Önce CHP Genel Merkezi’nden ikinci tura kalan başkanlık seçimiyle ilgili bir kulisle başlayalım. Hatırlayın... CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, 14 Mayıs sonrasında “milliyetçi oylara” yönelen bir rota belirledi. Bu “değişimle” birlikte Zafer Partisi’yle mutabakat metni imzalandı. Kafa karışıklığı ve “U” dönüşü”, parti içinde ve odalarda konuşuldu, eleştirildi. Bugün “değişim” isteyenlerden bazıları 28 Mayıs seçimleri öncesinde “Olası bir olumsuz duruma karşı B planı şart” fikri etrafında buluştu. Seçmenin bu kafa karışıklığını cezalandıracağı konusunda tartışmalar yaşandı. “Geliyorum” diyen bir yenilgi olduğu aslında CHP Genel Merkezi’nde görüldü diyelim ve devam edelim.

“Herkes bayram sonrasına hazırlık yapıyor. İstanbul’da tabanın tavrı önemli. Aktörlerin çoğu İstanbul’da. Ciddi bir yarış olacak.”

CHP’de kiminle konuşsam aynı cümleyi kuruyor.

Çünkü...

CHP’nin takvimine göre, 3 Temmuz’da ilçe delege seçimleri başlıyor ve bu 30 Temmuz’a kadar devam edecek. Partinin ilçe kongreleri 5 Ağustos -10 Eylül tarihleri arasında gerçekleşecek. 16 Eylül’de başlayan il kongreleri de 15 Ekim’de tamamlanacak. İstanbul kritik ve delege sayısı 196... Burada Canan Kaftancıoğlu, Oğuz Kaan Salıcı ve Ekrem İmamoğlu arasında “güç savaşı” net bir şekilde yaşanacak. Kaftancıoğlu, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na desteğini açık bir şekilde verdi. Salıcı sessiz ve pozisyon alanları izliyor. İmamoğlu’ysa 28 Mayıs sonrası umutları kırılan seçmenin desteğiyle kongrelerde ne yapacağına bakacak.

Bir de bayram sonrasında yapılacak görüşmeler var!

Ekrem İmamoğlu, Engin Altay, Özgür Özel, Bülent Tezcan, Veli Ağbaba “değişim”ci ancak ortaklaşma konusunda daha adım atılmadığı biliniyor. Dün Tezcan’ın bana verdiği röportajda “Kadro hareketi” vurgusu önemli ve 3 Temmuz’dan sonra bu durum ete kemiğe bürünecek gibi. CHP’de seçmen kadar 1200 delege ve doğal delegenin (Milletvekilleri, Parti Meclisi ve Yüksek Disiplin Kurulu üyeleri) oyu CHP’nin kaderini belirleyecek. Bu noktada da örgütleri iyi tanıyan ve etkili olan isimler öne çıkacak. Kurultayda aday olmak isteyen başkan adaylarının delege üzerinde etkili olan yöneticilerle de görüşmesi kaçınılmaz. Burada birbirleriyle “uyumlu olmayan” CHP’liler de ortaklaşabilir diyelim. Bunu da yakında anlarız!

CHP’deki tabloyu okurken, süreçte sessiz kalan ve bekleyen isimler, poziyon alanların açıklamalarını not ediyor. Örneğin... Bir yönetici, “Bülent Tezcan’ın açıklamalarını önemsemek gerekiyor çünkü içerden konuşuyor ve sağlıklı tarifleri var” değerlendirmesi yaptı. Yine de ortak kaygı şu: “Lider değişsin ama yerel seçim sürecini ıskalamamak lazım. Lider değiştirdiğimiz zaman biz yerel seçimleri kazanacak mıyız? 2019’un dinamiği bu muydu? Bu soruların cevabını veremiyorlar.”

Ekrem İmamoğlu ve arkadaşlarının da tıkandığı nokta, 31 Mart seçimleri! İmamoğlu genel başkan adayı olursa ve belediye seçime kadar AKP’ye geçerse... Büyükşehrin olanaklarını sonuna kadar kullanacak bir iktidar ve olası bir CHP yenilgisi sonrasında “gelenekçi” de “değişimci” de durumu toparlayamaz. CHP’nin iç dinamiğine hakim olan isimler, “İmamoğlu’nun çözümü tekrar aday olması, İstanbul’u kazanması sonra da zaten siyaset ona yer açar. Süreç Ekrem Bey’i bir yere taşır. O başarı ödüllendirilir” değerlendirmesi yapıyor. Şu ana kadar “program” konuşan da yok ve bu o kadar ön planda değil. Bir not daha: 196 delegesi olan İstanbul dışında, Ankara’nın 72, İzmir’in 56, Bursa’nın 40, Antalya 32, Adana ve Konya’nın 30, Şanlıurfa ve Gaziantep 28 , Mersin ve Kocaeli 26, Diyarbakır’ın 24, Hatay’ın 22, Kahramanmaraş’ın 16 delegesi var. Toplam 626 delege yüzde 50’nin biraz üstü ve buralarda “kapışma” yaşanacağı net.