Çeşme-Alaçatı’daki Uğur Dündar belgeselinin gösteriminden sonra, zahmet buyurup yarım asırlık serüvenimizi seyretmeye gelen dostlarla sohbet ediyoruz. İçlerinden bir hanımefendi, simsarlar tarafından Güneydoğu’dan adeta kaçırılarak getirilip, tuğla fabrikalarının toz toprak yağan atmosferinde en ağır işlerde çalıştırılan küçük çocukların haberimizden sonraki durumlarını sorunca “Yaramı deştiniz” diyorum ve başlıyorum cep telefonumdaki notları okumaya...

★★★

Yıl, 2005...
Eylül ayı başlarıydı.
Arena’ya ulaşan bir ihbar üzerine arkadaşlarımız, Güneydoğu’dan getirilen 10-12 yaşlarındaki çocukların, Tekirdağ’ın Kumbağ yöresindeki tuğla fabrikalarında kaçak olarak çalıştırıldıklarını belgeledi.
Görüntüler yürek yakıcıydı. Simsarların minibüslere sardalye istifi doldurdukları çocuklar fabrikalara taşınıyor ve maske gibi hiçbir koruyucu önleme gerek duyulmaksızın, fırınların en ağır işlerinde insafsızca çalıştırılıyorlardı.


★★★

Çocukların gün boyu toz toprak soludukları yetmiyormuş gibi, geceleri de koğuşları istilâ eden tahtakuruları başta olmak üzere, her türlü zararlı, küçücük bedenleri üzerinde cirit atıyordu.
Yani gerek çalışma koşulları, gerekse sosyal yaşam ortamları, hayvan bağlasanız durmayacak kadar berbattı...
Okul çağındaki küçük kölelerin kaçmaları da mümkün değildi.
Zira onları memleketlerinden buraya getirip zorla çalıştıran simsarlar, daha yolculuklarının başında kimliklerine el koyuyorlardı!..


★★★

Görüntülerdeki gerçekleri, o dönemde  AKP’de siyaset yapan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu’na anlattım. İki müfettiş görevlendirdi. Müfettişlerle Kanal-D binasında buluştuk. Ben onların aracına bindim, muhabir arkadaşım Serap Belet ile kameraman Murat Sis de Arena aracına geçtiler. Biz önde, onlar arkada, Tekirdağ’ın yolunu tuttuk.

★★★

Tuğla fabrikasına geldiğimizde tam görüntü almaya başlamıştık ki, fabrika, jandarmalar tarafından basıldı. Ben safiyane duygularla kaçak çocuk işçi çalıştırılan işyerinin sahibi ile yönetici ve simsarların gözaltına alacaklarını düşündüm! Ama yanılmışım! Onlara hiç dokunmadılar.
Aksine o kişilere çok saygılı davranıp, sadece beni gözaltına aldılar!
Ayrıca kasetlerimize el koymaya kalktılar. Başlangıçta kargaşayı şaşkınlıkla izleyen köle çocuklar da -her denetimde olduğu gibi- fabrikadan kırsal kesime doğru hızla kaçırıldılar!..

★★★

Uzatmayayım, yol boyu süren sohbette bizi yere göğe sığdıramayan müfettişler de, sanki Bakan’ın emri üzerine İstanbul’dan bizimle birlikte gelmemişler gibi yaparak, kaşla göz arasında ortalıktan kaybolup, araziye uydular!..
Daha sonra aleyhime açılan davada yargılanırken Bakan Başesgioğlu, bırakın lehime tanıklık etmeyi, mahkemeye iki satır yazı yazarak “Evet Uğur Dündar bana başvurdu, ben de iki müfettiş görevlendirdim. Ülkemizin önemli sorunlarından birini görüntülemek ve önlem alınmasını sağlamak amacıyla ve bilgim dahilinde hep birlikte fabrikaya gittiler. İzni ben verdim” deme gereğini bile duymadı! Israrlı aramalarımda hep kem küm etti, mahkemeye yazı göndereceğini söyledi ama verdiği sözü asla yerine getirmedi!..
Bir süre sonra da siyaset sahnesinden adeta bir yaz meltemi gibi, ardında hiçbir iz bırakmadan geçip gitti!..”

★★★

Belgeselin çarpıcı etkisinden kurtulamadığı anlaşılan değerli seyircimiz ısrarla sormaya devam edince, aramızda şu konuşma geçti:
“Küçük çocukları ağır işlerde hem de kaçak olarak çalıştırmak suç olduğuna ve bu gerçek izlediğimiz belgeseldeki  görüntülerle de ortaya çıkarıldığına göre; fabrika sahipleri, yöneticiler, çocuk simsarları ve köle tacirleri cezalandırılmadılar mı?”
- Hayır, cezalandırılmadılar, bir kişi hariç!..
“Kim?..”
- Ben!.. Belki inanamayacaksınız ama ben hapse mahkum oldum!..
“İnanmıyorum...İnanmadığım gibi son derece de şaşkınım!..”
- İnanmamanız doğal! Çünkü bu güzel ülke ne yazık ki bir “ister inan ister inanma” ülkesine dönüştü. Saf ve masum küçük çocukları kurtarmak için yasal izinler çerçevesinde yaptığımız haber, bu gerçeği ortadan kaldırmakla görevli bir siyasinin sorumluluktan kaçması nedeniyle yıllarca prangam oldu. Neyse ki, aradan geçen sürede başka hiçbir suç (!) işlemediğim için, birkaç ay önce adli sicil kaydımdan silindi...
İzleyici gerçekten çok şaşırmıştı. Ne diyeceğini bilemiyordu. Teşekkür edip, dolu dolu olan gözlerini kaçırarak hızla uzaklaştı.