Patlama Kasım ayının ilk haftasında olmuştu. Cinayet gibi kazanın unutulmaması, unutturulmaması gerekirdi.

Patlama niçin oldu?

Kimler sorumluydu?

Amasra’daki patlamadan sağ çıkan işçiler bildiklerini, yaşadıklarını, gördüklerini 5 noktada toplayıp anlatmışlardı:

Havalandırma yetersizdi.

Tozla mücadele eksikti.

Denetleme çalışmadı.

Metan drenajı yapılmadı.

İyileştirme savsaklandı.

Hayatını yitiren işçilerin eşleri, anneleri, babaları, kardeşleri ise hep bir ağızdan; “suçun ölenlerin üzerine atılacağından şüphe duyduklarını” yana yakıla açıklamışlardı.

★★★

Cinayet gibi patlamayı aydınlatsınlar diye ilk gün 6 savcı görevlendirildi. Ayrıca 7 kişilik bilirkişi heyeti kuruldu. Meclis’te ise Amasra Maden Kazası Araştırma Komisyonu oluşturuldu. Bu komisyonun başkanlığına; 6 maden kazasının peş peşe yaşandığı dönemde Enerji Bakanlığı yapmış eski bakan AKP’li Taner Yıldız getirildi (!)

Adalet bekliyorduk.

Görünmez el çalışıyordu.

6 savcı patlamadan sorumlu 25 şüpheliyi sorgulayıp mahkemede yargıç önüne çıkardı. Bunlardan 9’u tutuklandı. Bilirkişi heyeti patlama sonrası ölümden dönerek madenden sağ kalmış 36 tanık işçiyi dinledi. Meclis Araştırma Komisyonu da TTK Genel Müdür Yardımcılarını ifadeye çağırdı. Bilirkişi raporunda; madendeki metan gazını çekip içeriye temiz hava veren havalandırma sisteminin patlamada en büyük sebebi yarattığını yazdı. Havalandırma cihazının 44 yıllık olduğu, yenilenme ihalesinin üç kez ertelendiği, 4 yıldır bitirilmediği ortaya çıktı. Yani havalandırma cihazı yenilenseydi 42 madenci ölmeyecekti. Baş sorumlu TTK Genel Müdürü ve yardımcısı olduğu ortaya çıkmaktaydı.

★★★

Ortaya çıkmaktaydı!

Ama ne!

Amasra işletmesinden sorumlu TTK Genel Müdür Yardımcısı Meclis Araştırma Komisyonu’na verdiği ifadede; “biz inceledik, havalandırmada sorun yok” dedi ve suçu yerin 300 metre altında kömür çıkartırken patlayıcıları yerleştirip patlatan ve adına “barutçu” denilen işçiye yükledi. Müdür yardımcısına göre barutçu, patlamayı yaptıktan 30 dakika sonra patlama noktasına gidip ölçüm yapması ve ölçüm normalse kömür çıkartmanın başlaması gerekirken, 30 dakika dolmadan gittiği için hem kendini hem de 42 arkadaşını ölüme götüren kusuru işledi.

Yani!

Suç ölen işçiye yüklendi!

42 canın eşleri, anneleri, babaları, yakınları da zaten daha patlamanın olduğu akşam; “suçun ölenlerin üzerine atılacağından şüphe duyuyoruz” demişlerdi.

★★★

Başta Enerji Bakanı, TTK Başkanı, Vali, Sendika Başkanı, tüm iktidar önde gelenleri, patlama olup da 42 canın hayat ışığı sönünce; “Amasra ocağında en son teknolojinin kullanıldığını bizzat gezip gördüklerini” söylüyorlardı. Patlama gününden hemen önce de Çalışma Bakanlığı İş Güvenliği müfettişlerinin madeni denetlediklerini, bu denetimi her 10 günde bir kez yaptıklarını ve hiçbir noksanlık bulmadıklarını açıklamışlardı.

Yani eksik yoktu.

Yönetim kusursuzdu.

Suçlu ölen işçi oldu.

★★★

Yaklaşık 2 ay doldu.

Geldik bugüne!

Patlama olup 42 can hayatını yitirince sözler verilmişti. Sorumlular bulunacak, adalet önünde hesap vereceklerdi.

Bütün sözler boş çıktı.

Bilirkişi ön raporunda kazadan birinci derece sorumlu olarak TTK (Türkiye Taş Kömürü Kurumu) Genel Müdürü Kazım Eroğlu ile Genel Müdür Yardımcısı Ercan Gebeş gösterilmişti. Savcılığın bu iki isim hakkında Enerji Bakanlığı’ndan izin talebinde bile bulunmadığı ortaya çıktı.

Adalet yine hançerlendi!

Bu ülkede “adaletin vicdanına” ne oldu?