Geçenlerde sosyal medyada dolaşırken bir video dikkatimi çekti . Açtım ve merakla izlemeye başladım.

Bir hanımefendi, tahminen 5-6 yaşlarında bir çocukla yürürken, hanım efendiye mikrofon tutuluyor.

Cumhurbaşkanlığı adayları Erdoğan, Kılıçdaroğlu, Muharrem İnce arasında kimi düşünürsünüz diye sorulunca, hanımefendi tabii ki Tayyip Erdoğan, başkası olabilir mi? Bu cevaptan sonra mikrofon çocuğa tutuluyor ve aynı soru çocuğa soruluyor. Hanımefendi devamlı olarak hadi evladım  Erdoğan, Erdoğan de diye tüm ısrarına karşın, çocuk ATATÜRK diyor.

İktidarda oldukları süre içinde AKP  iktidarı, Cumhuriyet’in temel değerlerini yok etmekle kalmadı, ATA’nın adını taşıyan tüm eserlerden de adını sildiler.

Ama ne yaparlarsa yapsınlar, özellikle sayıları on milyonlara ulaşan genç kuşakların, yüreklerinde yeşeren Atatürk sevgisini engelleyemeyecekler. Gençler bu yönetimin, ülkeyi getirdikleri bu içler acısı durumlar karşısında, ATA’sını çok daha iyi anladı.

Bu videoyu izledikten sonra bir anektodu sizlerle paylaşmak istedim.

AMİRAL PAŞA

“Amiral Paşa eşini kısa süre önce kaybetmişti; oğlu, gelini ve torunlarıyla birlikte yaşıyordu.. Bir gece ansızın yattığı yerden fırladı telâş içinde! Odanın loş ışığında doğruldu ve saatine baktı. Saat 03:00'dü. Bir gayretle doğruldu ve parmak uçlarına basarak sessizce banyoya yöneldi. Tıraş takımını çıkardı aynanın karşısında günlük sakal tıraşını oldu, elini yüzünü yıkadı ve saçlarına bir şekil vererek yine parmak uçlarında yürüyerek elbise dolabını açtı.

Her törende giydiği üniformasını çıkarıp yatağın üzerine koydu. Özenle pijamalarını katlayıp yatağın üzerine bıraktı. Üniformasını giyerken bir şey fark etti. Biraz kilo almıştı, pantolonun beli biraz sıkmıştı. Kendi kendine emir astsubayına söyleyeyim de yeni bir üniforma için terziyi getirsin diye düşündü.

Özenle bembeyaz üniformasını giydi. Harp okulunu birincilikle bitirdiğinde aldığı sapsarı işlemeli kılıcını özenle kuşandı. Ayna karşısında son bir kez kendine baktı ve ayna karşısındaki görüntüsüne selam vererek kapıya doğru sessiz adımlarla ilerledi. Kimseyi uyandırmak istemedi.

Hafifçe kapıyı çekti ve merdivenlerden dikkatlice inmeye başladı. Sokağa çıktığında saatine bir kez daha baktı ve onu bekleyen silah arkadaşları ile buluşacağı yere doğru ilerledi. Nasıl olsa vakit var daha dedi ve sakin adımlarla aklındaki o buluşma yerine yürümeye başladı.

Evde herkes uyuyordu; oğlu Barbaros ve gelini saatin alarmı  ile uyandılar. İki torunu vardı; Mustafa Deniz ve Kemal Ege, odalarında bir gün öncenin yorgunluğu ile derin bir uykuda idiler.

Gelini Rengin mutfağa girdi önce ve çay suyu koydu ocağa. Daha sonra banyoda elini yüzünü yıkadı. Bir ara babasının açık olan oda kapısını gördü ve içeri usulca baktı yatak her zamanki gibi toplanmıştı. Balkona doğru gitti orada mı diye fakat balkonda da yoktu salonda da yoktu telâşlandı.

Eşinin yanına gitti telâşla. "Barbaros kalk babam yok." Adam uyku sersemi yataktan fırladı. Telâşla kapıya koştu. Ayakkabılarının yerinde olduğunu ama beyaz ayakkabılarının olmadığını görünce telâşla çocukların odasına gitti ve büyük oğluna sordu. "Gece sen geldikten sonra kapıyı kitlenmedin mi?“

Genç adam "Baba unuttum." dedi üzgün..

"Ben kaç kere söyleyeceğim dış kapı kilitlenecek!“ diye  bağırdı.
Saat 09:30 olmuştu. Adam bir yandan giyiniyor, bir yandan da söyleniyordu "Niye dikkat etmiyorsunuz!" Adam henüz giyinmişti ki telefonu çaldı. Heyecanla telefonda konuştu, adresi doğruladı, evet dedi. Aradan 5 dakika geçti kapı çaldı. Evin bütün sakinleri kapı önünde toplandı. Kapıyı açtıklarında iki resmi kıyafetli polis ve ortalarında bembeyaz üniforması ile babası duruyordu dimdik gururlu.

Babasına sarıldı Barbaros sıkıca. "Babam canım babam!..."
İçeri aldılar amiral Yavuz Paşa'yı.

Adam polislere dönerek "Babamı nerede buldunuz?“ dedi. Polislerden biri "Saat 06:00'da Atatürk heykelinin önünde subay kıyafetli bir şahıs var diye anons duyduk. Gittiğimizde beyefendiyi Atatürk' ün önünde durduğunu ve ağladığını gördük. Bir müddet bekledik. Sonra kendisine sorular sorduk. Arkadaşlarını beklediğini ve bugün Mustafa Kemal' in askerlerinin burada toplanacağını söyledi.

Biraz sohbetten sonra durumu anladık kolundaki bileklikte  adres ve Alzheimer hastası yazısını gördük." dedi. Barbaros babasının rahatsızlığını ve durumu izah etti.
"Kendisi emekli amiraldir. Bizleri torunlarını kimseyi tanımıyor. Unutmadığı tek şey Mustafa Kemal ATATÜRK..."

Barbaros polislere teşekkür ederek gönderir ve babasının yanına gider. Asker selâmını verir ve babasına gururla bir kez daha sarılarak; "Babam canım babam bizi unut her şeyi unut ama Mustafa Kemal ATATÜRK'ü unutma. Çünkü o senin yaşama sebebin!" der…

Yüreği vatan ve Atatürk sevgisiyle çarpanlara selam olsun.(alıntı)

SON SÖZ; Büyük insanlar veda ederek gider. Küçük adamlar ihanet ederek gider. LAO TZU