Türkiye’de toplumun sinir uçlarını oynatan Cumhuriyet ve Atatürk karşıtı kararlara imza atılıyor. Öğrenci Andı’nın kaldırılması, madalyalardan Atatürk silüetinin çıkarılması, harp akademisine girişte ‘irtica ve bölücü faaliyete karışmama’ şartının iptali, subayların kurs kitaplarından ‘Atatürk’ adının silinmesi, müzik topluluklarından ‘Türk’ adını yok etme gibi değişiklikler, yasa-yönetmelik ardına gizlenerek yapılıyor. Bu süreç aslında 8 yıl önce açılım-saçılım döneminde okullar, hastaneler derken devlet kurumlarından ‘T.C.’ ibaresinin silinmesi ile başladı. Laik bir devlet olan Türkiye Cumhuriyeti’nin ‘kırmızı çizgisi’ tüm alanlar, gece yarısı kararlarıyla istilaya uğruyor.

TÜRK VE ATATÜRK

Meclis’e fikri bile sorulmuyor. Anayasaya aykırı bu kararları siyasi partiler ve sendikalar yargıya taşıyor. Danıştay’da yıllarca süren davalar sonunda verilen ‘yürütmeyi durdurma’ kararları uygulanmıyor. Davalardaki savunmalar, ‘Türk’ ve ‘Atatürk’ kelimelerine olan rahatsızlığı ortaya koyuyor. Maddi, manevi ve insan kaynağı olarak beslenen tarikatlar, bu durumdan aldığı cesaretle Tekirdağ’daki okullarda Atatürk büstlerine ‘kırmızı boya’ ile saldırdı. Hatta Diyanet’e büstlerin yıkılması için fetva çağrısı bile yapabildi. Dünyada ‘yüzyılın lideri’ seçilen, Şili’den Japonya’ya 7 kıta ve 28 ülkede saldırıya uğramayan Atatürk büstlerine ne acı ki; ülkesinde hadsizce saldırılıyor.

TARİKAT TAŞERONU

Tarikatlarla ‘protokol’ adı altında masaya oturan MEB’in hiç mi kabahati yok? FETÖ’nün cirit attığı okulların kapısı şimdi de ‘yarışma-etkinlik’ adıyla Nakşibendi tarikatına ardına kadar açıldı. Danıştay’ın ‘Okula giremezler’ kararına rağmen Nakşibendi Şeyhi Nureddin Coşan’ın başkanı olduğu Server Eğitim Vakfı ile ‘Ufka Yolculuk’ protokolü 9. kez imzalandı. MEB’in attığı bu imza; Türkiye’deki tüm ilkokul, ortaokul ve liselere 5 Haziran 2021’e kadar cübbeli-sarıklılara giriş vizesi verdi. Tarikat, şimdiye kadar 81 il, 957 ilçe, 98 ülkeden yarışmaya katılan 3.5 milyon öğrencinin bilgisine erişti. Bu bilgiler, yarışmada birlikte hareket ettikleri Pusula, Güçlü, Asi Gençlik gibi dini temelli 81 dernekle paylaşıldı. MEB protokolünün iptali için önceki gün dava açan Eğitim Sen Genel Başkanı Prof. Dr. Nejla Kurul, “Dernek ve vakıflar, MEB’i taşeronu gibi kullanıyor!” demekte haksız mı?

TEHLİKELİ ADIMLAR

MEB’in kabahati tarikat-dernek protokolleri ile bitiyor mu? İdeolojik hamlelerle müfredatta, İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersi sadece 8. ve 12. sınıflara yani merkezi sistem sınavlar LGS ve YKS’ye girecek öğrencilere okutuluyor. Sınavlarda bu dersten 2-3 soru sorulup, puan değeri düşük tutuluyor. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersine öğrenci ilgisi böylece azaltılıyor. Bu bir tesadüf olabilir mi? Atatürk bile-isteye müfredat dışına itilirken mahkeme kararlarına rağmen Atatürk düşmanı tarikatlarla protokol yapılması ayıbı MEB’in, Atatürk büstlerine saldırıları görmezden gelip tek cümle kurmayarak ‘susma ayıbı’ Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un!..

GERGEDANLAŞMA OLGUSU

“Tarihten ‘Türk’ kelimesi çıkarılırsa tarih kalmaz” sözüyle tanınan Prof. Dr. Fritz Neumark, Atatürk’ün davetiyle 1933’te Nazi zulmünden kaçıp Türkiye’ye sığındı. Uzun yıllar ders verdiği İ.Ü’nün efsane hocalarından Prof. Dr. Erol Manisalı, “Atatürk Türkiyesi’ne kaçmanızın gerçek sebebi ne?” diye sorduğu Neumark’tan aldığı, “Meslektaşlarımın çoğu Hitler rejimine yakınlaştı. Onlara benzemekten korkup Türkiye’ye sığındım” cevabını bir makalesinde yazmıştı. Prof. Neumark bir isim koymasa da Fransız oyun yazarı Eugene Lonesco’nun 1959’da yazdığı ‘Gergedan’ adlı oyun 1930’lar Nazi Almanyası’nı anlatır. Hitler faşizmi etrafında toplanıp, güce boyun eğip, tapınarak tek tipleşme olgusu ‘gergedanlaşma’ diye tanımlanır.

KALDIRIM KIRMIZISI

Okullarda tüm bunlar olurken devletin bakanları, valileri ne yapıyordu? Cumhuriyet karşıtlarıyla mücadele etmesi gereken İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Eğitim Bakanı Ziya Selçuk ve ‘devletin bekçisi’ olması gereken İstanbul Valisi Ali Yerlikaya yüzlerinde maske, üstlerinde tulum, ellerinde fırçalarla neşe içinde kaldırımlara, ‘yayalar kırmızı çizgimiz’ sloganıyla önceki gün ‘kırmızı çizgi’ çekiyordu. Yayaların canı elbette çok değerli ama Türk milleti için Atatürk ve Cumhuriyet, tüm kırmızı çizgilerden çok daha hassas ve yaşamsal önem taşıyor. Cumhuriyet değerlerinin üzerine küstahça ‘kırmızı çarpı’ atılmaya kalkışılırken, gergedanlaşma olgusuna kapılmama dirayeti gösterilmelidir!..