Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) İnsan Kaynakları Dairesi Başkanı Çiğdem Güvenç, ailesine pek düşkün bir idareci.

Laborant kardeşi Mehmet Okan’ı hiçbir yeterliliği olmamasına rağmen memur sıfatıyla Şanlıurfa Havalimanı’na aldırdı.

Okan, kariyer basamaklarını sıçrayarak çıktı.

Önce Havacılık Acil Yardım ve Güvenlik Daire Başkanlığı’nda bilgisayar işletmeni...

2020’de sınava bile girmeden Tokat Havalimanı’nda müdür yardımcısı oldu.

Tokat’a hiç gitmedi.

Bir gün sonra eski görev yerine şef olarak atandı.

Sanmayın ki...

İstisnai bir örnek.

DHMİ’de üç yıldır yasaların çevresinden dolanılarak, kayırılan 250 yandaştan biri, Okan.

TORPİL ÇARKI

Torpil çarkı şöyle işliyor:

DHMİ Genel Müdürü Hüseyin Keskin, kadrolaşmak amacıyla Personel Görevde Yükselme ve Ünvan Değişikliği Yönetmeliği’ndeki boşluğu kullanıyor.

Yönetmeliğe göre havalimanı müdürü ve müdür yardımcılığı için görevde yükselme sınavı gerekmiyor.

Torpilli yandaşlar önce müdür yardımcısı yapılıyor. Ardından sanki alt makama getirilmişler gibi, sınav ve yeterlilikle gelinebilecek şef, baş mühendis, teknik şef ve şube müdürlüklerine atanıyorlar.

YARGIYI TAKAN YOK

Birleşik Taşımacılık Sendikası Havacılık Şubesi Hukuk Sekreteri Osman Karaman, bu çarka çomak soktu.

25 atamayı yargıda iptal ettirdi.

Onlardan biri de...

İnsan Kaynakları Dairesi uzmanı Nadir Arslan’ın daire başkanı yapılması kararıydı. Bu terfi Diyarbakır 1. İdare Mahkemesi’nde bozuldu.

Kararda, “Arslan’ın atanmasındaki sürecin liyakat ve kariyer ilkeleri çerçevesinde olduğundan bahsetmenin mümkün olmadığı ve açıkça adaletsizlik oluşturduğu” yazıldı.

Karaman’ın şikayeti üzerine Kamu Etik Kurulu, DHMİ Genel Müdürü Keskin’in kayırmacılığa yol açtığını saptadı.

Keskin, bu karar rağmen iki yıldır koltuğunda oturuyor.

Yargı kararlarını tanımıyor.

Hatta meydan okurcasına, terfileri iptal edilen torpilli yandaşlara müdür yardımcılıkları ve şeflik dağıtıyor.

DEPREM BAHANESİYLE SÜRGÜN

Torpilli yandaşlar değil kayırmacılığa karşı savaş açan BTS Hukuk Sekreteri Osman Karaman cezalandırılıyor.

Karaman, 2020’de Hakkari Havalimanı’na sürülmüştü.

Neyse ki geri çekildi.

Depremden sonra Adıyaman Havalimanı’na gönderildi. Enkaz altında iki ay çalıştı.

Döner dönmez...

18 Temmuz’da Hatay Havalimanı’nda geçici görevlendirildiğine ilişkin tebligatı eline ulaştı. Karaman’a göre deprem bahanesiyle sürülmek isteniyor.



RAPORLARI TANIMIYORLAR

Oysa biliyorlar.

Karaman, altı yıldır psikotik bozukluk tanısıyla takip ediliyor.

Yüzde 56 engelli raporu var.

Karaman, tebligatı alınca 20 Temmuz’da Sağlık Bilimleri Üniversitesi’nden durum bildirir raporu aldı.

Raporda, “Sosyal destek alabileceği, psikiyatrik tedavisinin uygulanabileceği bir merkeze yakın bölgede çalışması uygundur” yazıyor.

Ayrıca üç istirahat raporu temin etti.

DHMİ üçünü de reddetti.

“Çok ivedi işe başlaması” tebliğ edildi.

Aksi takdirde “görevlerini terk etmiş sayılarak” işten atılacaktı.

DHMİ, son iki raporu hakem niteliğindeki Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne tetkik için gönderdi. Raporda, “Fenne uygundur” diye görüş verildi.

Karaman, 8 Ağustos’ta ikinci durum bildirir rapor aldı. Bu raporda da Karaman’ın “Ailesinden sosyal destek alabileceği, psikiyatrik tedavisinin uygulanabileceği, merkeze yakın bölgede çalışması uygundur” deniyor.

DHMİ, rapora istinaden geçici görevlendirmeyi durdurmak zorunda kaldı.

Ancak Ankara İl Sağlık Müdürlüğü’ne yazı yazarak, “Karaman’ın görevini yapıp yapamayacağının ve başka bir havalimanına görevlendirilip görevlendirilmeyeceğinin değerlendirilmesini” istedi.

