Teknik ve taktik açıdan her iki takım da maça iyi hazırlanmıştı ancak futbolun altın bir kuralı vardır: Atan kazanır! İlk 35 dakika Fenerbahçe’nin kombine ataklarını izledik. Sonrasında hop oturduk hop kalktık. Özellikle Uğurcan’ın müthiş refleksleri ve kurtarışları aslında Fenerbahçe’nin iyi oynadığının göstergesiydi. Karşılıklı akınlar, taktik savaşları Pelkas’ın golüyle tam da yerini buldu ve lig yeniden başladı.

Trabzonspor ile Fenerbahçe arasında oynanan her maçın bir önemi vardır. İster şampiyonluk için önemli bir karşılaşma olsun ister geçmişteki tartışmalar. Biri Trabzonspor’a ‘dur’ diyecekti, onu da ‘Fenerbahçe’ dedi. Erol Bulut, maça güven bunalımı içinde çıksa da önemli bir oyuncusunu kadro dışı bıraktı, bir oyuncusunu da yedek soyundurdu. Bu aslında hem camiaya hem de takıma bir mesaj gibiydi. Bulut, fizik kondisyonu yeterli olmayan Mesut Özil ile zaten bir kişi eksik oynadıklarını göz önüne alıp risk almıştı. Mesut’un kariyerine, futbol bilgisine, oyun okumasına kimse bir şey diyemez ama henüz hazır olmadığı ortada… Şimdi tartışılan Erol Bulut, Szalai’yi sol bek oynatarak ‘herkesin yeri dolar’ mesajı verdi, Mesut da olsan ‘seni kenara alırım’ demek istedi, Trabzon gibi bir rakibi evinde yenip ‘buranın teknik patronu benim’ dedi.

Fenerbahçe bu galibiyet ile yarışta olduğunu göstermek bir yana rakiplerine de gözdağı verdi diyebiliriz. Şampiyonluk yarışı o özlediğimiz tabloda sürecek gibi gözüküyor.