“Dezenformasyonla mücadele” adı altında, medyada gıkını çıkarana üç yıl hapis cezası getiren sansür yasası, Meclis’ten geçti.



Resmi sıfata sahip kişiler hakkında,

her ne surette olursa olsun,

itibarı zedeleyenler,

itibarı zedeleyecek bir hususu isnat edenler,

küçük düşürenler,

küçük düşürmeyi hedefleyenler,

hor görenler,

hor görme hissi telkin edenler,

kuşku uyandıranlar,

kuşku uyandıracak mahiyette imalarda bulunanlar,

ailevi bir durumu duyuranlar,

3 yıla kadar hapisle cezalandırılır.

Resmi sıfata sahip kişilerin görevleri aleyhinde yayın yapılırsa, bu hapis cezası bir yıl arttırılır.

Her ne surette olursa olsun,

hükümetin itibarını zedeleyenler,

halkın hükümete ve devlete beslediği güveni sarsanlar,

halkı paniğe sevkedenler,

halkın huzurunu bozacak haberleri yayınlayanlar,

halkın huzurunu bozacak şekilde yazı yazanlar,

hükümet hakkında maksatlı yayın yapanlar,

hükümetin gücünü kıracak şekilde yayın yapanlar,

hükümet aleyhine yabancı ülkelerde yayın yapılmasına sebep olanlar,

resmi sıfata sahip kişiler hakkında tahrik edici yayın yapanlar,

3 yıla kadar hapisle cezalandırılır.

Her ne surette olursa olsun,

temel ihtiyaç maddelerinin fiyatının yükselmesine sebep olacak şekilde yayın yapanlar,

Ekonomi, güvenlik, yargı konularında, resmi makamlara olan saygıyı/güveni sarsacak şekilde yayın yapanlar,

bu resmi makamlar hakkında kuşku uyandıracak mahiyette maddi/manevi imalarda bulunanlar,

3 yıla kadar hapisle cezalandırılır.

Her ne surette olursa olsun,

bu tür yayınları nakledenler,

alıntı yapanlar,

3 yıla kadar hapisle cezalandırılır.



Meclis’te madde madde kabul edilen “dezenformasyon yasası” bu.



Ama bugün çıkardıkları değil...

Tee 1956 yılında, Demokrat Parti’nin çıkardığı basın yasası bu!



Bugünkü Meclis’ten “dezenformasyonla mücadele” adı altında çıkarılan sansür yasasıyla, Demokrat Parti’nin 66 yıl önce çıkardığı basın yasası, neredeyse madde madde, kelime kelime aynı.



Demokrasiyi Demokles’in kılıcı olarak kullanmak isteyen... 2022 Türkiyesi’ni 1956 kafasıyla yönetmek isteyen zihniyettir bu.



Halbuki...



Şu an elinizde tuttuğunuz gazete sayfasını yukardan aşağıya doğru, dikine yırtın lütfen, cııırt diye gider.

Aynı sayfayı enlemesine yırtmaya çalışın, bir türlü düzgün yırtamazsınız, parça parça olur.

Ağaçtır çünkü o.

Hangi işlemden geçilirse geçirilsin, hangi şekle bürünürse bürünsün, ağaçtır.

Yukardan aşağıya doğru, liflerinin suyudur.

Enlemesine yırtarken, her life denk geldiğinizde parçalanır.

Doğasına uygun yaklaşırsan, kütük bile uyumludur.

Doğal olmayan yöntemlerle yaklaşırsan, kağıt bile direnç gösterir.



Hukuk, medyanın doğasıdır.



Çağın çoook gerisinde kalan Akp’nin anlamadığı budur.



(Herkesin kolayca kavrayabilmesi için gazete sayfasından, yazılı basından örnek verdim ama... Üstün zekalı bilişim endüstrisi profesyonellerinin yarattığı, siber çağda yaşıyoruz.

Bugün dünyada, 5 milyar 100 milyon kişi internet kullanıyor, her bir dakikada 250 milyon e-mail gönderiliyor.

Her gün 3.5 milyar kişi Google’da arama yapıyor.

2 milyar kişi Whatsapp kullanıyor, her gün 100 milyar mesaj atılıyor, sırf emojileri kullanarak makale yazabiliyorsun, henüz okuma yazma bilmeyen beş yaşındaki çocuklar bile emojilerle yazışabiliyor.

Her gün 500 milyon tweet atılıyor, her gün 250 milyar beğeni alınıyor.

Her bir dakikada Facebook’ta 3 milyon paylaşım yapılıyor.

Her bir dakikada YouTube’da 5 milyon video izleniyor.

İstersen, 66 yıl öncesine özendiğin gibi, Osmanlı’ya özen, matbaayı yasakla... Bugün, 5 milyar 300 milyon kişi cep telefonu kullanıyor.)



Yanlış davranıyor.

Yanlışta ısrar ediyor.

Parçalar, bozar, zarar verir ama...

Asla istediği şekle sokamaz.



Dünyaya hükmettiğini zanneder.

Kağıda bile hükmedemez.