MHP lideri Devlet Bahçeli geçen gün CHP’nin elindeki 11 büyükşehir belediyesini isim isim sayarak, “Mutlaka el değiştirmeli ve Cumhur’un eline geçmeli” dedi.

Bahçeli’nin hüküm içeren açıklamalarının Cumhur İttifakı için bağlayıcı olduğunu göz önünde bulundurursak, 11 büyükşehirde ortak aday çıkarabileceklerini varsayabiliriz.

Millet İttifakı çatırdamışken, İYİ Parti aday çıkaracağını ilan etmişken ve HDP de oy desteğini çekmişken, “2019’un rövanşını alabiliriz” diye düşünüyor olmalılar.

Bu hesabı yapmakta haksız değiller.

Ancak büyükşehirleri geri almak sandıkları kadar kolay olmaz, olmayacak.

Bakmayın siz CHP’deki iç iktidar kavgalarına...

Bugün CHP’nin İstanbul’da İmamoğlu’ndan, Ankara’da Mansur Yavaş’tan daha güçlü bir adayı yok.

O kadar ki...

AK Parti bile İmamoğlu ve Yavaş’ın karşısında aday bulmakta güçlük çekiyor.

KOCA-GÖKSU SAVAŞI

AK Parti, yerel seçimde güçlü adaylar çıkarıp CHP’nin elinden belediyeleri almak istiyor ancak şöyle bir açmazı var:

Bakanlardan oluşan yüksek siyasi aktörler mi aday olmalı...

Yoksa yerel yönetimlerde kendisi ispatlamış belediye başkanlarını mı?

AK Parti’de İstanbul için Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın adı ilk sırada yer alıyor.

Siyasi tartışmalardan uzak durması, muhalefetle karşı karşıya gelmemesi, yumuşak tavrı ve bakanlığıyla meşgul olması, Koca’nın avantajı olarak gösteriliyor. Koca’nın, altını çizmekten imtina ettiği Kürt kimliği, HDP oylarının belirleyici olduğu İstanbul’da sonuca etki edebilir.

Ancak o takdirde, AK Parti ve MHP’ye oy veren Karadenizlilerin İmamoğlu’nu desteklemesi ihtimali belirebilir.

Nitekim, 2019’da Esenler Belediye Başkanı Mehmet Tevfik Göksu’nun Trabzonlulara Pontus imasında bulunması ve tekrar seçimden önce Öcalan’dan referans mektubu getirilmesi, Karadenizlileri İmamoğlu’na yöneltmişti.

Adı geçen bir diğer aday, Göksu.

Göksu’nun İBB başkanlığı hayaliyle yanıp tutuştuğu, TV stüdyolarında namaz kılmasından belli...

Ancak Koca’nın oyuna dahil olması, Göksu’nun planını bozdu. Göksu taraftarı sosyal medya hesaplarında, adını anmadan Koca aleyhine karalama kampanyası yapılıyor.

İstanbul’a “Naif ve her kesime hitap eden, siyaseti az yapan ve proje odaklı” birisi değil, “Siyasetçi olup gerektiğinde sert siyasi mücadele verecek, şehrin sorunlarını bilen” aday gerektiği yazılıyor.

Bu arada, Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen ile Tuzla Belediye Başkanı Şadi Yazıcı’nın da adı geçiyor.

Son olarak, eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’dan da söz ediliyor. Kurum’un bakanlık koltuğunu kaybetmiş olması pozisyonunu zayıflatıyor.

ANKARALI VE MİLLİYETÇİ 

AK Parti, Ankara için iki kıstas gözetiyor:

Ankaralılık ve milliyetçilik.

İktidar 2019 yılında Ankara’da Mehmet Özhaseki’yle yarışmış ve belediyeyi Yavaş’a kaptırmıştı. Özhaseki’nin yerel yönetimlerdeki ve bakanlıktaki tecrübesine rağmen Ankaralı olmadığı için kaybettiği tespiti yapılıyor. Bu yüzden, başkentte ülkücü geçmişe sahip Keçiören Belediye Başkanı Turgut Altınok’un aday gösterileceği belirtiliyor.

Melih Gökçek ile aralarındaki eski husumet Altınok için engel oluşturabilir. Ancak Altınok ile Osman Gökçek’in seçim döneminde barıştıkları ifade ediliyor.

Bu arada Altınok’un yanı sıra Sincan Belediye Başkanı Murat Ercan da öne çıkıyor.

İZMİR’E LAİK ADAY

İzmir’de ise İzmir Ticaret Odası Başkanı Mahmut Özgener’in belediye başkan adaylığına kesin gözüyle bakılıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’la yakın ilişkisi olduğu belirtilen Özgener’in laikleri etkileyeceği hesap ediliyor.

Özgener olmadığı takdirde AK Parti İzmir Milletvekili Hamza Dağ’ın da aday olabileceği kaydediliyor.

MHP ÜÇ BÜYÜKŞEHİRİ İSTİYOR

Diğer yandan, 11 büyükşehirden Adana ve Mersin’in MHP’ye bırakılacağı konuşuluyor. MHP, iki büyükşehirle birlikte kendisi tarafından yönetilen Manisa’yı da istiyor.

Adana’da MHP’li eski başkan Hüseyin Sözlü’nün, Mersin’de de Toroslar Belediye Başkanı Atsız Arşın Yılmaz’ın aday olacağı ifade ediliyor.

Özel, ‘Tutum Belgesi’ hazırlığında


CHP Grup Başkanı Özgür Özel, genel başkan adaylığına destek veren milletvekilleri, siyasetçiler ve akademisyenlerle bir ‘Tutum Belgesi’ hazırlıyor. Özel’in manifestosu olarak tasarlanan tutum belgesinin taslağında, “Değişimden kastımız bir başkalaşım, bir metamorfoz değildir” deniyor.

Değişimden kastın CHP’yi iktidara taşımak amacıyla eylem ve söylemde değişimi gerçekleştirmek, örgütsel anlayışı yenilemek, katılımcı demokrasinin önünü açmak olduğu belirtiliyor. “Değişimin siyasal kaynağı şüphesiz, sol ve sosyal demokrasi olacaktır” deniyor.

CHP’de sokak ve protestolardan çekinmeyen halkçı ve kamucu sol anlayışın egemen olması gerektiği belirtiliyor.

Tüzüğün demokratikleştirilmesi, çarşaf listenin uygulanması, milletvekili seçiminde önseçim yapılması, cumhurbaşkanı adayının üyelerce belirlenmesi hedefi konuyor.

Taslakta ittifak stratejisi eleştirilerek, “Aynılaşma çabalarının ittifakı oluşturan tüm kesimleri mutsuz ettiğini deneyimlerimizden görüyoruz” deniyor. CHP’nin “bir ayağı sokakta, bir ayağı parlamentoda” parti olması isteniyor.

Dün Özel’i aradım.

Tutum Belgesi’ni doğruladı.

Farklı öznelerle ortaklaşma arayışında olduklarını kaydederek, şöyle dedi:

“Sözcü ve Cumhuriyet gazetelerindeki açıklamalarımdan sonra bizlerle paralel düşünenlerle birlikte biraz daha kalabalıklaşıyoruz. Hem siyaset alanından insanlarla, hem de siyasetle ilgilenen akademisyenlerden ilgi var. Bir adaylık ilanından çok, tutumumuzu netleştiriyoruz.”