Tiyatro Kare’nin sahnelediği Leyla’nın Evi, tam 9 yıldan beri perde açmaya devam ediyor. 16 Ocak'ta Konya Selçuklu Kongre Merkezi'nde, 18 Ocak'ta Antalya Nazım Hikmet Kültür Merkezi'nde 31 Ocak'ta ise Trump Kültür Merkezi'nde sergilenecek oyundaki başrolleri üstlenen yılların sanatçısı Celile Toyon ve genç oyuncu Dicle Alkan’la yalnız Leyla’nın Evi’ni değil tiyatroyu da konuştuk. Celile Hanım, bu oyun size nasıl geldi ve böylesine bir başarı bekliyor muydunuz? C.T: Zülfü (Livaneli) Bey’in Leyla’nın Evi adlı romanını okuduğumda dilerim tiyatro oyunu olarak da sahneleri taşınır dedim. Gönlümden öyle geçti. Romandaki ana karakter olan Leyla Hanım rolü için de değerli hocam Yıldız Kenter’i düşünmüştüm. Ben oynarım gibi bir düşünce aklımın ucundan bile geçmedi. Film ya da dizi olması konuşuldu galiba… C.T: Bu romanın üzerinde bazı çalışmalar olmuştu. Vatanım Sensin dizisini çeken Taylan Biladerler’in yöneteceği bir dizi olarak gündeme gelmişti. Sonra olmadı. Ancak, Leyla’nın Evi’nden pek çok dizi ve oyun çıkarılabilir. Muhteşem bir eser, yediveren gülü gibi. Sonra Nedim Saban devreye girdi ve Leyla’nın Evi’ni tiyatroya taşıdık, ben de Leyla oldum. celile-toyon2 Oyun rekora gidiyor… D.A: Tam 9 yıldır sahnede ve bin oyundan beri perde açıyor. C.T: 42 şehir gezdik, 380 bin seyircinin önüne çıktık. Bilet kalmadığı için zaman zaman ayakta izlenen bir oyun oldu. Seyircimiz artık oyunu ezbere biliyor. Dicle Alkan neler söylemek ister? D.A: Öncelikle Celile Toyon gibi bir ustanın yanında sahneye çıkmak benim için muhteşem bir şans oldu. Daha önce oyunda başka bir roldeydim, daha sonra Ayça Varlıer ayrılınca onun canlandırdığı Roksi, yani Rukiye rolünü ben üstlendim. 'BU OYUNLA BÜYÜDÜM' Yıllardır bu oyundasınız, bu süre içinde hayatınızda neler yaşandı kim bilir? D.A: Bu süre içinde rol gereği 7 koca değiştirdim, son partnerim Fatih Dönmez oldu. Kısacası Leyla’nın Evi’nin 7 kocalı Hürmüz’üyüm (gülüyor). Bu arada gerçek hayatta çevremdeki tüm arkadaşlarım evlendi. 22 yaşındaydım, 31 oldum. Ben bu oyunla büyüdüm. C.T: Bu oyunda bacağım kırıldı, birçok dizi teklifi aldım ama kabul etmedim. İnanmadığım hiçbir işte olmadım. celile-toyon6 Vatanım Sensin dizisinde oynadınız ve oyunla birlikte dizi sizi yormadı mı? C.T: Ben yorulmuyorum, uykusuzluk çekiyorum. Oyunculuğu sevmeyen bu işi yapmasın, çünkü oyunculuk sevgisiz olmaz, yapılmaz. Roksi ya da asıl adıyla Rukiye nasıl birisi? D.A: Bu kültüre yabancı bir kız Roksi, yani Rukiye… Almanya’da doğup büyümüş, müzisyen ve ailesinden şiddet gördüğü için de İstanbul’a kaçıyor. Leyla Hanım’la karşılaşıyorlar. Önce aralarındaki zıtlıklar ortaya çıkıyor, kuşak çatışmaları. Sonra her şey değişiyor. 'HEM GÜLDÜRÜP HEM AĞLATIYORUZ' Oyun hem ağlatıp hem güldürüyor… C.T: Seyircimizi hem güldürüp hem ağlatıyoruz. Bir keresinde, oyunun en duygusal anında, önde oturan otizmli bir çocuk ‘Aaaa’ diye acılı bir ses çıkardı. O an yüreğime bir hançer saplandı, bir süre öylece kaldım. Otizmli o çocuğun verdiği tepki beni müthiş etkiledi. Çok ödülleriniz var… C.T: Leyla rolüne Küçükçekmece Belediyesi tarafından Yılın Örnek Annesi ve Kadın Oyuncusu ödülleri verildi. Kartal ve Büyükçekmece Belediyeleri Onur Ödülü verdiler. Başka ödüller de var ama benim yerime Nedim Saban’dan rica ettiğim için o gidip almıştı, sağ olsun. celile-toyon Dicle Alkan’ın ödülleri… D.A: Böyle bir ustayla birlikte oynamak bana en büyük ödül, aldığım alkışlar en büyük ödül. Tiyatro en büyük aşkım. Leyla’nın Evi’nden başka Ahududu ve Teessür oyunlarında yer alıyorum. Dizilerde oynamak ister misin? D.A: Genç oyuncuların tiyatrosu varsa, dizi çekenler ‘Tiyatrosu var, aman ondan uzak duralım, hiç uğraşamayız’ diyorlar. Üç oyunluyum, hiçbir dizi beni kabul etmez. Ben de bir dizi için tiyatroyu bırakamam. Çünkü o dizi 10 bölüm sonra biter ve ben tiyatroyu bıraktığımla kalırım. 