Trabzonlular Güney çevre yolu, hafif raylı sistem, Arsin endüstriyel bölge yatırım adasıyla ilgili Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan bekledikleri müjdeyi alamadı. Cumhurbaşkanı ve bakanların Trabzon ziyareti 9-10 yaşındaki çocuğun kürsüye çıkarılıp, eline mikrofon verilip CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na “Bay Kemal; Hain..hain..” demesiyle hatırlanacak.

Çocuk “Bay Kemal’i” nereden mi öğrendi? Annesi AKP Kadın Kolları’nda görevli. Toplantılara, yemeklere oğlunu da götürüyor. Demek ki oralarda CHP Genel Başkanı için sıkça “Bay Kemal”, “Hain..hain” deniliyor. Organize suç ve yaralama suçlarından cezaevine giren babası için çocuk af isteyebilir. Hele, babanın avukatlığını da daha önce AKP Milletvekili Salih Cora’nın avukatlık bürosu yaptıysa o çocuk kürsülere de çıkarılır. Çocuğun hangi koşulda “Hain” dediği biliniyor. Ama, şunu da biliniz ki Trabzon’un mert insanı bu sözlerden, siyasetçilerin gülüşünden rahatsız oldu.

CEZA İNDİRİMİ DE VAR

Çocuğun babası için af çıkarılmasını istemesi son derece doğal. Anayasa’nın 104’üncü maddesinin 15’inci fıkrasında Cumhurbaşkanı’nın hangi hallerde mahkumu affedebileceği ya da cezasını hafifleteceği yazılı. Buna göre Cumhurbaşkanı “Sürekli hastalık, sakatlık, kocama sebebiyle kişilerin cezalarını hafifletebilir ya da kaldırır.”

Cumhurbaşkanı’nın hastalık ve kocamışlık nedeniyle mahkumun cezasını hafifletmesi ya da serbest kalmasını sağlayabilmesi için kişinin cezaevinde yatamayacak kadar hasta olduğunun Adli Tıp raporu ile belgelenmesi gerekiyor. Cezaevlerinde ömür boyu hapis cezasına çarptırılan komutanların yaşlarının 90’a dayandığını, Cumhurbaşkanı'nın isterse onları da affedebileceği biliniyor. Ancak böyle bir niyetin olmadığı anlaşılıyor.

“Bay Kemal; hain...hain” diyen çocuğun babası cezaevinden çıkarılabilir mi? Cumhurbaşkanı isterse cezasını hafifletir. Babanın rahatsızlığı olup olmadığını bilmiyorum. Bu arada Adli Tıp Kurumu Başkanı da geçen hafta değiştirildi. Açıkçası Cumhurbaşkanı ve bakanları güldüren çocuğun babası ile ilgili kararı tüm Trabzon merak ediyor.

100 BİNDEN FAZLA KAYIP

CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin halkın içinde olan, onların sorunlarını her fırsatta dile getiren bir siyasetçi. O yüzden kendisine resmi kurumlardan ilginç bilgiler de geliyor. Dün, telefonla konuşurken, “Çocuk olayı”nı şöyle anlattı:

“Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ülkemizde yılda kaç bin çocuğun kaybolduğuna ilişkin verileri açıklıyordu. Örneğin 2009 ile 2016 yılları arasında 104 bin çocuğun kayıp olduğu bilgisi yer alıyordu. Bu ne demek? Anadolu’da az nüfuslu 5-6 ilin haritadan silinmesi gibi bir şey. Ancak 2016 yılında kayıp çocuk istatistikleriyle ilgili sayfa kapatıldı. Yani bugün 100 binden fazla çocuğumuz kayıp olmasına rağmen bunlarla ilgili bilgiler kapalı. Bu konuda soru önergeleri verdim. İçişleri Bakanlığı 15 günde cevaplandırması gereken önergeye yıllardır cevap vermedi.

Bu çocukların içinde ülkemize sığınmış yabancılar yoktu. Sadece kayıplar Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarıydı. Trabzon’da mazlum bir çocuğu kürsüye çıkarıp siyaset malzemesi haline getirenler, çocukları kayıp olan, ocaklarına ateş düşen insanları da hatırlamalı. Bırakın hatırlamayı sayfayı kapatıyorlar. Böyle gayriciddilik olur mu?”

ONU DA ÇIKARDILAR

Ülkemizde intiharlar da az değil. Gürsel Tekin TÜİK’in verilerine dayanarak 6 yılda 109 bin insanımızın canına kıydığını söyledi. TÜİK,  intihar istatistiklerini de 2019 yılında kaldırdı. Niçin kaldırıldı? Olup bitenler öğrenilmesin diye. MHP’nin Ruh Sağlığının Korunması konusunda verdiği yasa teklifi de yıllardır sürüncemede tutuluyor.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin de Grup Başkanvekili Erkan Akçay’ın da önemle üzerinde durduğu yasa teklifi önceki dönemde kadük olunca, bu dönemde yeniden verilmişti. Sağlam gerekçeler ortaya konulmuştu. Ancak bir türlü yasa çıkarılamadı. Dahası intihar sayıları da gizlenir oldu.

Eline mikrofon verilip, siyasi lidere “Hain” demesini gülümsenerek karşılasanız da çocuklar masumdur. Ya kaybolanlar onları arayıp sorması gereken Devlet nerede?

Ankara Garı buz kesiyor


Kamu-Özel işbirliğiyle yapılan Ankara Garı’nın görkemi sizi aldatmasın. İçerisi adeta buz kesiyor. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, yerinde gidip bir inceleme yapsa belki sorun çözülür. Gazeteci Latif Yıldız, Ankara’dan İstanbul’a gidecekti. Bir görevliye “Gar ısıtılmıyor mu?” diye sordu. Gerisini meslektaşımızın yazdıklarından okuyalım:

“Bir değil bin ah işittim. Soğuktan ellerini ovuşturarak ısınmaya çalışan görevli, ‘Amca bir yetkili tanıyorsan bu durumu bildir. Tanımıyorsan bir gazeteci tanıdığın varsa ona söyle yazsın. Yolculardan daha çok, buz kesen salonda biz çalışanlar donuyoruz. Sürekli hareket halinde ısınmaya çalışıyoruz” dedi.

Vatandaşın sesi çıkmıyor, çalışanlar ‘işime son verirler’ endişesini taşıyor. Çok şükür vagon sıcaktı. Buz kesen salonu bilip bütün kış sorumsuzluklarını sürdüren yetkilileri önce Allah’a şikayet ediyor, sonra da siz vergilerini veren vatandaşa duyuruyorum.”