Alper Serkan Soytürk 92 yaşındaki babası Mehmet Soytürk’ün lösemi hastalığı nedeniyle 2020-2023 yılları arasında Üsküdar Çamlıca’da özel bir hastanede tedavisini yaptırdı. Hemotoloji bölümünde tedavisi devam eden Mehmet Soytürk’ün Covid-19 testinin pozitif çıkması üzerine tedavisine son verilerek hastanede barındırılmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle taburcu edildi.

92 yaşındaki Akut Lösemi hastası babasının hastane yönetimi tarafından tamamen hukuka aykırı biçimde tedavisi yarıda bırakılarak ölüme terk edildiğini ileri süren Soytürk, babasının 28 aydır tedavi gördüğü hastaneden bir anda atılmış olmanın verdiği üzüntü ve ızdıraba dayanamayarak 15 Ocak’ta vefat ettiğini söyledi.

BABAMI SOKAĞA ATTILAR

Hastaneden atılmadan evvel babasının hemen her güne ait videoları olduğunu belirten Alper Serkan Soytürk, “Yaşama şevki ve azmi, bitmek bilmeyen neşesi ve coşkusu, 28 ay boyunca hastanedeki diğer hastalara da örnek olmuştur. Öyle ki hastane çalışanları, Mehmet Soytürk'ün lösemi hastalarında eşi benzeri görülmemiş bir şekilde tedavilere olumlu yanıt verdiğini, tıpta ve literatürde daha önce karşılaşılmayan düzeyde olumlu bir süreç yaşandığını, bu yönüyle hastanın adeta hastanenin maskotu olduğunu ifade etmişlerdir” dedi.

Soytürk, hastane yönetiminin babasını 28 aydır alıştığı ve çok severek yaşadığı hastaneden, Covid olduğu bahanesiyle atmaları nedeniyle derin bir çöküntüye ve depresyona girerek hızla ölüme sürüklenmesine sebebiyet verdiğini de iddia etti.

KAN PARASI ADI ALTINDA PARA İSTİYORLARDI

Alper Serkan Soytürk babası Mehmet Soytürk’ün lösemi tedavisi devam ettiği süreçte, kendilerinden devamlı olarak “Kan Parası” tahsil edildiğini de iddia etti. Hastane tarafından tüm lösemi hastalarına kan transfüzyonu (kan takviyesi) sırasında kullanılan tüm kanların şüpheli hastanece alenen para ile satıldığını gözlemlediğini belirtti.

KANI PARAYLA SATARAK TEDAVİYE MAHKUM BIRAKILIYOR

Babasına hemen her hafta şüpheli hastanece kan satılarak tedavisine devam ettiğini ileri süren Alper Serkan Soytürk, “Kanın para ile satılması şartıyla hastanın tedaviye mecbur bırakılması açıkça suçtur ve skandaldır. Bu satışına dair tahsilatların tamamı, kredi kartımdan veya banka hesabımdan alınarak hastanece tahsil edilmiştir” dedi.

"KARŞI ÇIKINCA 'BAŞKA HASTANEYE GİDİN' DEDİLER"

Kan paralarının gizlenmesi amacıyla hasta yakınlarına hastanece “bu ödemelerin yalnızca elden yapılacağı, bankadan gönderilemeyeceği, kredi kartı ile ödenemeyeceği” şeklinde kendilerine açıklama yapıldığını belirten Soytürk, “Hasta yakınları nakit ve kayıt dışı ödeme yapmaya zorlanmışlardır. Kimi hasta yakınları zaruret altında bu ödemeleri nakit yapmaktadır. Hastanenin kanı parayla satmasına karşı çıksam da ‘Kan paralarından rahatsız oluyorsanız gidin tedavinizi başka yerde yaptırın’ cevabını aldım." dedi.

Soytürk avukatı aracılığıyla yaptığı suç duyurusunda hastane yönetiminin, başhekimin, hastane müdürü ve yardımcısı ile hemotoloji doktorunun "Kan Tacirliği (Doku Ticareti), Suç Geliri Elde Edilmesi ve Aklanması, Vergi Kaçakçılığı, Hastane İşletmeciliğinin Kötüye Kullanılması, SGK Mevzuatına Muhalefet" ve resen tespit edilecek sair suçlardan yargılanmalarını istedi.

"HASTANE KAPATILSIN DOKTORLAR MESLEKTEN MEN EDİLSİN"

Soytürk yargılama sonunda, hastanenin kapatılması ve doktorların meslekten ihracını da isteyerek, soruşturma dosyasının sırasıyla Sağlık Bakanlığı'na, Hazine ve Maliye Bakanlığına, Ticaret Bakanlığı'na, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na ihbar edilmesini savcılıktan talep etti. Soytürk, “Şikayetimin diğer bir amacı da ülkemizde kan'ın artık para ile satılmasının önlenmesi ve bunun son bulmasının sağlanması olduğunun bilinmesini isterim" dedi.