Bir ayı aşkın bir süredir Ege’deyim. Hemen her gün çeşitli vesilelerle sokaktaki insanlarla konuşuyorum. İzlenimlerime göre; son seçimde Kemal Kılıçdaroğlu ve Millet İttifakı bloğuna oy vermiş seçmenlere büyük bir umutsuzluk hakim olmuş durumda. Konuştuğum yurttaşların, özellikle de CHP’ye oylarını vermiş olanların çoğu, partide devrim gibi bir değişim olmadıkça mart ayında yapılacak yerel yönetim seçimlerinde sandığa gitmeyeceklerini söylüyorlar.

Devrim gibi değişimden neyi kastettiğime gelince...

İzin verirseniz bunu ben yazmayayım da 2018 genel seçimlerinde Kars’ta milletvekilliğini yurt dışı oylarla kıl payı kaçırmış, son seçimde ise aday adayı olarak kalmış bir bilim insanının, Kafkas Üniversitesi genel cerrahlarından Prof. Dr. Barlas Sülü’nün bana ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na yazdığı mektuplardan okuyalım:

★★★

“Sayın Uğur Bey
Aklım erdiğinden beri barış, demokrasi, özgürlük ve adalet mücadelesi vermiş birisiyim. 2018 genel seçimlerinde CHP’den 1. sıra adayı, bu seneki seçimde ise aday adayı idim. Partide bugün yaşananların sinyallerini hem ilimizde, hem de seçim öncesi süreçte genel merkezde yaşayarak gördüm. Perşembenin gelişi çarşambadan belliydi. Partide yaşanan bozukluk ne yazık ki sadece genel başkanın değişmesiyle düzelecek gibi değil. Cumhuriyeti kuran partinin durumunu her düzeyde kurulmuş bazı ilişkiler belirliyor ne yazık ki!..

★★★

Partide gördüğüm sorunları, uzun zamandan beri yetkililere iletmeye çalıştım. Ancak gördüm ki kimsenin umurunda değil! Genel merkezde ve illerde, yetkiyi ve koltuğu kapanların en önemli amacı; bir sonraki seçimde şahsi iktidarlarının devamı ve bunun için uygun ortamı oluşturmak.

En son 06.07.2023 tarihinde Genel Başkan’a e-posta yoluyla görüşlerimi bildirdim. Genel Başkan’a gönderdiğim bu mektubu duyarlılığınıza sığınarak sizinle de paylaşıyorum:

★★★

‘Sayın Genel Başkanım,
Bugün bir imzalı mesajınız cep telefonuma ulaştı. “Umutsuzluğa kapılmayınız, çalışınız” diyorsunuz. Yazdıklarınızı okurken üzüldüm. Çünkü bu kadar zaman sonra hatırlamanız beni üzdü ve hüzünlendirdi açıkçası. Ülkemden umutluyum Sayın Genel Başkanım.

20 yaşımda tıp fakültesinde okurken Gayrettepe’de (Emniyet Müdürlüğü) aşağılık işkencelerden geçtim. Umudumu hiç yitirmedim.

Hekim olarak meslekten atıldım. Cezalar yedim. Umudumu yine yitirmedim.

Sürüldüm. Ülkemden umudumu yitirmedim.
Bir Tıp Profesörü olarak doğru düzgün okuması olmayan iktidar partisi il başkanının hedef göstermesiyle soruşturmalardan geçtim, umudumu asla yitirmedim.


Bu umutla partimizin 2018 seçiminde 1.sıra milletvekili adayı olma onurunu yaşadım. İldeki kimi parti yöneticilerinin entrikalarına, aleyhte çalışmalarına rağmen yurtdışı oylarıyla son anda, kıl payı farkla seçimi kaybettim. Olumsuzluklara rağmen, uzun yıllardan sonra kişiliğim ve hekimliğimin de etkisiyle bu kadar oy almıştık. Seçim sonrası genel merkezden bir kez olsun ne siz, ne de bir yetkili beni hatırlayıp ’Ne oldu’ diye sordu. Ama umudumu kaybetmedim.

★★★

Seçim sonrası 5 yıl boyunca hastaneden artan vaktimde köy köy dolaştım. Partinin yıllarca gitmediği, seçim dışında ayak basmadığı köylere gittim. Köylülerin birçoğu hastamdı. Ameliyat etmiş iyileştirmiştim.

Parti için oy sözü aldım. Siz cumhurbaşkanı adayı oldunuz, sizin için söz aldım. Bu kadar yoğun tempomun yanında parti çalışmalarını ise hiç aksatmadım.
Bu süre içinde defalarca size ulaşmaya çalıştım. Seçimlerde temsil ettiğim partimin Genel Başkanı’yla tanışmaktan, bir dakika olsun şehrimden, çalışmalarımdan bahsetmekten daha doğal ne olabilirdi?.. Üstelik yaşadığım şehirde partili partisiz sizinle görüntü veren onlarca insan varken. Ama beş yıl içinde bir kez olsun geri dönüş olmadı!
Yine de umudumu korudum.


★★★

Ancak ne zamanki aday adaylığı süreci başlayıp, kendimi genel merkezde görücüye çıkmış biri  gibi hisseder oldum, işte o zaman  partiye olan ümidimi de yitirmeye başladım.
Diğer aday adayları gibi parti yöneticilerini (özellikle MYK ve PM üyelerini) görmek, kendi çalışmalarımızı anlatmak, kendimiz tanıtmak,
yani beğendirmek için birkaç dakika görüşebilmek uğruna günlerce genel merkez koridorlarında beklemek, genel sekreterden bir hafta sonra randevu alıp, 12 saat bekleyip, ayak üstü 12 saniye görüşebilmek,
burnundan kıl aldırmayan parti yetkililerini görmek, genel başkan yardımcıları veya PM üyelerine yakın ithal adayların ilk sıraları alacağı söylentilerini dinlemek -ki gerçek oldu- bazı parti yöneticilerinin samimiyetsizlikleri, bir partili olarak, bir akademisyen olarak, bir vatandaş olarak onurumu kırdı, incindim.

★★★

Bana bunları yaşatmaya, beğenilmek için pazara çıkarılmış bir köle gibi hissettirmeye kimsenin hakkı yoktu.
Sonuçta ilimizde 20 yıla yakın çalışan, binlerce insanı tedavi etmiş, parti çalışmalarını aksatmamış, akşam ve hafta sonları geç saatlere kadar köy köy dolaşarak parti tanıtımları yapmış, bir önceki seçimde yurtdışı oylarıyla kaybetmiş biri yerine, yıllar önce ilimizden ayrılmış, hiçbir parti ve seçim çalışmalarına katılmamış ama sizinle defalarca sosyal medyada resimleri çıkmış biri, yardımcılarınızdan biriyle yakınlığı olan kişi aday gösterildi.

★★★

Siyaset uzun solukludur derler, ama insan emeğinin karşılığını partide göremeyince soluğu kesiliyor, umudu azalıyor.

Partimizi ilimizde temsil etme onurunu yaşamama rağmen sizinle görüşemesek de -otomatik mesaj yoluyla da olsa- hatırlanmak güzeldi ama biraz geç kaldınız Sayın Genel Başkanım.

Saygılarımla.

Prof. Dr. Barlas Sülü”