Önceki gün yaşama veda eden Pet Holding Onursal Başkanı Prof. Dr. H. Güntekin Köksal’ın; dönemin Başbakanı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yazdığı “açık mektubu”, 17 Şubat 2008 tarihli Milliyet gazetesinde “Ülke bölünüyor” başlıklı yazımda paylaşmıştım. İnternet ortamında dolaşımda olan mektup aynen şöyleydi:

“Sayın Başbakan,

Ben müsaadenizle önce kısaca kendimi tanıtayım. 77 yaşında bir işadamıyım. Devlet bursu ile Avrupa’da okudum. Maden ve petrol konularında 2 master yaptım. Yurda döndükten sonra 10 senesi Batman’da olmak üzere 17 sene TPAO’da çalıştım. 34 senedir de 1974’te kurduğum Pet Holding şirketlerini yönetiyorum. SSCB, Almanya, Rusya, Kazakistan, Azerbaycan ve Yemen’de başarılı yatırımlar yaptım.

Halen Türkiye, Kuzey Irak ve Yemen’de çok değerli sahalarda petrol üretimi yatırımlarım var.

Çeşitli konularda ilklere imza atan, girişken bir müteşebbisim. Risk alırım. Memleketimi çok severim.

Hiç sigortasız adam çalıştırmam, vergi kaçırmam...

Çok eski ve köklü bir aileden geliyorum. Dedelerim, sadrazam, vezir, asker olarak ülkemize hizmet etmiştir.

Atatürk ve devrimlerine çok bağlıyım. Atatürk olmasaydı ve bu devrimleri yapmasaydı bugün bizim dinimiz ve ismimizin de aynı kalması imkânı olmadığına inanırım.

Kısacası yüzde yüz bir Atatürk çocuğuyum.

Allah’a inancım tamdır. Allah’ın dürüst, çalışkan, doğru insanların daima yanında olduğuna tecrübelerimle de inanırım. Türkiye’den kolay kolay vatan haini çıkmaz.

Sizin ülkenizi sevdiğinize ve kendi stilinizde ülkemizi kalkındırmaya çalıştığınıza inanıyorum.

Zeki, çalışkan ve çok karizmatik bir karaktere sahip olduğunuzu da biliyorum.

Ancak ülkenin bugünkü durumunu üzülerek söyleyeyim ki hiç iyi görmüyorum. Hemen sinirlendiğinizi, kızdığınızı ve söylendiğinizi görüyorum.

Medyaya sinirli, sert, kırıcı beyanatlar veriyorsunuz.

Bir başbakanın her dakika sinirlenmeye hakkı yoktur.

Ülke bölünüyor...

Biz ve onlar diyorsunuz. Bu ne demek? Tarihimizde hiçbir başbakan halka böyle hitap etmemiştir.

Kendinize hâkim olun!

Senelerce üniversitelerde hocalık yaptım. Konferanslar verdim. Hâlâ da üniversitelerde konferanslar veririm. Babanız yaşındayım. Hocayım...

Bu yüzden hiçbir işadamının yapamadığı bu ikazları yapmaya hakkım var.

Küçük bir vakfımızda her sene 25-30 üniversite çocuğuna burs veririz.

Sayın Başbakan!

Müsaadenizle size birtakım tavsiyelerde bulunuyorum:

Bugün çok güçlüsünüz.

Ya yarın? Allah bilir!!!

İnsanlar kendilerini en güçlü hissettikleri zamanlarda en büyük hataları yaparlar. Tarihte bu husus defaatla sabittir. Ancak şu atasözünü hiç unutmayın!

‘Böbürlenme padişahım, senden büyük Allah var.’

‘Keskin sirke küpüne zarar verir!’ Sinirlerinize hâkim olun! Bağırıp çağırıp kötü konuşmayın. İnsan kalbi sırça gibidir. Kırdığınızda tamiri imkânsızdır. Çok ağır konuşuyorsunuz. Aydınlara, medyaya, yargıya, üniversitelere değer verin, görüşün, fikirlerini alın! Onlar da bu memleketin çocukları!!!

Onların fikirleri, görüşleri, bilgileri, tavsiyeleri etrafınızdaki çok kişiden daha değerli olabilir. Her güçlü kişinin etrafının ‘evet efendimciler’, ‘dalkavuklar’ tarafından sarılmış olduğunu bilmeniz lazım.

Etrafınızdakilerin çoğunluğu her şeyi size soruyorlar. Her şeyi hiç kimse bilemeyeceği gibi siz de bilemezsiniz. Bilmediklerinizi açıkça söyleyin. Her hususta fikir beyan etmeyin, danışın, öğrenin.

Monolog yapıyorsunuz. Diyalog yapmaya çalışın! Hayvanlar koklaşarak, insanlar konuşarak anlaşırlar.

Sadece sizin gibi düşünenleri işlerin başına getirmeyin! Bugün birçok kamu müessesemizin işi bilmeyenler tarafından yönetildiğini görüyorum.

Kadrolaşmayın!

Sadece sempatizanlarınızı veya öyle görünenleri kadrolara yerleştirmeyin.

‘Hayır! Yapmıyorum!’ demeyin. Ben Ankara’da yaşıyorum. Duyuyor, kontrol ediyor ve görüyorum. Kapasitesiz, bilgisiz insanlar önce memlekete, sonra size zarar verir.

Diktatörleşmeyin!

Milletvekillerinize dahi beyanat vermeyi yasaklamayın!

Medyayla, aydınlarla, yargıyla, askerle, üniversitelerle inatlaşmayın.

