Çok yüksek bir katılım arzusu doğdu. Yurt dışında elçiliklerde sandıklar doldu. Yurt içinde ise hafta sonu “oy kullanmak için memleketlere otobüs seferleri” başladı. Bu seçimlerin fotoğraflarında birbirlerini yan gözlerle süzen iki birbirine benzemez var.

Kalp kırıcılar.

Kalp yapıcılar.

İktidar, özellikle “Tek Adam Düzeni” getirerek bir tür padişahlık dönemi açan Tayyip Erdoğan, enerjisini kalp kırmaktan ve bölmekten aldı. Onlar kötü. Biz iyi. Onlar imansız. Biz iman sahibi. Onlar kafir. Biz müslüman. Onlar şampanya içici. Biz seccadeye baş koyucu. Onlar Batıcı. Biz Milli. Onlar Amerikancı. Biz İslamcı. Tayyip Erdoğan, bölme enerjisini sürekli canlı tutup yükselterek 20 yıl kesintisiz iktidar olabildi.

Buraya kadar.

★★★

İki baş parmağı ile iki işaret parmağını başının hizasında birleştirip kalp işareti yapan muhalefet lideri Kemal Kılıçdaroğlu,“bölmenin” karşısına “birleştirmeyi” koydu. Kalp yapma işareti kitlelere, “bölünmeyi, birbirinize kızmayı bırakın, sizi yönetecek bir adam (çoban) aramayın, birleşin çoban siz olun” seslenişiydi.

Gençler.

Kadınlar.

Ve çoğunluk.

“Çoban arama, çoban sen ol çağrısını” samimi buldu. Zaten bölme enerjisinin yıkıcılığından bıkmış usanmışlardı. Kalp yapma işaretine sarılıp, benimsediler. Kalp yapma işareti; “Koyun değilim. Beni yönetecek bir çoban aramıyorum. Kendim çoban olacağım. Seçeceğim ve denetleyeceğim, 20 yıl beklemeyip, gerektiğinde anında hesap soracağım” demekti. Gözlemlerime göre, Türkiye’de demokrasi bu yeni dönemde yeni bir hikaye yazmaya hazırlanıyor. Partilerde, politikacı tipinde, liderlik özelliklerinde büyük altüst oluş bekleyin.

Kalp kırma!

Eskidi, pörsüdü.

Geldi duvara dayandı.

Kalp yapma kazanıyor.

★★★

Tayyip Erdoğan, 20 yıl önce bölme enerjisini ateşlemeye “3 Y” ile başlamıştı.

Onlar:

Yolsuzluk yapar.

Ben:

Dürüstüm,

Onlar:

Yoksul çoğaltır.

Ben:

Garibancıyım.

Onlar:

Yasak koyar.

Ben:

Özgürlükçüyüm.

20 yılın sonuna gelindiğinde; Tayip Erdoğan’a güvenip oy vermiş kitleler; “15 Y ile kuşatılmış bir ülkede yaşamakta olduklarını” hayatlarının her santimetrekaresinde görür oldular.

★★★

Yüksek fakirlik.

Yüksek işsizlik.

Yüksek yolsuzluk.

Yüksek borçlanma.

Yüksek enflasyon.

Yüksek devalüasyon.

Yüksek israflar.

Yüksek adaletsizlik.

Yüksek yalan.

Yüksek kayırma.

Yüksek torpil.

Yüksek hırsızlık.

Yüksek kibir.

Yüksek büyüklenme.

Yüksek yozlaşma.

20 yıl önce “Onlar yolsuzluk yapar, ben dürüstüm. Bütün servetim işte bu nikah yüzüğüm” diyerek oy isteyen Tayyip Erdoğan, 20 yıl sonra kendisi 1000 odalı sarayda yaşarken, halka soğan fiyatlarının bu kadar yakıcı hale nasıl geldiğini anlatamamanın çaresizliğine düştü. İsmini çizip gönderdiği yüksek faizci ve portföy yatırım parası yöneticisi eski bakan Mehmet Şimşek’i seçim güvercini olarak kullanmaya başladı.

★★★

Rüzgar döndü.

Bütün yaptıklarını din sayesinde meşrulaştırabileceğini ve halk üzerinde din sayesinde otorite kurabileceğini düşündü ve uyguladı.

Yanıldı.

Bölme enerjisi yenildi.

Birleşme enerjisi kazanıyor.

Kalp kırıcılar gidiyor.

Kalp yapıcılar geliyor.

Neler gördük... Neler yaşadık... Neler duyduk... UNUTMA!


1000 odalı Saray! 1 soğana yeniliyor!


Hayat pahalılığı çok yükseldi ve söz verildiği halde enflasyon kontrol edilemedi. Bunun halkta yarattığı kızgınlık sandığa kesin yansıyacak ve seçim sonucunda etkili olacak. 5 yıl önce 2018’de 1 kilo soğan: 2 TL idi. 5 yıl sonra bugün 1 kilo soğan: 30 TL oldu. 30’lu yumurta paketi 5 yıl önce 11 TL idi. Bugün 85 TL’ye fırladı. Bir kilo kırmızı et 5 yıl önce 41 TL idi, bugün 41 TL’ye yükseldi. Dar ve sabit gelirlinin mutfağında yangın var. Halk tepkisini sandıkta gösterecek. İktidar partisi AKP, 5 yıl öncesine kadar kitle partisiydi, ekonomik krizin derinleşmesi sonucunda bugün zenginlerin partisi durumuna geldi. Yüksek enflasyon gelir dağılımını bozdu, zengin fakir uçurumu açıldı. Açılan uçurum duyguları değiştirdi. Muharrem İnce’nin çekilmesi tayin edici olamaz. 1000 odalı Saray, 1 baş soğana yeniliyor!