Fransa karıştı. Arabayla kaçmaya çalışan bir gencin vurulmasıyla başlayan protestolarda yer yerinden oynadı. Yağma, yıkma, yakma...

İşin ilginci hiçbir Fransız siyasetçi de çıkıp, “bunlar dış mihrakların oyunu” demedi... Komplo teorilerine de pek inanan yok zaten. Bu durum daha çok bizim gibi üçüncü dünya ülkeleri için geçerli. Az eğitimli halk kitleleri...



★★★

Sahi nooldu bizim Fransa boykotu? Ben orada kalmıştım. Erdoğan’ın “Fransız markalara asla iltifat etmeyin, bunlardan satın almayın” demesiyle başladım. Bittiğini hiç söylemedi. Acaba ben mi kaçırdım?

Bence tekrar başlayalım. Millet ay sonunu nasıl getireceğini düşünürken, Euro fiyatı 28.50 lirada seyrederken bırak Fransız malını parasızlıktan Türk malını bile boykot ediliyor istese de istemese de... Hiç değilse kılıf uyduralım.

★★★

El alemin de çok umurundaydı bizim memleketin ekonomideki hali... Hollanda... Avusturya... Almaya... İspanya... Fransa... İngiltere...

Kendileri Türkiye’ye en fazla yatırım yapan ülkeler arasında... Dış mihraklarımız aynı zamanda!

Ne biçim iktidar ki bu, dış güçlerin oyunlarına yıllardır çare bulamadı. Her sıkıştığında “dış mihrak” zilini çaldı. Fransa neden bunu yapmıyor? Aklım almadı!

Kurbanda da eti görmeyeceksek!


Et yiyebilmek için Kurban Bayramı’nı bekleyenler nispeten hayal kırıklığına uğradı. Fakirlere dağıtılması gerekiyordu. Pahalı olunca herkes etleri kendine mi ayırdı?

Neden pahalı? Ülkede sığır yetişmiyor. Nasıl yetişmez? Ülkenin doğası her ırkı yetiştirmeye uygun. O zaman neden yetiştirilemiyor?



★★★

İşte bunun bir sürü cevabı var. Hepsini topla, ortaya tek bir sonuç çıkıyor: Kötü yönetim. Uygun olmayan politikalar... Öyle böyle kötü de değil... Bildiğin rezalet! Hiç yönetilmesin, emin olun bundan kötü olmaz.

Etin fiyatı belli... Öyle asgari ücretlinin, emeklinin yiyebileceği bir besin olmaktan çoktan çıktı. Halkın çoğu ayda yarım kilo bile et alamıyor.

Araştırmalar Türkiye’de yıllık kişi başı 25 kilo et tüketildiğini yayınlıyorlar, hikaye... Tüketilen eti nüfusa bölünce kişi başı yıllık tüketim 12 kiloda kalıyor.

Dünyanın en az et tüketen ülkeleri arasında olduğun halde dünyada en çok et ithal eden ülkeler arasında başı çekeceksin. İyi yönetildiğini iddia edeceksin. Et yiyen yok ama bunu yiyen milyonlar var.

★★★

Sığır ithalatında dünya ikincisiyiz... Birinci kim? Amerika... Adamların porsiyonları yemek masasının yarısı tadında... Yılda kişi başı 120 kilo et tüketiyorlar.

Hadi Amerika bildiğin etobur diyelim. Avrupa’da her bir kişi yılda ortalama 80 kilo et tüketiyor. Onlara ne diyeceğiz? Et zengin işi... Fakirliğimize vereceğiz.

Dolar ayıp ediyor!


Efendim durduramıyoruz! Neyi? Doların yükselişini... Kendisi Rabia’yı 6 kere yedi, 7’ncisinin yarısına geldi. Boru değil, Bay Dolar 26’yı geçti!

Çok ayıp ediyor valla... Üzerine “18+” ibaresi mi yapıştırsak? Resmen Türk Lirası’nı taciz ediyor.

Hele 65 yaş üzeri kalbi ve tansiyonu olanlar için direkt yasak koyalım, hiç izlemesinler. Yerinde durmuyor, virüsten bile daha tehlikeli sahneler sunuyor.



★★★

Bu arada dünyada dolar yükselmedi, Türk Lirası alçaldı! Dolar, lira karşısında yeni rekorlar kırıyor. Bana ne? Benim param mı var ki dolarım olsun? Yemez. Etkileneceksin sen de!

Türk Lirası değer kaybettiğinde fakirleşiyor ülke... Ekonomi “pik” yapıyor hatta “v” tipi toparlanıyor diyen ekonomi yöneticileri çok şükür ülkeyi sefalete sürükledi. En azından bayrağımız inmedi, ezanlar susmadı... Sahi ne alakaydı?

★★★

Bizim milletin de zayıf noktası tam burası... Kendi kuru ekmek yer yanına kireç peyniri katık eder, önünden milyon dolarlık Mercedes Maybach ile 160 koruma arabası geçse alkıştan elleri şişer!

“Neden ben bu haldeyken siz refah içerisinde yaşayıp kekik yatağında kuzu dolmalarını susuz götürüyorsunuz?” diye sormak aklına gelmez!

★★★

Bizim gibi ülkelerin dışarıda en büyük sermayesi para değil, güvendir. Biz onu çoktan kaybettik! Demokrasi ve adalet hep sarayın gölgesinde kaldı. Bu durum ekonomiyi altına aldı.

Zira hep yükselmeyecek, elbet bir yerde duracak. Esas soru; artış durduğunda bakalım kimler ayakta kalacak?