Lise öğretmeni, bir gün derste öğrencilerine “Benimle birlikte bir hayat deneyimine katılmak ister misiniz çocuklar” diye sorar.

Öğrenciler çok sevdikleri hocalarının önerisini tereddütsüz kabul ederler.

Bunun üzerine öğretmen “O halde ne dersem yapacağınıza da söz verin” der.

Öğrenciler söz verirler.

“Şimdi yarınki ödevinize hazır olun. Yarın hepiniz birer plastik torba ve beşer kilo da patates getireceksiniz!..”

★★★

Öğrenciler pek bir şey anlamamalarına karşın, ertesi sabah hepsi, 5’er kilo patatesle torbaları getirip sıralarının üzerine koyarlar.

Derse giren öğretmen merak içindeki öğrencilerine şöyle der:

Şimdi, bugüne dek affetmeyi reddettiğiniz her kişi için bir patates alın, o kişinin adını o patatesin üzerine yazıp torbanın içine koyun!..”

Bazı öğrenciler üçer-beşer patates koyarken, bazılarının torbası neredeyse ağzına kadar dolar!..

Öğretmen, “Peki şimdi ne olacak” dercesine bakan öğrencilerine şunu söyler:

“Bir hafta boyunca nereye giderseniz gidin, bu torbaları yanınızda taşıyacaksınız. Yattığınız yatakta, bindiğiniz otobüste, okuldayken sıranızın üstünde, hep yanınızda olacaklar...”

★★★

Aradan bir hafta geçer.

Öğretmen sınıfa girer girmez, öneriyi yerine getiren öğrenciler yakınmaya başlarlar:

“Hocam, bu kadar ağır torbayı her yere taşımak çok zor. Hocam, patatesler kokmaya başladı. Hocam insanlar tuhaf bakıyorlar ama!..”

Bunun üzerine öğretmen, onlara hayatları boyunca unutamayacakları bir ders verir:

“Görüyorsunuz ki, affetmeyerek asıl kendimizi cezalandırıyoruz. Ruhumuzu ağır yükler taşımaya mahkûm ediyoruz. Affetmeyi karşımızdaki kişiye bir ihsan olarak düşünüyor ve affetmenin en başta kendimize yaptığımız bir iyilik olduğunu göremiyoruz!..”

★★★

İçinden geçtiğimiz Covid-19 salgını sürecinde bu anekdotu, değerli bilim insanı Prof. Dr. Levent Kırılmaz”ın “Yaşama Sanatı” adlı kitabından özellikle alıntıladım.

Zira ölümle yaşamak arasındaki incecik çizgide gidip geldiğimiz şu kritik günlerde, affetme erdeminin ruhumuzu kuşatan sıkıntılara karşı bir tonik etkisi yaparak bizi rahatlattığını anlıyoruz.

Özellikle geçmişte sevdiklerimizin kırıldığımız bazı söz veya davranışlarının, içimizle hesaplaştığımız şu ölüm kalım günlerinde, aslında incir çekirdeğini doldurmaz şeyler olduğunu fark ediyoruz.

Sağlığın değerini ve “affetme” sözcüğünün ihtişamını da...

★★★

Orson Welles’in  dediği gibi; “Affetmek için iki kişilik erdem lazım. Hem onu affetmek, hem de onu affettiği için kendini affetmek...”