Sayın Kılıçdaroğlu,”Ben Aleviyim. Hak Muhammed, Ali inancı ile yetişmiş, samimi bir Müslümanım. Harama el uzatmam” diyerek kimlikler üzerinden yapılan ayrıştırmalara son verdi.

Sonunda, Sayın Kılıçdaroğlu’nu bu açıklamayı yapmak zorunda bıraktınız.

Kimlik siyasetinden beslenen siyasiler, Sayın Kılıçdaroğlu Alevi olduğunu ve kökeninin nereden geldiğini belgeleri ile açıkladı. Bu konuyu devamlı gündeme getiren siyasilere de, vatandaş ‘tüm siyasiler hepiniz kökeninizi açıklayın’ derse?

Sayın Kıılıçdaroğlu’nu yıllardır kimlik siyaseti ile devamlı eleştirenler, kimliğini açıklayınca da kimilerinin  neden ve niçin rahatsız olduklarını anlayamadık. Tabii, siyasi oyuncağınız elinizden alındı değil mi?.

Yurttaş, depremde kaybettiği canlara yanıyor, ülkenin içine düştüğü yokluk ve yoksullukla kavruluyor. İktidar ortağı olup, onu yere göğe sığdırmayan Sayın Bahçeli’nin ağzından, bir gün olsun ülke sorunları ile ilgili bir çözüm önerisi duyan varsa beri gelsin.

Bir televizyon programında, Sayın Bahçeli, ‘Kılıçdaroğlu okul arkadaşım’ deyip, onun için övücü ifadeler kullandığınız Sayın Kılıçdaroğlu’nun, Alevi olduğunu  açıklamasına karşı verdiğiniz cevap kabul edilemez. TBMM’de haftalık grup toplantılarında camdan okuyarak asıp kesip gürlüyorsunuz. Yerinizde olsam, Cumhur ittifakına  yeni katılan partilerle ilgili de bir açıklama yapıp milliyetçi kesimi rahatlatsanız.

Değerli okurlar; Sayın Kılıçdaroğlu’’nun tüm sevecenlikle açıkladığı konuşmasına bakın Sayın Bahçeli nasıl bir cevap veriyor.

”Bugüne kadar milletimizin hiçbir evladının etnik kökeni mesele yapılmamış, hiçbirisi mezhep temelli bir ötekileşmenin içine itilmemiştir. Kılıçdaroğlu’nun, küresel emperyalizmin dayatma, tembih ve telkinleriyle kimlik siyasetine keskin dönüş yapması, etnik ve mezhebi hassasiyetleri çok tehlikeli şekilde kaşıyarak kanatma hevesine düşmesi vahim bir sorumsuzluk örneğidir.”

Şimdi, Sayın Bahçeli’nin bu cevabından ne anladınız?.

Yetmedi, Sayın Soylu’dan da  cevap gecikmedi. ‘’Bugüne kadar söylememiş de neden şimdi söylüyor” diyen Soylu,” Bu ülkede Ermeni kaymakam var, Caferi Valimiz var. Şu anda mevcut .görevlerini rahatça yapıyorlar. Afgan Türk’ü valimiz var. Alevi emniyet müdürleri, jandarmaları, genel müdürleri var. ”Alevi oy alamaz, toplum bunu sorgular” diyen biz değiliz, bizim böyle derdimiz de yok. Buradan kendi adına bir mağduriyet oluşturmaya çalışıyor ancak biz bu günleri çoktan geçtik” diyor.

Sayın Soylu, biz bu günleri çoktan geçtik diyorsunuz da, Vali, genel müdür, Jandarma gibi görevlilerin Alevi olduklarını nereden biliyorsunuz? Atama yaparken araştırmışsınız. Yine de kutlarım, bu atamaları yaptığınız için.

Sayın Soylu, İçişleri Bakanı olarak göreviniz tüm yurttaşların güvenle yaşamalarını sağlamak ama seçim yaklaştıkça bakın ülkede neler yaşanıyor?.

İyi Parti İl Başkanlığı’na kurşun, CHP İl Başkanlığı’na kurşun, Adana’da pompalı ile ateş, Adıyaman Kahta’ya Sayın Kılıçdaroğlu’nun ziyaretini engellemek için yapılan provokasyonlar.

Türkiye Cumhuriyeti bunları hak etmiyor. Ne yapılmak isteniyor?.Anayasa gereği genel seçimler yapılacak. Sandığa ülkenin güven içinde, hiçbir tatsız olay yaşanmadan gitmesidir.

Yıl 1950… Seçimler yapılıyor ve DP büyük bir çoğunlukla iktidara geliyor. Kurtuluş Savaşı kahramanı Cumhurbaşkanı İnönü büyük bir nezaketle iktidarı devrediyor.

Yıl 2002, seçimleri de büyük bir sessizlik içinde yapılıyor ve AKP’ye iktidar devrediliyor.

Yıl 2023, seçimlere çok az bir süre kaldı ama geçmiş seçimlerdeki o sakin  günlere benzemeyen günler yaşanıyor ülkede!!!

Oluşturulacak gerginliğin sadece ülkeye zararı olur.

SON SÖZ; Yıl 2011… ‘’Eğer 8 yıl önce asgari ücretle aldığın yumurtadan, aldığın sütten, aldığın peynirden, aldığın ekmekten daha az alıyorsan bana oy verme.’’ RECEP TAYYİP ERDOĞAN