“NE zaman ki, değişim irademizi kaybederiz, işte o vakit bir kısır döngüye düşeriz.

Biliyorsunuz, akan ve sürekli yeni katılımlarla kendini yenileyen bir nehir, hep temiz kalır.

Buna karşılık, durgun su kirlenmeye ve yosun tutma­ya mahkumdur.”

Bu alıntı bir test sorusu olsa ve “Yukarıdaki cümle hangi siyasi parti liderine aittir?” diye sorsam herhalde “Kılıçdaroğlu” şıkkını işaret­lerdiniz.

Üzgünüm.

Doğru şık, Erdoğan!

14-28 Mayıs’ın mağlubu değişime direnirken...

Erdoğan, dün AK Par­ti’nin 4. Olağanüstü Büyük Kongresi’nde değişim mesajı vererek, partisinin Merkez Karar ve Yönetim Kurulu’nu (MKYK) yeniledi.

SÖZCÜ yazarı İsmail Saymaz dün, AK Parti’nin 4. Olağanüstü Büyük Kongresi’ni izledi.


COŞKULU DEĞİLDİ

AK Parti’nin 4. Olağanüs­tü Büyük Kongresi, Ankara Spor Salonu’nda gerçekleş­tirildi.

Kongrenin sloganı şöyley­di:

“Türkiye Yüzyılı İçin Hep Yeni Hep İleri!”

Salon dolmakla birlikte eskisi gibi coşkulu değildi. Ta­kımlarının formala­rıyla gelen Trabzonlu, Bursalı, Gaziantep­li, Kayserili ve Adanalı gençler de olmasa coşkudan eser yoktu.

Bu manzara eski AK Parti Tokat Milletvekili ve gazeteci Resul Tosun’a göre ‘zaferlere doymuş’ olmaktan kaynaklanıyor.

Ancak bana sorarsanız, çoğunluğu dar gelirliler­den oluşan AK Partililerin, zamlarla bükülen bellerini doğrultup ‘rabia’ yapacak takati kalmamış olabilir. Heyecanları uçmuş ve siyasi iştahları kaçmış görünüyor.

KONGREYE ÖZEL TÜRKÜ

Erdoğan, her zamanki gibi önce salon dışındaki kalaba­lığa seslendi. Ardından eşi Emine Erdoğan ile salona girdi. Erdoğan çifti eskiden salonda tur atarak, herkesi selamlardı. Bu kez selamla­madan vazgeçildi.

Erdoğan yerini alınca kongre başladı.

İlk önce ‘Bizler-Yüz­ler-Sözler-İzler’ başlıklı video gösterisi izletildi. Gösteride AK Parti’nin 21 yıllık iktida­rındaki yatırımlar anlatıldı.

Türkücü Esra Abay, bağla­ma çalıp bozlak okudu.

Ali Akyol, Urfa Divanı’nı seslendirdi.

Azerbaycanlı şarkıcı Azerin ile AK Parti İstanbul Milletvekili Yücel Arzen ise şair Abdurrahim Karakoç’un ‘İncitme’ şiirinden bestele­nen kongre için yapılmış şarkıyı söylediler. Şiirin son dizlerini ise Erdoğan okudu.

Erdoğan kürsüye çıkınca 7 Ekim 2011’de hayata veda eden annesi Tenzile Erdoğan’ın ölüm yıldönümü vesilesiyle salonda pankart açıldı. Pankartta, Erdoğan ile annesi yan yana resme­dildi.

İTİDAL ÇAĞRISI

Erdoğan, konuşmasında ilk olarak yeni Anayasa’ya değinerek, şunları söyledi:

“Cumhur’la Cumhuri­yet’in arasındaki duvarları yıktığımız gibi, Cumhuriyet’i gerçek demokrasiyle kucak­laştıracak sivil, özgürlükçü ve kuşatıcı anayasayı inşal­lah ülkemize kazandıraca­ğız.”

İkinci başlık, depremdi.

Yıkılan şehirleri ayağa kaldıracaklarını, deprem tehdidi altında olan yerleşim yerlerini inşa edeceklerini vurguladı.

Sözü LGBT’ye getirdi.

“Biz LGBT’yi tanımıyo­ruz” dedi.

HAMAS’ın İsrail’de ger­çekleştirdiği kanlı baskının ar­dından taraflara itidal çağrısı yaparak, şöyle devam etti:

“İlk kıblemiz Mescidi Ak­sa’nın tarihi ve dini statü­sünü aşındırmaya yönelik her türlü girişimin, her türlü işgalin karşısında durmaya devam edeceğiz. Türkiye olarak bu sabah İsrail’de meydana gelen hadiseler ışığında tüm tarafları itidalle hareket etmeye, gerilimi daha da tırmandıracak fevri adımlardan uzak durmaya çağırıyoruz.”

