Cumhurbaşkanı Erdoğan yerel seçim startı verdi; açılışlara başladı.

Erdoğan ve açılışlarının yerel seçimi kazanmakta ne derece payı olacak, kuşkuluyum!

Şunu demek istiyorum:

Akademi dünyasının en ilgi duyduğu araştırma konularının başında seçimler geliyor. Ki, partiler bu çalışmalara meraklı mı, tartışılır!

Akademik araştırmalara göre, seçmenlerin yerel seçimlerde oy verme kararını etkileyen faktörler arasında siyasi parti yüzdesi ne kadar?

Yerel seçimde seçmen tercihinde öncelik partide mi, yoksa adayda mı?

Birçok akademik çalışmaya göre genel seçimler, yerel seçimler ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinde seçmenlerin hassasiyetleri değişiyor. Seçilen makamdan beklentilerin farklılığıyla ilintili bir durum bu... Mesela:

Belediye seçimlerinde, ulusal siyasal sorunlardan çok yerel sorunların önemli görülmesi gibi...

Keza: Seçmen, siyasi partiyi gösterdiği adaya göre değerlendiriyor; adayın partisi ikinci plana itiliyor. Örneğin Ankara’da CHP’ye değil Mansur Yavaş’a oy veriyor!  

İşte Erdoğan da diyor ki; Mansur Yavaş’ın rakibi benim! Vd.

Seçmenin tercihini gerçekten çok merak ediyorum. Ki Erdoğan, cumhurbaşkanlığını 31 Mart’ta niçin oylatıyor anlamıyorum...

★★★

Aynı toplumda, aynı kültürde, hatta aynı ailede yetişen bireylerin bile siyasal tercihleri farklılaşıyor artık. Farklılaşan ihtiyaçlar, seçmenleri farklılaşan çözümlere ve farklı siyasi yapıya muhtaç hale getiriyor. 

Bu sebeple oyların oynaklığı nispeten kolay değişiyor.

Ayrıca siyasi parti ideolojilerinin birbirine benzemesi oy geçişlerini kolaylaştırıyor. Böylece yerel seçimlerde “kemik oyların” partilerden uzaklaşması kolay oluyor. Ve:

Seçmen partiyi beğenmediği halde de partiden bağımsız olarak yerel adaya oy verebiliyor.

Hele, sorunlar yoğun olduğunda seçmen kendisi için en öncelikli konuda, en başarılı çözümü öneren adaya yöneliyor. Cumhurbaşkanı Özal’ı “topal ördek” yapan 1989 yerel seçimi buna örnektir...

Erdoğan’ın seçim kampanyası yapması bu yerel seçimde AKP adaylarına artı oy getirecek mi? 2019’da getirmediği görüldü...

★★★

Peki:

Belediyeyi kazanmak için ne yapmak lazım?

Öncelikle -genel yerel seçim farkı gibi- seçim/seçmen pazarını iyi tanımlamak şart. Siyasi kampanya bu analize göre yapılmalı...

Soru kolay; “siyasal ürün”/aday, “tüketicilere”/seçmenlere nasıl “pazarlanacak”? Rekabet stratejisi nasıl olacak? Çünkü:

Seçmen profilini doğru anlamak, ihtiyaçlarını doğru tespit etmek ve doğru çözüm önerileri geliştirmek için “siyasi pazarlama” lazım...

Yukarıda da yazdığım gibi “parti” değil “adayın” ön planda olması gerekiyor. 

Araştırmalar, adaya “iktidar desteğini” değil, bizzat dört kişisel özellik ortaya çıkarıyor:

Liderlik (saygı duyulmak, ilham vermek, güçlü lider vasfına sahip olmak)...

-Yetkinlik (çalışkan, zeki, bilgi sahibi olmak)...

-Dürüstlük (nazik, ahlaklı, aileye, topluma iyi örnek olmak)...

-Empati (merhametli, yardımsever, seçmenlere değer veren nitelikte olmak)...

★★★

Geniş içeriğe sahip “imaj” kavramı, Türkçede (giyim tarzı gibi görüntüye dayalı) dar çerçevede ele alınıyor!  Geçmişte örneklerini gördüğümüz gibi liderlerin “görselleri” üzerinden imaj kampanyası yapılıyor...

Oysa:

Türk seçmeni adayın/liderin; güvenilirliği, mücadeleciliği, dürüstlüğü, duygusallığı, ahlaki anlayışı, yaptırım gücü, çalışkanlığı, iş bitirme becerisi, iletişim becerisi, hizmette tarafsız gibi “imajlara” değer vermekte...

Seçmen bunları gördüğünde partiye değil, adaya bağlılık duyuyor.

Cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan’a oy veren seçmenin 31 Mart yerel seçiminde tercihini merak ediyorum. 

Erdoğan 2019’da yaptığını bu yerel seçimde niye tekrarlıyor, bilemiyorum, vardır bir bildiği herhalde...

Sonuçta:

Bu yerel seçimler, “lidere” değil “adaya bağımlılığın” boyutunu göstermesi açısından öğretici olacak...