Sevgili okurlarım, kadın voleybol milli takımımız gerçekten büyük bir başarı elde etti ve Avrupa şampiyonu olmayı başardı.

Bu konuda emeği geçen bütün voleybol camiasını kutluyorum.

Bu olay oyuncularımız ve yönetimde görevli olan herkesin başarısıdır.

Bu şampiyonluğa çok sayıda milli takımı yenerek ulaştık.

Ancak bana kalırsa ortada ciddi bir durum var...

Kadınlarımıza medya ve kamuoyunda takılan isim...

“Filenin sultanları!”

★★★

Bu ismi onlara kimin veya kimlerin taktığını bilmiyorum ama ne yazık ki tuttu!

Sağ olsunlar, bütün medyamız artık hep aynı yakıştırmayı kullanır oldu.

Burada birkaç kez yazdım, ‘sultan’ kavramı geçmişte ve günümüzde bizim de birileri için kullandığımız tabirdir.

Osmanlı’da kadınlı erkekli sultanlar vardı.

Bazen padişahlar bile sultan diye anılırdı.

Şimdi o hırsız Arap ülkelerinde yine sultanlar, şeyhler vesaireler var. İnsanların kanını emen sülükler.

Osmanlı’da ise kadın sultanlar, avantadan yaşayan asalak, ama hiçbir hakka sahip olmayan bir kesim idi.

Sadece onlar değil bütün kadınlar aynı durumda idi.

Tek fark, padişahlar sultanlara yalılar, saraylar, araziler, değerli mücevherler armağan eder ve sultanlarımızı refah içinde yaşatırlardı.

Sultanların bir bölümü ise padişahların, vezirlerin yatak odası hizmetkârı olan, onların koynuna giren cariyelerden oluşurdu.

★★★

Senin kadın voleybol takımın dünya çapında bir başarıya imza atmış.

Sevinmen gerekmez mi?

Ama bizde öyle olmadı.

Bizim o gerici takımının bireyleri yine açtı o pis ağızlarını...

Hedeflerinde bütün oyuncularımızla birlikte bu kez lezbiyen olduğunu söyledikleri oyuncumuz Ebrar Karakurt vardı!

Vay efendim bu nasıl zafermiş, böyle bir başarıda lezbiyen kadının ne işi olabilirmiş, o nedenle bu zaferi tanımıyorlarmış!

Bunların tamamı AKP’nin açık destekçileri.

Tanısalar kaç yazar, tanımasalar kaç yazar!

★★★

Bu ulusal başarıya imza atan kadın voleybolcularımıza bozulma nedenleri gayet açık ve net...

Zira onlar sultan falan değil, Mustafa Kemal Atatürk’ün aydın izinde yürüyen sporcularımız.

Özellikle muhalif medyamız şunu iyi bilsin ki onlara “Filenin Sultanları” demek, o gerici, tarikatçı vesaire çevrelere verilen kocaman bir ödündür.

Onların istediği de zaten budur.

★★★

Burada birkaç kez yazdım, onları “Atatürk’ün kızları” olarak tanımlamak gerekir ama o sultan tanımını özellikle bizim medyadan nasıl söküp atacaksınız!

Mümkün olsa bile çok zordur.

Kaldı ki benim tek başıma gücüm bu değişikliği yaratmaya yetmez.

Özellikle Türkiye’nin şu ortamında herkes üzerine düşen sorumluluğun artık bilincinde olmalı.

★★★

Öyle bir ülkede yaşıyoruz ve öylesine sinci güçlerle boğuşmak zorunda kalıyoruz ki insanın aklı almıyor.

Maç öncesinde bazı tipler çıkıyor ortaya ve “Bu gece gönlümüz ve dualarımız Sırbistan’dan yana” diyebiliyor.

Bazıları maçtan sonra “Yazık oldu Sırbistan’a” diye içlerindeki pisliği dökmeye kalkışıyor.

Bir bölümü ise “Bu baldır bacak gösterisi nedir, Müslüman kadın böyle olur mu? Hepsi yarı çıplak, hepsi günaha giriyor” diye hayıflanıyor.

Onların derdi belli...

Zira o kızların tamamı (elbette tek devşirmemiz olan Küba kökenli Vargas dışında) Atatürk’ün eseri olan devrimler sayesinde bugün spor alanlarını dolduruyor.

★★★

Son şampiyonada kadın voleybol takımımız nice maçların tamamında başarılı olmuş ve geçtiğimiz Pazar gecesi final oynamaya hak kazanmıştı.

Maç bitti, takım aynı gece Brüksel’den İstanbul’a geldi...

Ama tarifeli uçakla!

Ben Recep Tayyip’in yerinde olsam başka bir şey yapardım...

Emrinde devletin onun şahsına ve Saray’ına ayırdığı irili ufaklı 13 uçaklık filosu var.

Ben o uçaklardan birine görev verir, final maçı öncesinde o devlet uçağını Brüksel’e gönderirdim.

Takımı o uçak getirirdi.

Final maçını kazanıp kaybetmemiz hiç önemli değildi. Kaybetsek bile final oynamış olma başarısı yeterdi.

Baldır bacak takımı (!)o uçakla dönerdi.

★★★

Ama Recep Tayyip bunu yapmadı...

Zira o kızların hiçbirinin kendisinden yana olmadığını çok iyi biliyordu.

Dolayısıyla beyefendinin böyle bir jest yapması söz konusu olamazdı ve olmadı.

Hadiseyi kuru bir kutlama mesajıyla geçiştirmeyi yeğledi.

O ne yaparsa yapsın ne derse desin sonuçta kazanan filenin sultanları (!) değil Mustafa Kemal Atatürk’ün aydın izinde yürüyen sporcularımız oldu.

Helal olsun.