SON yıllarda toplumsal hayatın -neredeyse- tek öl­çütü, fayda/kazanç oldu:

■ “Bir icraat kâr getiri­yor ise yararlıdır, iyidir.”

En son 742 hektar­lık Akbelen Ormanı tartış­malarında bunu gördük:

■ “Kemerköy ve Ye­niköy termik santralle­rinin çalışabilmesi için ilave kömür madeni alanı açılması şarttır, istemiyor­sanız elektriksiz kalma­yı kabul edin!”

Bu görüşe göre; ağaç­ların kesilmesinin/ eko­sistemin yok edilmesinin faydası/kazancı vardı.

Peki bu kazancın, “mali­yeti”/bedeli nedir?

Her faydalı/kazanç ah­laki midir, mutluluk getirir mi? (2002 Nobel Ödülü sahibi Daniel Kahne­man, fayda kavramı yerine mutluluk üzerine durmaktadır.)

Burada karşımıza keza, “değer” kavramı çıkı­yor. Yani:

Hangi değeri yok ede­rek, hangi kazancı elde ediyorsunuz? Mesela:

Tartışma salt ağaçların kesilmesi üzerinden yürü­tülüyor. Kesenler diyor ki:

■ “5 ağaç kestikse 10 ağaç dikeceğiz.”

Mesele sadece ağaç değil ki, mesele eko­sistemin yok edilmesi! Sadece ağaç kesilmiyor; oradaki tüm canlılık kat­lediliyor. Doğanın dengesi acımasızca bozuluyor...

★★★

Akbelen Ormanı tartış­ması yanında insanların gündeminde aşırı sıcak­lar var. Ve sıcaklar önü­müzdeki dönemlerde daha da artacak. Bunun adı, iklim krizi...

Tek örnek vereyim:

Tarih: 24 Temmuz 2023. Akdeniz’in deniz suyu yüzey sıcaklığı 28.4 dereceye çıkarak rekor kırdı. Hint okyanusun­da deniz suyu sıcaklığı ise 28.7 derece olarak ölçüldü. Denizler kayna­ma noktasına geldi... (BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, küresel ısınma devrinin sona erdiğini, bunun yerine küresel kay­nama çağının başladığını söyledi.)

Son yıllardaki (kömür ve petrol gibi yeraltı fosil kaynaklarının yakılması sonrası atmosfere salı­nan sera gazları sonucu gibi) insan faaliyetle­ri sebebiyle dünyada +1 derece sıcaklık artışı yaşandı. Önlem alınmazsa önümüzdeki yıllarda bu artış +1.5 derece olacak...

Bunlar neye sebep olu­yor; sadece 2015-2019 yılları arasında Akde­niz’de elli canlı türü yok oldu!

Bakınız:

Türkiye’nin biyolojik zenginliği küçük bir kıta­nınki ile karşılaştırılabilecek niteliktedir. İnsanoğlunun tarih boyunca yüzlerce me­deniyet kurmasının sebebi­dir olağanüstü zenginlik... Mesela: Türkiye’de bilinen türlerden 451’i dünya üzerinde sadece ülkemizde yaşamaktadır.

Türkiye’de önemli Doğa Alanı Kriterleri kapsa­mına giren toplam 2 bin 996 tür canlı bulunmak­tadır. Ki bunlar içerisinde 2 bin 259 türü bitkiler oluşturmaktadır.

Kesilen sadece; kızılçam, karaçam, Toros sediri-göknarı, kokulu ardıç, andız, boylu ardıç ağaçları değildir, koca flora katle­dilmektedir.

Sadece ağaçlar değil; çalılar, karayosunları, mantarlar, omurgalı kuşlar, geyikler, yılanlar veya omurgasız kelebek, çekirge, örümcek, solu­can vs. yok edilmektedir. Ne enerji kazancından/ faydasından bahsedi­yorsunuz? Yaşam alanları katlediliyor...

★★★

Sadece Akbelen değil...

Sadece Kazdağları değil...

Madencilik faaliyetlerinin hiçbirinde “ex situ”/ biyo­çeşitliliği korumaya yö­nelik tek çalışma yapılmı­yor. Böylece:

“Kamu yararı” son yıl­larda sürekli çevre zararına yol açıyor. Örneğin:

2020 yılı sonu itibarıyla toplam 748 bin hektar orman alanı madenci­likten enerjiye, turizmden ulaştırmaya uzanan geniş bir yelpazedeki uygulama­lara tahsis edildi. (Fiilen orman olmayan ve ülke toplam orman alanının yüzde 3.2’sine karşılık gelen bu alanlar orman varlığı envanterinde halen orman olarak görünme­ye devam etmekte ve bu nedenle ormanların azalmadığı aksine arttığı yönünde yanıltıcı bir algı oluşturmaktadır!)

Ne acı! Devlet dün or­manı köylüden koruyordu, bugün köylü ormanı dev­letten koruyor.

Sözün bittiği yerdeyiz.

Salt faydacılığın/ pragmatizmin ülkeyi getirdiği yer burasıdır.