11 yaşımdayken 60 bölüm Acemi Cadı dizisinde oynamıştım. Beni cezp edecek bir rol gelirse ve şartlar da uygun olursa elbette bir dizide oynamak isterim. 'BİR ZAMANLAR BEN DE VATAN HAİNİYDİM' Celile Hanım, siz belli bir dönem tiyatrodan uzak kalmıştınız… C.T: Evet, 12 Eylül’le birlikte ilan edilen sıkıyönetim döneminde 1402’likler arasındaydım. 1402 dediğiniz nedir, biraz açar mısınız? C.T: 1402 dedikleri, sıkıyönetim tarafından sakıncalı görülen sanatçılardı. Belediyenin başındaki İsmail Hakkı Akansel denilen zat, ‘Şehir Tiyatrosu’nu vatan hainlerinden temizledik’ demişti. Vatan haini ilan edilen 39 kişinin arasında ben de vardım. Ne yazık ki Vasfi Rıza Zobu’nun onaylamasıyla ve imzasıyla hepimiz tiyatronun kapısına konulduk. Zeynep Oral bu konuyu defalarca yazmıştı. Radyo tiyatrolarında rol alırdım ama adım söylenmezdi. Neden? C.T: Çünkü ben vatan hainiydim. celile-toyon3 Kadere bakın Celile Hanım, yıllar sonra Vatanım Sensin dizisinde oynadınız ve bu dizinin düşünülen ilk adı da Vatan Haini’ydi… C.T: İnanın şu an çok heyecanlandım, dediğiniz çok doğru. Yüzbaşı Cevdet’in annesini oynadım. Dizinin adı Vatan Haini olarak düşünülmüştü, sonra Vatanım Sensin oldu. Şu an tüylerim ürperdi. Kimse kimseyi vatan sevgisiyle sınamamalı… C.T: Kimin vatansever kimin vatan haini olduğu hiç belli olmaz. Benim yaşadığım bu olay herkese net bir örnektir, ibrettir. Kısacası bir zamanlar ben de vatan hainiydim (gülümsüyor). Bu yaşananlara Dicle Alkan neler söyler? D.A: Celile Hanım gerçekten de çok zor dönemler yaşamış. Ne yazık ki sanatçılarımızın başına ülkemizde bu tarz tatsızlıklar gelebiliyor. Zamanında Nazım Hikmet’e Celile Toyon’a ‘Vatan haini’ denilmiş. Günümüzde Müjdat Gezen ve Metin Akpınar sorgulanıyor. Ben Müjdat Gezen’in öğrencisiyim ve bununla gurur duyuyorum. Onun öyle güzel bir kalbi var ki. Yüzlerce öğrenciye ücretsiz konservatuar eğitimi veren bir okul açtı. O kalbin kıymetini bilmek gerek. İkna olduğunuz rol uğruna her şeyi yapabileceğinizi söylüyorsunuz… C.T: Evet… Bana teklif edilen role ikna olursam, hiç korkmadan başımı aslanın da timsahın da ağzına sokabilirim. Sen de aynı şeyi yapabilir misin? C.T: Ben Dicle’nin yerine cevap verebilirim. O başını zaten aslanın ağzına soktu bile. celile-toyon4Gençlerin büyük bölümü oyunculuğu dizi çekmek, şöhret olup para kazanmak olarak mı görüyor, yoksa ben mi yanılıyorum… C.T: Yanılmıyorsunuz… Elbette hepsi değil ama Dicle gibi yüreğini ortaya koyanlar da var. Gençler ne yazık ki çoğunlukla önce diziyi ve parayı düşünüyor. Konservatuardan gelen gençler tiyatro sahnesine çıkamıyor, ödenekli tiyatrolarda rol alamıyor. İyi ki küçük sahneler var. Orada oynarken de çoğu dizilerden bir rol kapmayı düşünüyor. Bu arada izlemedikleri bir yığın oyun, okumadıkları bir yığın kitap oluyor. Sanat hayatlarına bir tuğla koyamıyorlar. Bu bir faciadır. D.A: Benim için Celile Hanım’la aynı oyunda oynamak yattan, kattan ve milyonlardan çok daha önemlidir. Yeni bir oyun geliyor… C.T: Nedim Saban’ın uyarlayıp yönettiği Süper İyi Günler adlı bir oyunumuz var. Yeni bir heyecan başlıyor. Torunuyla kuramadığı yakınlığı otizmli bir çocukla kuran bir kadını oynuyorum. Seyircimi oyuna beklerim.