Müdürlük Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ni hakem tayin etti.

Karaman, bugün Gülhane’ye gidecek.

Çıkacak rapora göre ya ilden ile sürülecek.

Ya da malulen emekli edilecek.

İNTİKAM ALIYORLAR

DHMİ’nin Sağlık Müdürlüğüne gönderdiği yazıda İnsan Kaynakları Daire Başkanı Çiğdem Güvenç ile Başkan Yardımcısı Nadir Arslan’ın imzası var.

Güvenç’in ailesine düşkün olduğu anlatmıştım.

Hani şu...

Kardeşini şefliğe yükselten abla!

Karaman, bu torpilin iptali için de dava açtı.

Dava sürüyor.

Arslan’a gelince.

Hani şu...

Uzmanken şube müdürü yapılan, Karaman’ın açtığı davadan ötürü terfisi iptal edilen, yargı kararına rağmen başkan yardımcılığına getirilen yandaş.

Açıkça intikam alıyorlar.

BTS Başkanı Murat Oral, “Niyetleri ‘Osman işe gelmedi’ edip atmak, korku salmak. Burada kin, nefret, mobbing” diyor.

İstanbul’da ibre Bakan Koca’yı gösteriyor 


Bu köşede geçen hafta İBB’nin isteği üzerine Aksoy Araştırma tarafından hazırlanan anketi paylaşmışım.

İmamoğlu ile muhtemel rakiplerinin oy oranlarını yazmıştım.

İmamoğlu’nun rakibi olarak şu isimler tercih edilmişti:

- Eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu

- Eski Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum

- Eski Ulaştırma Bakanı Adil Karaismailoğlu

- Esenler Belediye Başkanı Tevfik Göksu

- Ümraniye Belediye Başkanı İsmet Yıldırım

- Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen

- Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı Selçuk Bayraktar

Ankete göre İmamoğlu, rakipleri karşısında seçimi kazanıyor. Ona en çok Bayraktar yaklaşabiliyor.

Bana sorarsanız, İmamoğlu’nun rakibi, bu şıklar arasında değil.

Görüştüğüm AK Partili üst düzey bir yetkili, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın İstanbul adaylığında açık ara önde olduğunu vurguluyor.

“Neden Koca?” diye sorduğumda şu gerekçeleri sıralıyor.

- Nesnel ve rasyonel dil kullanması. AK Partili yetkili, “Mesela İmamoğlu’nun şahsını Tevfik Göksu gibi hedef almaz, işi kişiselleştirmez” diyor.

- Cumhurbaşkanlığına heveslenmez.

- İcracılık.

- Tanınırlılık problemi yok.

- Muhalefetle barışık. AK Partili yetkili şöyle diyor:

“Muhalefetin itiraz edeceği bir aday delil. Süleyman Soylu’yu seçtirmemek için herkes birleşir ama Koca’da öyle motive olmaz. Muhalefetle konuşabiliyor.”

- Kürt olması.

Selçuk Bayraktar mı?

“Asla” diyor.

Ekliyor:

“O, belediyeciliği seviyesinin altında görüyordur ve en iyisine oynamak istiyordur. Belediyecilik doğrudan temas işi. Bayraktar, bu denkleme girmez.”

AK Partili yetkili, Tevfik Göksu’nun antipatik bulunduğunu ifade ediyor.

Karaismailoğlu için “Ne karizması var ne de kapasitesi” şeklinde konuşuyor.

Kurum hakkında “Bakanlıkta kalsaydı kesinlikle adaydı” diyor. İcra yetkisi elinden alındığı için Kurum’un şansının zayıfladığını kaydediyor.

“ANKARA’DA ZORLANIYORUZ”

Ankara’ya gelirsek...

AK Partili yetkili, “İthal aday şansımızı bir önceki seçimde en yanlış adayla kullandık” diyor. Kesinlikle Ankaralı aday gerektiğini belirtiyor. Ancak AK Parti’nin Ankara’da aday bulmakta zorlandığını kabul ediyor.

Şöyle devam ediyor:

“Ankara’da işimiz gerçekten sıkıntılı. İstanbul’da iyi kötü aday var. Ankara’da yok. Mevcut milletvekillerinden belediye başkanı figürü bulamazsın.”

Keçiören Belediye Başkanı Turgut Altınok’un “Çok AK Partili olmadığını” vurgularken, Mamak Belediye Başkanı Murat Köse’nin başarısız olduğunu vurguluyor. Köse’yi kastederek, “Onunla seçime gidersek Mamak’ı kaybedebiliriz” diyor.

Son aşamada Sincan Belediye Başkanı Murat Ercan’da karar kılınabileceğini belirtiyor.

AK Partili yetkili Adana, Mersin ve Manisa’nın MHP’ye bırakılacağını, hatta Tekirdağ gibi kazanılması zor büyükşehirlerin bu kapsama alınabileceğini söylüyor.