Röportaj: Nil SOYSAL Obezlikten vücut şampiyonasına katılabilecek bir yarışmacıya dönüştüğü ilginç yaşam hikayesiyle daha önce de ŞIK’a konuk olan Merve Akkaya, yeni bir başarıya imza attı. Haziran ayında KKTC’de düzenlenen 2016 NAC Dünya Vücut Geliştirme ve Fitness Şampiyonası’nda çiftlerde yarışan Merve Akkaya ve Murat Özay, dünya ikinciliğinin yanında Türkiye’ye dört kupa ve sekiz madalyayla döndü. 5 “Şişmanlık kader değildir” dediği zaman keşke, “Aslında kaderinizi değiştirmek için önemli bir fırsattır” da deseydi Merve. Çünkü Merve Akkaya kilo vermeye başladığı andan itibaren kaderini de değiştirmiş. Düşünsenize, iki yıl önce 86 kilo olan o tombul kız bugün uluslararası arenada Türkiye’ye kupalar kazandıran bir vücut şampiyonuna dönüşmüş! Yağ yakarken kas kazanmış; hem de öyle böyle değil. Son bir yılda 10 kilo kas yapmış mesela! İşte ben de işin en çok bu boyutuyla ilgilendim çünkü partneri Murat Özay aynı zamanda beslenme uzmanı. Merve’nin hikayesi ve şampiyonluk yarışı bahane. Asıl mesele, yağlarımızı nasıl yakacağız; nasıl kas yapacağız sorularının yanıtlarını bulabilmekte…

Sonuç beni hiç tatmin etmedi

Obezlikten Türkiye vücut şampiyonluğuna uzanan öykünü konuşmuştuk. Şimdi de NAC 2016’dan çiftlerde dünya ikinciliğiyle döndün. Bir sonraki hedefin ne? Merve Akkaya: Bu benim ilk global tecrübem. Yarışma KKTC’de gerçekleştiği için çok sayıda Türk sporcu başvurmuştu; ilk gün Türkler kendi aralarında yarıştı. O yarışta çeşitli kategorilerde ferdi olarak dördüncülük ve ikincilik kazandık; çiftlerde de Türkiye şampiyonu olduk. Ertesi gün çiftler yarışmasında da dünya ikincisi olduk; ülkemize dört kupa ve sekiz madalya getirdik. Keşke zehirlenme talihsizliğini yaşamasaydık da dünya birincisi olabilseydik. Şimdi tek hedefimiz ekim ayındaki yarışmada çiftlerde Türkiye’ye dünya birinciliği armağan etmek. Yaşadığınız talihsizlikten bahseder misiniz? Murat Özay: Kıbrıs’ta çok büyük sağlık sorunlarıyla karşılaştık. Ciddi bir mide ve bağırsak enfeksiyonu geçirdik. Ben tıp eğitimi de aldığım için yaşadığımız sorunların bir zehirlenme neticesinde olduğunu anladım. Tabii yarışma koşulları içerisinde bir müdahalede bulunamadık. Orada bilgimiz ve imkanlarımız dahilinde ayakta kalabildik ve yarışabildik. Ama olmamız gereken formda değildik; buna rağmen dünya ikincisi olduk. Ancak açıkça söylemek gerekirse bu sonuç beni hiç tatmin etmedi. Tıp eğitimi aldığınızdan bahsettiniz. Bu konuyu biraz açar mısınız? M.Ö.: Dört sene tıp okuduktan sonra bu eğitimin çok uzun olduğuna karar verip işletme okumaya başladım. Ama işletme fakültesinden mezun olduktan sonra tıp fakültesinde aldığım dersleri saydırarak Columbia Üniversitesi’nde beslenme uzmanlığı eğitimi aldım. 2

