Yargıçlar, savcılar, avukatlar “külliyede” toplandılar.…
Hepsinin üzerinde kutsal cübbeleri vardı.…
Cumhurbaşkanı içeri girdi.…
Herkes iliklemek için cübbede
düğme deliği aradı.…
Koymamışlar.…
Ayağa kalkıp alkışladılar.…

*

(Buraya kadar OHAL’e uygun yazabildim, şu andan itibaren kendimi tutamayacağım.)

*

Tarafsız ve hukuka bağlı kalacağına yemin etmiş bir Cumhurbaşkanı’nın yaptığı konuşmada, o hukuk adamlarına sorması gerekmez miydi:
“Türkiye’ye yeni gelmediniz.… Cübbelerinizi de yeni giymediniz.… Türkiye bir kumpasın içinde yok edilirken, mahkemeler, savcılıklar, yargıç kürsüleri cemaatin elinde birer hukuksuz infaz makamına dönüşürken niye sesiniz çıkmadı?… Şimdi adeta alkışlayarak diyorsun ki aferin, yargı masum insanları hapishanelere doldurup, üç sene, dört sene, beş sene hücrelerde çürütürken, kimisi hücrelerde can verirken niye bir tekiniz çıkıp itiraz etmediniz?...”

*

Hukuku tüm insanlara eşit ve tarafsız dağıtacağına ant içmiş yargıçların ve savcıların da kalkıp Cumhurbaşkanı’na sormaları gerekmez miydi:
“Sen neredeydin?.. Yargıyı cemaate kim teslim etti?... FETÖ’cü yargının; yurtseverlerin, cumhuriyetçilerin, Atatürkçülerin, aydınların, gazetecilerin, şerefli askerlerin, masum suçsuz insanların yaşamlarını karartıp haksız infaz yaptığını bilmemen olası mıydı, Çinliler duydu da... Pekiii; şimdi yine tarafsız ve adil yargılama yapacaksak, AKP iktidarının sembolü şu külliyeden başka salon mu yoktu memlekette?…”

*

Tabii ki böyle konuşmalar olmadı.…
Ayağa kalktılar.…
Ellerini attılar delik yok.…
Alkışladılar.…

*

Canı yanan insanların sığınacakları nihai kapıdır yargı.…
O kapı taraf olup mazlumların yüzüne kapandığında devlet-demokrasi-vatan-millet-insan,…her şey bitmiştir.…
Ve sen yargıç, savcı sayılmazsın.…
İstersen fermuar koy...