Liberya, 1989-1997 ve 1999-2003 yılları arasında iki iç savaş geçirdi. Siviller de dahil olmak üzere iki savaşta yaklaşık bir milyon kişi hayatını kaybederken Liberya, bu vahşet dolu savaşın açtığı derin yaraları sarmak için hala çetin bir mücadele veriyor. Bu mücadelenin bir boyutu da elbette savaş suçlularını yakalamak. ULIMO adlı isyancı grubun liderlerinden olan ve savaş sonrası kaçtığı ve 2014'te tutuklandığı İsviçre'de yaşamını sürdüren 45 yaşındaki Alieu Kosiah'ın dava süreci başlıyor.

Kan donduran iddianameye göre Kosiah, çok sayıda sivili öldürmek, tecavüz, yağma ve "öldürdüğü bir öğretmenin kalbini yemek" ile suçlanıyor. ULIMO'ya çocuk yaşta girdiğini söyleyen ve "Ben hedef alındım. Yargılanma sürecim öncesinde altı yıldır hapiste yatıyorum" dedi ve hakkındaki suçlamaları reddetti.

Ancak bu kan donduran suçlamalar ve detaylıca aktarılan yamyamlığın söz konusu iç savaş için çok ekstrem bir kavram olmadığının da altını çizmekte fayda var.



ABD'nin Afrika'ya dönmelerine izin verdiği bir grup köle tarafından 1847'de kurulan Liberya, ABD'nin her zaman göz ucuyla denetlediği ve kaynaklarından faydalandığı bir ülke olurken ABD'dekine çok benzeyen bir kölelik sistemi de ülkede uzun yıllar hüküm sürmüştü. 1980'de Samuel Doe, Liberya hükümetine karşı düzenlediği bir darbe ile iktidarı ele almış ve ülke kurulduktan 133 yıl sonra, iktidara gelen ve ABD kökenli olmayan ilk Liberyalı devlet başkanı olmuştu.

VAHŞET DÜNYAYA SERVİS EDİLDİ


1980'lerin sonuna doğru; üniversiteyi ABD'de okuyan Charles Taylor ile askeri eğitimini ABD'de almış olan ve isyancı bir gruba komutanlık eden Prince Johnson güçlerini birleştirdi. 1989'da başlayan iç kanlı iç savaşta başkan Samuel Doe, Prince Johnson ve ekibi tarafından 9 Eylül 1990'da yakalandı ve kameraların önünde işkence edilerek infaz edildi. Prince Johnson, askerleri Doe'ya detaylarını anlatamayacağımız boyutta işkence ederken içkisini yudumluyordu.

Liberya İç Savaşı'nda uyuşturucu etkisindeki çocuklar da vahşi mücadeleye itilmişlerdi. Fotoğraf: Reuters

'ANAMI ÖLDÜRDÜ, BABAMI ÖLDÜRDÜ AMA ONA OY VERECEĞİM'


Bu şoke eden görüntüler tüm dünyaya servis edilmişti. ABD'nin de desteklediği iddia edilen Taylor, Johnson'ın da güçleriyle birlikte 1995'e kadar üstün bir şekilde iç savaşı sürdürdü. BM ve ABD'nin "öncülük ettiği" barış çabaları neticesinde 1995'te iç savaşın ilk perdesi sona erdi. 1997'deki seçimlerde "He killed my ma, he killed my pa, but I will vote for him" (Anamı öldürdü, babamı öldürdü ama ona oy vereceğim) sloganıyla Taylor'ın partisi NPP (Ulusal Vatansever Parti) yüzde 75.33 ile sandıktan galip çıktı. Taylor devlet başkanlığı koltuğuna oturdu.

Resimde bir sanatçının Alieu Kosiah'ı tasviri yer alıyor. Fotoğraf: Reuters


Adı ABD Başkanı James Monroe'dan gelen başkent Monrovia'daki makamına geçen Charles Taylor'ın dönemi büyük yolsuzluklarla sürmüş ve 1999'da ikinci kez iç savaş patlak vermişti. 2003'te Taylor'ın istifası ile son bulan savaşta; eroin etkisindeki çocuk askerler, ölümün sıradanlaştığı travmatik vahşet ortamının da etkisiyle düşmanlarının kanını içen ve yamyamlık yapan askerler, kostümlerle savaşan çeteler ve hepsinin başında yüzlerce "warlord" denen komutanlar ya da savaş lordları... Ülke böylece katliama, sistematik tecavüzlere ve içinden çıkılamayacak bir vahşet ortamına sürüklenmişti.

SAVAŞ LORDLUĞUNDAN VAİZLİĞE...


Bu savaş lordlarından biri olan ve VICE'ın 2012 tarihli "The Cannibal Warlords of Liberia" adlı belgeseline konu olan General Butt Naked (gerçek adı Joshua Milton Blahyi), düşmanlarının etini yediklerini, kan içme ritüellerini ve lakabına sebep olan çıplak savaşmasını detaylarıyla anlatıyordu.