Röportaj Nil SOYSAL Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, başbakan olduğu dönemde elinden düşürmediği ‘Bir Psikoloğun İtirafları’ kitabının yazarı psikolog Nur Yaycıoğlu, kadına yönelik şiddet ve tecavüz vakalarındaki artışın altında yatan nedenin din baskısı olduğunu belirtti. Yaycıoğlu, “Dinin yanlış biçimde empoze edilmesi, örf ve âdetlerin farklı şekillerde yorumlanması, psikopat nüfusta patlama yarattı” dedi. Uzun yıllar devlet hastanelerinde klinik psikolog olarak çalışan Nur Yaycıoğlu, ‘Bir Psikoloğun İtirafları’ adlı kitabında Türkiye’nin sosyolojik ve psikolojik yapısıyla ilgili eleştirilerini sıralamış, hatta siyasilerin eşlerinin giyim kuşamına kadar uzanıp, bir Cumhuriyet kadını olarak türbanı da eleştirmişti. Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da okuduğu bu kitabın yazarıyla, giderek artan kadına şiddet olaylarının altında yatan nedenleri ve bu nedenlerin toplum geneline yansıyan etkilerini konuştum… 40

Kompleksle büyüyenler şiddete meyilli

‘Bir Psikoloğun İtirafları’ kitabınızı okuyucuyla buluşturmanızın üzerinden dokuz sene geçti. Ama kadına şiddet, taciz gibi vakalar gösteriyor ki, kitapta sözü geçen yaralar daha da derinleşti. Bu durumu nasıl yorumluyorsunuz? Maalesef gazetelerin üçüncü sayfa haberleri artık bir sayfaya sığmadığından manşetlere taşınıyor. Bu duruma gelmemizin altında yatan en somut gerçek din baskısı. Dinin yanlış empoze edilmesi, örf ve âdetlerin farklı yorumlanması bugün yaşadıklarımızın en önemli nedenleri arasında. Bu nedenler insanları geriletiyor, bastırıyor, engelliyor ve toplumu giderek daha da köleleştiriyor. Bu da sapkınlığı, sapıklığı ve psikopatlığı körüklüyor. Sözünü ettiğiniz baskı toplumda başka ne gibi sonuçlara yol açıyor? Aile içinde baskıyla yetişen erkeklere, “Sen erkeksin ve üstünsün” deniyor. Bu cümleyle aslında erkekler aile bireyleri tarafından eziliyor. Bu ezilmişlik eğitimsizlikle birleştiğinde de insanlar şiddete yönelebiliyor. Zaten Türkiye’deki erkeklerin yüzde 25’inde iğdiş edilme kompleksi var. Bu kompleksle büyüyen erkek, özellikle karşı cinse şiddet göstermeye çok daha meyilli olabiliyor.   38

Sosyopatlar kendini çok iyi gizler

Hukuki mücadelesini kazansa bile erkek şiddetine uğrayan kadınlar yaşadıkları travmayı atlatmakta zorlanıyor. Bu konuda neler söylemek istersiniz? Bu tür vakalarda yaraların sarılması çok zor. Örneğin, kız çocuk ilk regl olduğunda, bu ona ayıp bir şeymiş gibi sunuluyor. Çocuk da regl olduğu için bile suçluluk duyuyor. Hatta bu ve benzeri tavırlar nedeniyle tecavüze uğrayan ya da şiddet gören bir kadın da suçluluk duyabiliyor. Modern ailelerde kız çocuklar üzerinde böyle bir baskı söz konusu olmasa bile, toplumun genelinde olduğundan bütün kadınlar etkileniyor. İlk kitabınızdan bir alıntı yaparsak; “Bir çocuğa bile bakmaktan aciz aileler beş çocuk yapıyor” diyorsunuz. Bu durumun psikolojik analizini yapar mısınız? Tabii. Tek göz odada yaşamak zorunda kalan ailelerin çocukları anne-babalarının sevişmelerini izliyorlar resmen. Bu travmayla büyüyen çocukta yaşadığı travmanın izleri de bir şekilde ortaya çıkıyor çünkü bilinçaltından hiçbir şey silinmiyor. Genellikle okumaya eğilimli olmuyor, okulu bırakıyor, içe dönük olabiliyor. Bu kişiler için aileleri ve komşuları hep aynı şeyi söyler: “Çok efendi bir insandı. Ondan hiç beklemezdik…” Çünkü psikopatlar ve sosyopatlar kendilerini çok güzel gizler. Aile Bakanı, “Tacize karşı çocuklara çığlık atmayı öğretin” diyor. Bu öneriye nasıl bakıyorsunuz? Önemli olan çığlık attıracak ortamı engellemek. Gelişmiş toplumlar masumları korumak üzerine çözüm üretiyor. O çözüm de masuma çığlık attırmak değil elbette.   39 Haydarpaşa Numune Hastanesi’nden emekli olduktan sonra kitap yazmaya ağırlık veren Nur Yaycıoğlu’nun ‘Başarı ve Çocuklarımız’, ‘Özgürlüğümü Alacağım’, ‘Kişilik Renkleri’, ‘Arayış Tutkusu’ ve ‘Zaman Yolculuğu Aşıkları’ olmak üzere yayınlanmış beş kitabı daha bulunuyor.

Sİyasiler psikoloji bilmiyor

Psikolog gözüyle TBMM’ye bakınca ne görüyorsunuz? Televizyon izlediğimizde hepimiz görüyoruz, milletvekilleri yumruk yumruğa kavga ediyor. Bu da psikolojiyi bilmemelerinden kaynaklanıyor. Peki başbakanlığı döneminde Genel Kurul’a bile elinde sizin kitabınızla giren Cumhurbaşkanı Erdoğan ne kadar psikoloji biliyor sizce? Siyasette başarılı olmanın en önemli unsuru psikoloji bilmek ve bu bilgiyi doğru kullanmaktır. Sayın Cumhurbaşkanı’nın kitabımı okuduğunu ben de gazetelerde çıkan haberlerden öğrendim. Ama eğer okuduysa yararlandığını düşünüyorum. 41

En büyük tehlike

Her üç kişiden ikisinin mutsuz olduğunu söylediği bir dönemden geçiyoruz. Bu psikoloji toplum olarak bizi nereye götürür? Bu durum mutsuzluk gibi görünse de aslında duyarsızlığın sonucu. Terör saldırıları, şehit haberleri, kadın cinayetleri, tecavüz ve tacizler karşısında hepimiz, verdiğimiz tepkileri sorgulamalıyız. Örneğin, bir şehit haberinin ardından sazlı sözlü bir kına gecesi haberi verebiliyorlar. Bu müthiş istikrarsızlık beraberinde toplumun duyarsız olmasını getiriyor. Duyarsızlık da duygusuzluğu ve acımasızlığı körüklüyor. Asıl tehlike işte bu!