Sağlıklı yaşam algısı iyi yöne doğru gidiyor

Vücut geliştirme sporuna ne zaman başladınız? M.Ö.: 15 yaşımdan itibaren ağırlık kaldırıyorum ve basket oynuyorum. Hatta lisede okulumuzun basketbol takımındaydım fakat bir sakatlık geçirince basketbolu bırakmak zorunda kaldım. Sonra da vücut çalışmaya başladım. Son üç yıldır da ciddi anlamda yarışmalara katılıyorum. Vücut geliştirme sporu söz konusu olduğunda Türkiye’nin durumunu nasıl tanımlıyorsunuz? M.Ö.: Türkiye yakın zamana kadar bu alanda çok gerideydi ama son birkaç yıldır ciddi yol kat etti. Eskiden insanlar bizim gibi çok kaslı birini gördüklerinde ürküyorlardı. Zaten profesyonel olmayanlar için spor, koşu ve yürümekten ibaretti. Şimdi ise spor ve sağlıklı yaşam algısı iyi yöne doğru gidiyor. Bugün geldiğimiz noktada, dünya vücut sporu konu olduğunda artık Türk sporcular da konuşuluyor. 3 Merve’yi o obezken de tanıyor muydunuz? M.Ö.: Açıkçası, eğitmenlik de yaptığım için obez Merve’yi tanımak isterdim. Ama Merve’yi ilk olarak geçen yıl Türkiye şampiyonu olduğunda tanıdım. Hikayesini dinleyince de çok etkilendim çünkü bulunduğu noktaya tamamen kendi çabalarıyla gelmişti. Bundan sonraki aşamada da ne yapacağını tam olarak bilemiyordu. İşte tam o noktada bir araya geldik ve bir daha da hiç ayrılmadık. 1

Üç haftada 15 kilo verdim

Merve seninle daha önce konuştuğumuzda, büyümenin de bir çeşit yağ yakıp kas alma olduğunu söylemiştin. O günden bugüne ne kadar büyüdün ve daha ne kadar büyüyeceksin? Büyüme süreci dediğimiz zaman dilimi aslında bilinçli olarak tartıda kilo aldığımız süreç. İşte o dönemde ben 69 kiloya kadar çıktım. Sonrasında ‘definisyon’ yani tanımlama süreci dediğimiz, kasların ortaya çıkacağı ve vücuttaki bütün yağ ve suyun atılacağı evreye geçiyoruz. İşte tam podyuma hazır olduğumuz o evrede üç haftada 15 kilo verdim. Şimdi kaç kilosun? 55 kiloyum. Obezken bu serüvene 86 kiloda başlamıştım. Yani ilk bakışta arada 30 kilo fark var. 4

İŞiN SIRRI DOĞRU BESLENME

Yağ yakıp, kas kazanmanın püf noktası nedir? Spor mu, diyet mi? M. Ö.: Aslında yağ yakmak sanıldığı kadar zor bir şey değil. Hatta metabolizmanızı tanıyorsanız çok basit. Bütün olay beslenmede bitiyor. Forma girmenin yolu ilk önce beslenmeden geçiyor. Oranlayacak olursak, bu işin yüzde 80’i beslenme, yüzde 20’si ise spor. Bize biraz da bu beslenme biçiminin ayrıntılarını anlatabilir misiniz? M.Ö. : Doğru kelime diyet değil doğru beslenme. Vücudunuzu doğru beslenmeye alıştırdığınız zaman organizma zaten otomatik olarak yağ yakmaya başlıyor. İlk öğünümüzü akşamüzeri 17.00-18.00 gibi yiyoruz. Bu çok sağlıklı bir sistem çünkü hücrelerimiz vücut açken yenilenir. Bütün gün yemek yediğiniz zaman da vücut bağışıklık sistemini kapatır ve sindirime yönelir. Dolayısıyla vücudu sindirimle yorarsınız ve eğer bozuk bir hücre varsa, onun onarılması için zaman kalmaz. “Az ve sık yemek iyidir” cümlesi size göre hatalı bir bilgi mi? M.Ö. : Bu tür bilgiler daha çok pazarlamaya yönelik stratejilerin bir parçası. Önemli olan vücudunuzun ihtiyaç duyduğu gerekli protein ve karbonhidratı doğru şekilde almanız. Siz bu oranları günün 24 saati içinde tamamladığınız sürece hiçbir sorun yok demektir. İster gece yarısı ister sabah; hiç fark etmez...