“Anayasamızın 83. maddesinin ikinci fıkrası hükmü gereğince seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen milletvekili, Meclis kararı olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz.”

Bu cümleyi, TBMM Tutanak Dergisi’nin 451. sayısından aldım. Dokunulmazlıklarla ilgili bir düzenlemenin gerekçesinde yer alıyordu.

Sözü edilen Anayasa’nın 83. maddesinin ilgili bölümü aynen şöyle:

“Seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen bir milletvekili, Meclis’in kararı olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz. Ağır cezayı gerektiren suçüstü hali ve seçimden önce soruşturmasına başlanılmış olmak kaydıyla Anayasa’nın 14’üncü maddesindeki durumlar bu hükmün dışındadır. Ancak, bu halde yetkili makam durumu hemen ve doğrudan doğruya Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne bildirmek zorundadır. Türkiye Büyük Millet Meclisi üyesi hakkında, seçiminden önce veya sonra verilmiş bir ceza hükmünün yerine getirilmesi, üyelik sıfatının sona ermesine bırakılır; üyelik süresince zamanaşımı işlemez. Tekrar seçilen milletvekili hakkında soruşturma ve kovuşturma, Meclis’in yeniden dokunulmazlığını kaldırmasına bağlıdır.”

★★★

Tahmin ettiğiniz üzere bugün TİP Hatay Milletvekili Can Atalay’ın tahliye edilmemesi konusunu işleyeceğim.

Çiçeği burnunda Adalet Bakanımız Yılmaz Tunç, önceki gün konuyla ilgili şu yorumu yaptı:

“Gezi davasıyla ilgili hususu sordunuz. Yargıtay’da şu anda hükümlü olarak dosyası devam ediyor, hüküm verilmiş. Yargıtay’dan gelecek cevaba göre Meclis Başkanlığı hareket edecektir. Biliyorsunuz Gezi davası anayasal düzenle alakalı bir konu. Anayasa’nın 14. maddesindeki dokunulmazlık kapsamı dışında olan dosyalardan. Tabii ki bunun takdiri Meclis Başkanlığımızla Yargıtay arasındaki yazışma sonrası ortaya çıkacak hususlar.”

Gördüğünüz gibi yeni Bakan Anayasa’nın 14. maddesine gönderme yaparak mahkemeye kendi görüşünün “olumsuz” olduğu mesajını gönderiyor.

Yine çiçeği burnunda TBMM Başkanımız Numan Kurtulmuş’un konuyla ilgili yorumu ise şöyle:

“Ümit ediyorum ki en kısa süre içerisinde mahkeme kararını verir. Öncelikle şahsın tutukluluk halinin bitmesi, kararın bir an evvel verilmesi lazım. Bizim baştan beri söylediğimiz şey yargının adil olmasının temel prensiplerinden biri mümkün olduğu kadar kısa süre içinde kararını vermesidir. Biz kararın bir an evvel kesinleşmesini temenni ederiz.”

★★★

Halbuki geçmişte benzer onlarca durum yaşandı ve Anayasa’nın 14. maddesi kapsamına giren yargılamalarda tutuklu olan isimler dahi serbest kaldılar.

İşte birkaç örnek:

- 2007 yılında Sebahat Tuncel, bağımsız milletvekili seçilince sekiz aydır tutuklu olduğu cezaevinden tahliye edildi. Hatta en genç milletvekillerinden biri olarak TBMM Divanı’nda Kâtip Üye oldu.

- 2013 yılında CHP’den milletvekili seçilen Mustafa Balbay, tahliye talepleri mahkemeler tarafından reddedilince Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Anayasa Mahkemesi Balbay’ın seçilme ve temsil haklarının ihlal edildiğine hükmetti ve Balbay tahliye edildi.

- Anayasa Mahkemesi 2014 yılında HDP Milletvekilleri Faysal Sarıyıldız, Selma Irmak ve Kemal Aktaş’ın da seçilme ve temsil haklarının ihlal edildiğine hükmetmişti. 2014’teki Sarıyıldız kararında AYM, “Seçilme ve milletvekili olarak siyasi faaliyette bulunma hakkına yönelik bu ağır müdahalenin ölçülü ve demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olduğu söylenemez.” yorumunu yaptı.

- 2018 yılında HDP Milletvekili Leyla Güven, tutuklu bulunduğu cezaevinden tahliye edilmişti.

★★★

Örneklerden ve AYM kararlarından da anlaşılacağı üzere, Anayasa’nın 76. maddesi gereğince milletvekili seçilme yeterliliğine sahip biri seçimlere girip milletvekili seçilmişse, Anayasa’nın 19., 67., ve 83. maddeleri gereği tutukluluğunun derhal sona ermesi, yargılamanın TBMM üyeliğinin sonuna kadar ertelenmesi gerekiyor.

Geçmişteki tahliyelerin tamamının Bakan Tunç’un “kapsam dışı” dediği 14. Madde kapsamındaki suçlamalar olduğunu da unutmamak gerek.

Bu açık duruma rağmen Can Atalay’ın içeride tutulması, TBMM Başkanı Kurtulmuş’un ve Adalet Bakanı Tunç’un ipe un sermesinden başka bir şey değildir. Onların motivasyonunun arkasında da Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın tavrının olduğu açıktır.

Hatay’da 76 bin 580 kişi Can Atalay’ı TBMM’ye göndermiştir ve Atalay’ın bir an önce tahliye edilmesi zorunluluktur.

Bu olay da iktidar için bir turnusol kağıdıdır.

Bu kadar net.