Sadece türban serbestliğini Anayasa’mızda değiştirmek dahi AB’ye girmemize büyük bir engel olacaktır.

Laikliğe, sizin tabiriniz ile ciğerden inanın, güvenin. Laiklik dini özgürlüklerin değişmez kanunudur.

Bir hadis-i şerif diyor ki: ‘Cenab-ı Hak sevdiği yöneticilerin yanına açık sözlü danışmanlar nasip eder, sevmediklerine de dalkavuklar musallat eder.’

Sıkça bahsettiğiniz büyük Türk düşünürü Edebali Hazretleri’nin öğütlerini bir kez daha okumanızı, içtenlikle tavsiye ediyorum.”

Ünlü mektubun yazarı: Güntekin Köksal


Bundan 14 yıl önce dönemin Başbakanı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yazılan bir “açık mektup”, artık neredeyse “anonim” hale geldi.

O “ünlü” mektubu yazan Prof. Dr. Güntekin Köksal’ı yakından tanıma şansına eriştim.



Köksal, her ne kadar cesaretini “Öküz Mehmed Paşa” olarak anılan dedesinden aldığını söylese de bana göre taşıdığı özgüven bilime olan inancından geliyordu.

★★★

Gazeteci-yazar dostum Zeynep Göğüş, Sovyetlerler’de çok iş yaptığı için “Kızıl Milyarder” olarak anılan Amerikalı iş insanı Armand Hammer’dan esinlenerek, 1990’ların başında Hürriyet’te yayımlanan köşesinde yayımlanan Köksal ile ilgili yazısına “Kızıl Milyarder” başlığını atmıştı.

★★★

1974 yılında kendi şirketini kuran petrol mühendisi Köksal’ın “girişimcilik” öyküsü Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) döneminde, Rusya’nın Sibirya bölgesinde başlamıştı.

2000 yılına gelindiğinde Azerbaycan’da petrol sahası ortaklığı kurmuştu.

 

★★★

91 yaşında hayata gözlerini yuman Köksal, son 10 yılı Batman’da olmak üzere 17 yılını Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO)’nda geçirdi.

★★★

TPAO Genel Müdürlüğü’ne 1967’de atanan Prof. Dr. Korkut Özal (1993 yılında vefat eden ANAP’ın Kurucu Genel Başkanı Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın kardeşi) ile yıldızı hiç barışmadı.

Köksal için AKP’nin gittiği yol çok tanıdıktı...

Zira K. Özal’ın TPAO’daki yıllarında “liyakat yerine sadakat” anlayışıyla sergilediği kadrolaşma zihniyetini deneyimlemişti.

★★★

1.Özal, TPAO’da “siyasi kadrolaşma” ödülünü, 1973-1977 seçimlerinde AKP’nin kök partilerinden Milli Selamet Partisi’nden milletvekili olarak aldı.
Ağabeyi Özal’ın 1993 yılında vefatından sonra ANAP’tan Meclis’e giren K. Özal, siyasi hayatına Demokrat Parti’de nokta koydu.

2016 yılında vefat etti.

★★★

Köksal’ın inandığı tek şey vardı; TPAO yurt dışında petrol aramalıydı.

Devletin ihmal ettiği bu işi kendisi başaracaktı, kurumdan istifa etti, şirketini kurdu.

Rusya’dan Azerbaycan’a, Kuzey Irak’tan Uganda’ya, Kazkistan’dan Yemen’e sermayesi yettiğince petrol aradı.

Petrolü buldu, çıkaracak sermaye bulamadı.

★★★

Köksal, kanıtlanmış 3 milyar varil petrol rezervi bulunan Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nden (IKBY) ilk petrol arama lisansı almasına karşılık; birlikte çalıştığı Mehmet Sepil’in Çukurova Holding’in patronu Mehmet Emin Karamehmet’le 2002 yılında Genel Enerji’yi kurmasıyla “yalnız” kaldı!...

Pes etmedi, Kuzey Irak’ta yeni petrol sahaları almayı sürdürdü.

Hisseleri Londra Borsası’nda işlem gören Genel Enerji de Türk firması olarak kalamadı, Küresel petrol endüstrisine yön veren Rothschild Ailesi’nin kontrolüne girdi.

Irak’ta yaşanan jeopolitik krizlerle Genel Enerji’nin hisseleri pula döndü.

Çukurova Holding, Ziraat Bankası’ndan 1.6 milyar dolar kredi kullanırken teminat olarak Genel Enerji hisselerini göstermişti.

Yük Hazine’ye kaldı.

★★★

Petoil’in IKBY kontrolündeki petrol sahasından günlük 2 bin 500 varil petrol çıkarılıyor.

Şirketin bölgede temsilcisi petrol ve doğalgaz mühendisi Evrim Uluneye... 

★★★

Dünyanın çeşitli bölgelerindeki petrol ve doğalgaz arama sahalarına servis hizmetleri de veren grubun başına ise G. Köksal ve Pınar Köksal çiftinin kızları Ayşe Köksal Çetin ve Zeynep Köksal Yaykıran geçti.

Nadir örneklerden olsa gerek, bir fosil yakıt şirketini üç kadın yönetiyor.

Bestelediği 100’ün üzerinde Türk Sanat Müziği eserli TRT repertuvarına alınan ve holding yönetiminde etkin roller üstlenen Pınar hanım 2019 yılında vefat etmişti.

Köksal beyi dostları, Pınar hanımın eşine adadığı “Tatlım” eseri ile son yolculuğuna uğurluyor.