Önce kitabi bilgi ile başlayalım, şu tabloyu önümüze açalım.

Geçtiğimiz yılın sonuna doğru yavaşlamaya başlayan ihracat, şubatta depremin de etkisiyle iyice düşüşe geçti.

İhracat geçen yılın aynı ayına göre yüzde 6.4 azalırken ithalat yüzde 10.6 arttı.

İlk iki aydaki dış ticaret açığı 26 milyar doları aştı.

2023 sonunda 80 milyar dolar öngörülen dış ticaret açığının dörtte birinden fazlası iki ayda gerçekleşti!



★★★

İyi de arkadaş deprem oldu, bahanesine sığınabilir miyiz? Hayır! Nitekim üç aşağı beş yukarı karşımıza benzer sonuç çıkacaktı.

Son sekiz ayda neyin fiyatı neredeyse hiç artmadı? Deterjan? Kırtasiye? Patlıcan? Hıyar? Hiçbiri... Cevap; dolar!   Bunun anlamı piyasada alabildiğin en ucuz şey kendisi... İstedikleri kadar zorluk çıkarmaya çalışsınlar, düşüremezler ithalatı ve dış ticaret açığını...

★★★

Rezervleri zaten ekside olan Merkez Bankası’nın bir yandan doların yükselişini frenlemeye çalışması diğer yandan dış ticaretten kaynaklanan açığı finanse etmesi ve dışarıdan döviz gelmemesi...

Bu denklemde kaçınılmaz olan ne bi’ tanesi? Ödemeler dengesinin çökmesi...

★★★

Geçen yıl ocak ayında yüzde 63 olan ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 57.6’ya kadar geriledi. Böylece ihracatın ithalatı karşılama oranı Nisan 2013’ten bu yana en düşük düzeyine indi. Kim uğraşacak şimdi? Hazır muhalefet karışmış, kim ne yapsın ekonomiyi? İstediğin kadar kötü yönet, gündeme gelmedikçe sorun değil ki!

Çıkacak enflasyonu nasıl tam bildim?


SZC televizyonunda Çağla bana enflasyonu ne kadar beklediğimi sordu. “Bence aylık yüzde 3.15 artış gelir” dedim. Virgülüne kadar bildim. Bildim dediğim salladım, tuttu!

Sallarken tabii bazı kriterleri göz önüne aldım. Normalde yüzde 5.5-6 olan enflasyon yarıya yakın indirime girer. Bu durumu zaten tahmin edenler göz önde bulunduruyorlar. Aslında enflasyonu değil İstatistik Kurumu’nun ne açıklayacağını bilmeye çalışıyorlar.

★★★

İstatistiklerinin başına “resmi” sıfatını konulduğundan insan ister istemez kabullenmek zorunda kalıyor. Ötesi yok! Kurum, mesleki bağımsızlık, şeffaflık, tarafsızlık ve doğruluk ilkelerine bağlı olmalı... Peki, inananı var mı? İşte orası biraz sıkıntılı...

Seçimlere de çok az bir süre kaldığına göre “enflasyon beklenenden fazla düştü” manşeti atabilmek için daha da kırpmak zorundalar. Ortalama beklenti 3.65 seviyesindeydi... Bir 0.50 puan törpülese al sana yüzde 3.15 çıkacak enflasyonu tam tahmin etmenin yolu...



★★★

Bu yıl için gerek Orta Vadeli Program’da gerekse Merkez Bankası’nın 2023 yılı ilk enflasyon raporunda ilan edilen yıl sonu enflasyon hedefi yüzde 20 idi...

Hatta Erdoğan, “Herkes hesabını 2023’te yüzde 20’ler seviyesinde enflasyona göre yapsın” demişti.

Ocak ayında yüzde 6.65, şubatta yüzde 3.15 oranında gerçekleşen aylık artışlarla yılın ilk iki ayındaki enflasyon yüzde 9.8’e ulaştı. İktidarın bu yıl için belirlediği yıl sonu enflasyon hedefinin yaklaşık yarısı iki ayda gerçekleşti.

★★★

Yıl sonu enflasyon hedefinin tutturulabilmesi için kalan 10 ayda aylık enflasyon artışının yüzde 1 veya altında olması gerekiyor! Bunun için de İstatistik Kurumu’na büyük iş düşüyor. Ya da yeni bir başkan değişikliği bizi bekliyor.

Güzel kardeşim, bu enflasyonu iktidarın bu politikaları düşüremeyeceğine göre ya sen kağıt üzerinde daha fazla düşüreceksin ya da o koltuğu terk edeceksin. Denklem bu kadar basitken neresini anlamadın da böyle açıkladın?

Bankası olan büyüdü ya siz?


Gözümüzün nuru İstatistik Kurumu bir başka mucizeyi büyüme rakamlarında gerçekleştirdi. Türkiye ekonomisinin 2022 yılının son çeyreğinde yüzde 3.5, 2022’nin tamamında ise yüzde 5.6 büyüdüğünü açıkladı.

Kişi başı milli gelir 10 bin 655 dolara çıktı. Bu, 2017’den bu yana son beş yılın en yüksek tutarı... Önce gözlerim nemlendi ve daha fazla tutamadım. Evet evet bunlar sevinç gözyaşlarıydı...

★★★

Ufak tefek bir iki pürüz hiç canınızı sıkmasın... Zenginleşiyoruz işte... Dolar kurunun Türk Lirası karşısında baskılanması mı? Hatice’ye değil neticeye bakın...

Yaklaşık 10 milyondan fazla sığınmacının ürettiği ve kazandığının bize yazılması mı? Orasını hiç karıştırma...

Vay efendim çalışanların milli gelirden aldığı pay, 1998’den bu yana 25 yılın en düşük seviyesine inmesi mi? Bunlar ezanları susturmak isteyenlerin söylentileri, kulak asma...

★★★

Büyümeye en büyük katkı, faiz indirimi politikasına rağmen yüzde 22 büyüyen banka-finans sektörü ve enflasyon beklentilerindeki bozulma nedeniyle öne çekilen tüketim harcamalarındaki yüzde 19.7’lik büyümeden geldi.

Tamam da hakem devam et, oyna dedi... Bana ne senin bankan yoksa! Büyüdü mü ülke? Büyüdü işte...