuşuyor mu?

TEBESSÜM

“Nasıl geldik bu günlere?”


29 Ekim 1943 doğumlu olan Müjdat Gezen 80’inci yaşını cumartesi günü Cumhuriyet Bayramı ile birlikte kutladı.

Sanatçının doğum günü mesajı şöyle:

Modern felsefenin kurucusu olan Descartes ‘Düşünüyorum, öyleyse varım’ demiş...

‘Düşünüyorum, öyleyse vurun’ ‘Düşünüyorum, öyleyse durun’ gibi çeşitlemeleri vardır bu sözün...

Ben düşünüyorum, taşınıyorum işin içinden çıkamıyorum. Nasıl geldik bu günlere yahu?”

GÜNÜN SÖZÜ


İnsan düşmeye görsün. O zaman dostu da, akrabası da kalmaz!