ENFLASYONA EZDİRMİYORMUŞ!

Enflasyon yüzde 70’e dayanmışken, TÜİK enflas­yon verilerini revize etmiş­ken, Merkez Bankası bile tahminlerini yenilemişken, Erdoğan’ın şu sözleri darge­lirlilerle alay etmek gibiydi.

“21 yıldır enflasyona ezdirmediğimiz işçi, memur ve emeklilerimize inşallah önümüzdeki dönemde yeni müjdeler vermeye devam edeceğiz.”

Erdoğan, ilk kabine top­lantısından sonra memur emeklileriyle ilgili müjde vereceğini ilan etti. Ancak bu müjdenin ‘yıl sonuna doğru’ hayata geçirileceği anlaşılıyor.

Her halükarda memur emeklileri iki üç ay daha ke­mer sıkacak. Tabi, kemerde sıkacak delik kaldıysa!

Erdoğan’ın belki de en haklı sözleri ana muhalefeti eleştirirken dile getirdiği değişime ilişkin ifadeleriydi.

Şöyle konuştu:

“Değişimden uzaklaşır­sak ülkemizdeki muhalefet partilerinin çoğu gibi kendi içimizdeki kavga ve çekiş­melerde, ‘Küçük olsun, benim olsun’ zihniyetinin bünyemizi yiyip bitirmesin­den kendimizi kurtaramayız.

Lafa gelince değişim konusunda mangalda kül bırakmayanların, koltukla­rını korumak uğruna düş­tüğü ibretlik halleri hepimiz görüyoruz.

Seçim yenilgilerini dahi kırsal kesimden ve deprem­zedelerimizden başlayarak, millete fatura edecek kadar kendilerini sorgulamaktan uzaklar.

Siyasi ikballerini garanti al­tına almak için gösterdikleri çabanın binde birini ülkemiz ve milletimiz için sergilemi­yorlar.

Biz partimizi böyle bir du­ruma asla düşürmeyeceğiz.”

Bu sözler için haksız diye­bilir miyiz?

YILDIRIM VE ŞENTOP GİTTİ

Erdoğan’ın konuşmasından sonra MKYK’nın seçimine geçildi. Eski Başbakan Binali Yıldırım ve eski TBMM Baş­kanı Mustafa Şentop liste dışı bırakılırken, eski bakanlardan Mahir Ünal, Mustafa Elitaş ve Nihat Zeybekçi geri döndü.

Bir önceki MKYK’daki 49 isim değişti.

75 asil MKYK üye­sinden dörtte biri, Doğu ve Güney­doğu’dan seçildi. AK Parti’nin kabi­neden sonra MKYK’sında da Kürtlerin sayısı arttı.

Bunlar arasında, Şanlıurfa’nın Suruç ilçe­sinde HDP’li Şenyaşar Ailesi’nden üç vatanda­şın ölümüyle sonuçlanan kavganın faillerinden, eski milletvekili İbrahim Halil Yıldız da var.

İslami kesimde popüler bir isim olan Hayati İnanç, eski futbol hakemi Kuddusi Müf­tüoğlu ve belgeselci Serdar Kılıç da MKYK’ya girdi.

Toplam 18 kadın yer aldı.

Üyelerden en genci, halen üniversitede okuyan 20 ya­şındaki Umut Arman Sonay.

HEDEF 31 MART AMA...

Erdoğan, geçerli 1399 de­legenin tümünün oyunu aldı ve tekrar liderliğe seçildi.

AK Parti lideri teşekkür konuşmasında, İstanbul ve Ankara da dahil, depremin vurduğu 11 büyükşehiri kapsayacak şekilde tüm yerel yönetimleri kazanma hedefi koydu.

Ancak İstanbul ve Anka­ra’da kimleri aday göstere­cekleri daha netleşmedi.

İstanbul’da ibre Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ile Esenler Belediye Başkanı Tevfik Göksu arasında oyna­yıp duruyor.

İstanbul teşkilatı Göksu’yu, genel merkez ise Koca’yı istiyor.

Ankara’daki belirsizlik ise sürüyor.

Hiçbir AK Partili İstanbul ve Ankara’yı cepte saymıyor.

İmamoğlu ve Yavaş, hâlâ en güçlü aday...

AK Parti, İstanbul ve Anka­ra’yı kazanmak için biraz da CHP’deki ‘Fetret Devri’ne bel bağlamış görünüyor.