Sevgili okurlarım, Türkiye gerçekten de, hem de hızla bir tuhaflıklar ülkesine dönüşüyor.

Hiç kimsenin aklına ve mantığına sığmayan gelişmelere tanık oluyoruz.

Biliyorsunuz, bizim beyefendi ABD gezisinde, New York’ta...

Temaslarını orada sürdürüyor ve Birleşmiş Milletler Genel Kurulu toplantısında bir konuşma yapacak.

Elinde bulundurduğu korkunç propaganda mekanizması işte o aşamada yeniden devreye girecek ve yandaş medyada manşetler atılacak...

“Cumhurbaşkanı Erdoğan Birleşmiş Milletler kürsüsünde çok önemli bir konuşma yaptı...”

“Erdoğan katılımcı ülkelerin devlet ve hükümet başkanlarından büyük alkış aldı...”

“Erdoğan kürsüden inince bütün liderler kürsünün önünde kuyruk olup kendisini kutladı...”

“Cumhurbaşkanı çok sayıda yabancı gazeteci ile konuştu. ABD basını övgü dolu haberlerle doldu...”

“Erdoğan’ın gelişi New York’ta büyük yankı uyandırdı. Halk Erdoğan’ı sokaklarda alkışladı ve sevgisini dile getirdi!..”

Bu sıradan ABD gezisi nedeniyle bütün dünya Recep Bey’i kutlamış olacak!

Oysa Birleşmiş Milletler’in bu toplantısı yılda bir kez eylül ayında yapılır, irili ufaklı her ülkenin devlet ya da hükümet başkanlarından çoğu bir nutuk atıp adet yerini bulsun diye alkışlanır.

★★★

Bu toplantılardan önce bütün ülkelerin kendilerince çok önemli bir beklentisi ortaya çıkar...

Başkan Biden acaba bize bir randevu verir mi!

Onun tarafından kabul edilip birkaç kare fotoğraf çektirebilmek bizim gibi bazı ülkeleri yönetenlerin bir numaralı hedefidir.

Buna Afrika’daki ilkel devletler, ya da aşiret devletleri dahildir.

Eğer başardılarsa bunu bir propaganda fırsatı olarak kullanırlar.

★★★

Dün bizim SÖZCÜ’nün manşetinde çok ilginç bir haber yer almıştı.

Fotoğraflı, başka bir deyişle belgeli bir haber.

Birileri Recep Bey için beş yıldızlı bir otelde görkemli bir yemek düzenlemiş. O da kürsüye çıkıp güzel bir nutuk atmış...

Tam olarak bilmiyoruz ama şunları söylemiş olabilir...

“Artık Türkiye yüzyılı başlıyor. Uzaya gitmeye hazırlanıyoruz. Büyük kalkınma hamlemizi 100 yıl boyunca sürdürmeye kararlıyız. Zaten enflasyonu da birkaç ay içerisinde kesinlikle durdurmaya kararlıyız.”

Çok güzel ve gerçekçi fikirler bunlar!..

★★★

Ancak beyefendi bu kadarla da yetinmemiş.

Bu gibi bazı dış gezilerde epeyce sayıda ülkenin ilgili kurumları aylar öncesinde harekete geçip bir takım ‘ayarlamalar’ yapar.

Bunlar arasında en önemlisi Biden tarafından kabul edilmeyi sağlayabilmektir.

Ama adamın yüzlerce işi var, bütün dünya onun peşinde...

Hangisinin talebini kabul etsin ki...

Talebine olumlu yanıt alamayanlar bu kez başka bir arayış içine girer.

New York’a gelecek olan kendi devlet ya da hükümet başkanları için medyada program ayarlanması...

Bu iş paralı veya parasız olabilir.

Paralı olacaksa, medya kuruluşu ille de para ya da başka bir maddi çıkar istiyorsa, ilgili hesap numarasına pazarlıkta uyuşulan belli bir meblağ havale edilir...

★★★

Dün bizim gazetelerde ve internet sitelerinde çok önemli bir haber vardı...

“Erdoğan sunucuyu azarladı” başlığını taşıyan bu görüntülü habere göre bizim beyefendi bir kadın sunucunun karşısına oturuyor.

Soru-yanıt faslı başlıyor...

Ancak sunucu bir süre sonra Recep Bey’in hoşuna gitmeyecek sorular sormaya, demokrasi, fikir ve ifade özgürlüğü, hapisteki gazeteciler gibi konuları gündeme getirmeye başlayınca beyefendi tepkisini hemen koyuyor:

“Bu gibi konular sizi niçin bu kadar ilgilendiriyor acaba?..”

Acaba sunucunun neler sormasını bekliyordu!

Belki de şunu!

“Siz artık bir dünya lideri oldunuz. Bu gerçeği bütün dünya biliyor ve kabul ediyor. Bu başarınızı neye borçlusunuz!”

★★★

Sevgili okurlarım, az önce bizim gazetenin dünkü manşetinden söz etmiştim ama bu konuya sıra ancak geldi.

Onuruna beş yıldızlı bir otelde düzenlenen yemek...

Hediyesi kolaymış!

“Erdoğan’la fotoğraf çektirmek 100 bin dolar. Parayı bastıran yemeğe katılmış, cumhurbaşkanı ile aynı kareye girmiş.”

Evet, onunla aynı masada oturmanın bedeli 100 bin dolar.

Daha arka masalar 45 ile 50 bin dolar arası satış fiyatına sahip...

Yemekte yer bulabilmek için 30 bin dolar bastıranlar ise fotoğraf karelerine bile girememiş!..

Doğrusu üzüldüm.

Sen bunca parayı bastır, sonra bırak aynı masada oturmayı, fotoğraf karesine bile gireme!

★★★

Böyle bir yemekten kazanılan para iki milyon dolara yaklaşır ve ABD’de bile olsa büyük bir rakamdır...

Ve bu durumda aklıma birkaç basit soru geldi.

Acaba bu hasılat  aslında kiminkimlerin cebine girmiş olabilir?

Recep Bey bu dolarlı yemeği acaba şu yaklaşan seçimler öncesinde özellikle kendisine oy veren milyonlarca fakir fukaraya nasıl anlatacaktır?

Soramazlar ya, soracak olsalar cami cemaatine ne diyecektir?

Bizim yandaş medya ne diyecektir?

Neyse, sorsak da bir şey değişmez.

Onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine!