CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu yaptığı açıklamalarda, Deniz Baykal'ın aday yapılmayacağı iddialarını yalanladı. Vatan Partisi ile ittifak konusuna da açıklık getiren CHP lideri, medyaya yönelik baskılara sert çıktı. Dağlıca ve Iğdır'daki terör saldırıları sonrası Türk-Kürt çatışmasının zemininin yaratılmaya çalışıldığını savunan Kılıçdaroğlu, "Dolduruluşa gelmemeliyiz kesinlikle. Bu konuda çok duyarlı olmalıyız" çağrısında bulundu.

Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satırbaşları şöyle;

- Perşembe günü Parti Meclisi'ne toplayıp son şeklini verip, milletvekilleriyle ilgili listeyi hazırlayacağız.

- Merkez Sağ'dan partimize gelenler var. Merkez Sağ'dan geliyorlar diye özel bir çabamız yok. Geçmişte kendisini orada konumlandıran pek çok arkadaş, kendi konumunun CHP içerisinde olması gerektiğini düşünüyor biz de kabul ediyoruz.




"Oğlum bedelli askerlik yapmadı"


 

- Türkiye öyle bir noktaya geldi ki Cumhuriyet ve baskıyı savunanlar karşı karşıya. Sağ-sol karşıtlığının yerini rejim kaygısı almış durumda. (Mehmet Ali Bayar olacak mı?) Hayır. Kendisi son derece birikimli birisi.  Bizim listeler bir anlamda kilitlenmiş durumda.

- İhsan Özkes herkes gibi beni de şaşırttı. Özkes, bir din adamı olmanın ötesinde politikacı kimliğiyle geldi partimize. Din adamını din adamı olarak partiye getirmeyi çok doğru bulmuyoruz.

- Deniz Baykal'ın aday yapılmayacağı iddiaları doğru değil, o da seçimle geldi. O gazetelerde yazılanları ben de hayretle takip ediyorum; anlamakta zorlanıyorum.

- Vatan Partisi ile ittifak yapamayacağımızı, listelerde değişiklik yapamayacağımızı Doğu Perinçek'e ilettik. Ama aday başvurusunda eksiklik varsa özel bir değerlendirme yapacağımızı söyledik.

- Ali Taran'la çalışmayacağız, Gelen öneriler doğrultusunda bu seçimde başka bir kurumla anlaştık.

- Erdoğan ile polemiğe girmeyeceğim. 7 Haziran'dan bu yana koşulların değiştiğini biliyoruz. Seçim kampanyamız bunlar düşünülerek yeniden hazırlandı. Erdoğan benim muhatabım değil. Benim muhatabım Davutoğlu. O özellikle bana yanıt getiriyor ama onu muhatap almayacağım. Ne yaparsa yapsın muhatap almayacağım.



- Geçmişte kendisine oy veren vatandaş bile şu soruyu soruyor... Tarafsız olman gereken yere seçtik seni, sen neden tarafsız olmuyorsun? Benden çok bunu Davutoğlu'nun demesi lazım. Davutoğlu'nun '1 dakika, sorumluluk bana ait' demesi lazım. Burada bir terslik var. Çünkü tarafsız değil. Taraflı olduğu için sağduyu çağrısı yapamıyor. Bunu kahvede oturan vatandaş da görüyor, olmaması lazım diyor.

- Tarafsızlığı konusunda gerekçe üretebilir. Ben tarafsız davranmayacağım demesi, yemin etmemesi lazımdı. Şimdi namusu ve şerefi üzerine 'ben tarafsız davranacağım' diye yemin etti. Herkes bundan rahatsızlık duyuyor. Açıkça Anayasa'yı ihlal ediyor.




"O savcıya savcı denmez"


 

- Devlet kontrolündeki kurumlar artık yandaş medyaya veriliyor. Ana akım medya, hükümetin finans baskısı altında. Bir de siyasal baskı var. Bunda da arzu ettikleri süreci yakalayamadılar. Şimdi üçüncü aşamaya geçtik. Üçüncü aşama bir gazeteyi terörist ilan edelim diyorlar. Gazeteleri susturmak istiyorlar. Dava açtılar. O savcıya savcı denmez. Hukuk fakültesinden mi mezun onu da bilmiyorum. Hürriyet mercek altına alınmış gibi. Hürriyet herkesin okuduğu bir gazete. Hürriyet üzerindeki baskının nedeni de bu. Gazeteyi havuz medyasının parelelindeki bir yayın organı haline getirmek istiyorlar.  Savcının pespaye iddiaları, soruşturma açması; gerçekten felaket... Asa doğru değil.

- Ben bütün esnafların, sanatçıların, baroların tepki göstermesini beklerdim. Doğan Grubu'na olan soruşturma hukuka güveni sarsıyor. Normalde HSYK'nın harekete geçmesi lazım. O savcının bir gün bile kalmaması lazım. Savcı diyemeyiz ona.

- Toplum sormalı ne oldu da 7 Haziran'dan sonra çatışmalar yeniden başladı. PKK'yı azdıran 13 yıllık iktidardır. 'PKK silah depoladı çözüm sürecinde' diyorlar. PKK ile bunlar ne görüştü? Bunlar durdu da neden 7 Haziran'dan sonra teröre başvurdular. Neden söylemler örtüşüyor?

- Erdoğan neden koalisyona engel oldu? Başka bir koalisyonun kurulması için neden ana muhalefete imkan vermedi. PKK silah depolarken neden ses çıkarmadınız? Eğer bir kişi kendisinini ve ailesinin çıkarları uğruna devleti yönetmeye kalkarsa toplum bu hale gelir. Ne zaman köşeye sıkışsalar bir kötü bellediler, bizi kandırdılar dediler.



Deniz Baykal aday yapılacak mı?

Deniz Baykal aday yapılacak mı?


 

- Şehit cenazelerine katılıyorum. Cenazeyle protkol arasında şehit aileleri yakınları var. O tabloyu görünce içiniz cız ediyor. Hepsi yoksul aileler... Şimdi bu tablo var. Bedeli bunlar ödüyor. Bunlar artık neden biz ölüyoruz demeye başladılar. Acıyı o yaşıyor, soru soruyor; siz onu da susturmak istiyorsunuz.

- İktidar olabilseydik, daha önce yapılan görüşmeleri masaya koyardık. Hangi sözler verildi, hangileri yapıldı. Yüzde 90 oranında saklanıyor bu bilgiler. Topluma veremeyecek angajmanlara girdiler ki açıklayamıyorlar. Dolmabahçe mutabakatından sonra Cumhurbaşkanı neden 'bunlar olmaz' dedi. Şimdi tam tersi bir tablo var. Biz önce bunları öğreneceğiz. Olabildiğince olayı toplumsallaştırmak gerekiyor. AK Parti bunu yapmadı. Yeteri kadar yapamadı. İktidar olsaydık kamuoyunun desteğini alarak terör sorununu çözmeye çalışırdık.

- Meşru organlarla gayrimeşru organları muhatap ettirmek istemiyoruz. PKK'ya çağrıları herkes yaptı. PKK'nın kesinlikle olayları durdurması lazım. Fatura oradaki masum halka çıkıyor. Kim terörden besleniyorsa onların tamamını lanetleriz.

- HDP'yi gayrimeşru ilan etmek doğru değil. Başka bir ülkenin oy verdiği insanlar değil. 6 milyon gidip oy vermiş. Düşüncelerini beğenmeyebiliriz ama parlamentodaki partiyi yok saymak doğru değil. Ama HDP bu süreçte iyi bir sınav vermedi. PKK ile arasına mesafe koymak zorunda açık ve net...

- PKK, Türkiye'den çekilse bile Ortadoğu gerçeği ile silah bırakmaz.



- Benim oğlum bedelli askerlikten yararlanmadı. Benim oğlum askere gidecek. Yaşı tutuyordu ama bedelliden yararlanmadı.

- Yürüyüşe herkes gitmeli. Bayrak teröre karşı kullanılıyor. Bayrak ortak duyguyu ifade etmek için bir sembol. Özellikle yürüyüşe katılın diye bir çağrımız olmadı. Arzu ederiz ki bir taşkınlık olmasın. Ülkenin barış çağrısına ihtiyacı var. 'Barış'ın içinin boşaltılmaması kaydıyla tabi.

- PKK, 30 yıldır bu çatışmanın zemini hazırlamak istiyordu. Son olaylarda malesef bazı illerde Kürt vatandaşlarımızın işyerlerinin talan edilmesi asla ve asla doğru değil. Tüm vatandaşlarıma çağrımı yineliyorum. Bu ülke hepimizindir, hepimize yeter. