İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun, 28 Mayıs cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra yaptığı açıklamalar, açıkçası CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu çok üzmüştü. Seçimi kaybetmenin üzüntüsünün yanı sıra bir de parti içinde kendisine yakınlığıyla ile bilinenlerin “değişim” adı altında Kılıçdaroğlu’nun ayağını kaydırma girişimi hayli yadırganmıştı. Bir anda Kılıçdaroğlu adeta ‘Yalnız adam’a dönüştü.

İmamoğlu’nun dün yaptığı açıklama gecikmiş bir açıklamadır. Ölçtü, tarttı, genel başkanlık yarışında Kılıçdaroğlu karşısında kazanamayacağını anlamış olacak ki, İmamoğlu genel başkanlık değil, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday olmak istediğini gündeme getirdi. Aday yapılıp yapılmayacağına da kuşkusuz parti yönetimi karar verecektir.

O GÜN CEVAP VERMEMİŞTİ?

CHP Genel Başkanlığına soyunan ancak “Evet adayım” demeden, seçim sonrasında Kılıçdaroğlu’nun bilgisi dışında “Etik olmadığı” belirtilen toplantılar yapıldı. 23 Temmuz’da bu köşenin okurlarına, Kılıçdaroğlu ile İmamoğlu arasındaki konuşmayı aktarmıştım. Çankaya Belediyesi’nin Doğan Taşdelen Ahlatlıbel  tesislerinde baş başa yaptıkları görüşmede  Kılıçdaroğlu, İmamoğlu’na sordu: “Genel başkanlığa aday olacak mısın?” Bu soruya İmamoğlu “Evet adayım” ya da “Hayır aday değilim” demedi. İlk günden beri konuşulan “değişim” demekle yetindi.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun İmamoğlu’na bazı önerileri oldu. İşte Kılıçdaroğlu’nun, İmamoğlu’na önerisi:

“Ekrem Bey, milletvekili seçiminde İstanbul’un 39 ilçesinden 22’sinde CHP çoğunluğu elde etti. Siz, gelecek seçimde Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday olun, seçimi kazanın, oy durumuna göre Belediye Meclisi’nde çoğunluğu elde ederiz. Dolayısıyla siz ayrılacağınız zaman yerinize CHP’li bir belediye meclis üyesi seçileceği için İstanbul Büyükşehir Belediyesi yine CHP’de kalacak. Siz ayrılır, kurultayda aday olabilirsiniz. Şu anda sizin ayrılmanız demek, belediyeyi AKP’ye vermek demektir. Çünkü, belediye meclisinde çoğunluk Cumhur ittifakında olduğu için AKP’li bir üye belediye başkanı seçilecek. Oysa bizim İstanbul’u seçim öncesinde de AKP’ye bırakmak gibi bir durumumuz asla olmamalı.”

GÜVEN BUNALIMI

Yıllarca parti yönetiminde görev alan bazı isimler, Kılıçdaroğlu’nun seçimi kaybetmesiyle karşısına geçtiler. Bu yenilgide sorumlulukları olduğunu unuttular. Parti içinde yaşanan bu gelişmeler  güven bunalımı yarattı.

CHP içinde, İmamoğlu’nun adaylığına karşı çıkanlar olduğu gibi, seçim nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın, CHP genel merkezinin seçime asılmadığı mutlaka gündeme getirilecektir. İmamoğlu dün yaptığı açıklamayı, Kılıçdaroğlu ile yaptığı görüşmeden hemen sonra açıklamalıydı. Bu kadar güvensizlik ortamı, kırıcı, üzücü açıklamalar yapılmaz. Bunların önü baştan alınırdı.

Kılıçdaroğlu’na kimse “Çalışmadı”, “Şunu yapmadı, bunu yapmadı” diyemez. Eksiklikleri var mı? Bu konu tabii tartışılır. Kılıçdaroğlu da buna saygı duyar. Ama, Kılıçdaroğlu hem de kendi partilileri tarafından bu kadar hakareti gerektirecek ne yaptı? Dün de söz etmiştim, seçim öncesi Kılıçdaroğlu’na övgüler yağdıran bazı yorumcuların amaçları milletvekili adayı olmaktı. Listeye alınmayanlardan bazıları seçim sonrası bir numaralı Kılıçdaroğlu karşıtı oldular.

Yarın, hava değiştiğinde aynı kişilerin saflarının neresi olacağını da tahmin edebiliyoruz.

Babalar ve oğullar


AKP iktidarında artık yaşlanan bir nesil yerlerini çocuklarına bırakıyor. Milletvekilliğinde durum böyleyken, yönetim kurulu üyelikleri, bürokraside maaş doygunluğu yaratan makamlar da bu atamalarla dolu. Maaşın diğer kurumlara göre yüksek olduğu TRT’de görev yapanların akrabalık ilişkilerine  bakalım.

TRT Genel Müdürü Mehmet Zahit Sobacı, eski Refah Partili Bekir Sobacı’nın oğlu. Sobacı daha önce Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkan Yardımcılığı, Basın İlan Kurumu Yönetim Kurulu üyelikleri de yaptı. TRT Genel Müdür Yardımcısı Muhammed Ziyad Varol, TRT Genel Müdür Yardımcılığı yanında Basın İlan Kurumu’nda da yönetim kurulu üyeliği gibi başka görevleri de bulunuyor. TRT Genel Müdür Yardımcısı Ömer Faruk Tanrıverdi, AKP Manisa eski Milletvekili Hüseyin Tanrıverdi’nin oğlu.

YILLIK 1.5 MİLYON LİRA

2021’de yapılan düzenleme ile yönetim kurulu üyesi sayısı 7 den 9 a çıkarılan TRT’nin 2022 yılı faaliyetlerini içeren rapora göre yönetim kurulu üyelerine ödenen yıllık ücret toplamının 1.5 milyon TL’ye ulaştığı belirtiliyor. Bakalım orada kimler var:

Çalışma eski Bakanı Vedat Bilgin’in oğlu Oğuzhan Bilgin yönetim kurulu üyesi. Atakan Yılmaz, AKP dönemindeki İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde görev almış isimlerden birisi, SETA araştırmacıları arasında yer alan Uludağ Üniversitesi Uluslararası İlişkiler mezunu Veysel Kurt da yabancı bir isim değil tabii ki. Meryem İlayda Atlas Çetin ise yine SETA’dan gelen isimlerden ve Kartal İmam Hatip Lisesi mezunlarından. Yine yönetim kurulu üyesi Oğuz Göksu’nun ise Erdoğan hakkında tezi ve kitabı bulunuyor. Göksu, “Erdoğan’ın Liderlik Kodları” çalışmasını yapan isim. Hilal Kaplan ise Sabah Gazetesi’nden TRT’ye atanan isimlerden.

TRT’deki siyasetçi yakınları bunlarla da bitmiyor. Son olarak eski bakan şimdide AKP Milletvekili olan siyasetçinin  eşi de TRT yolunda.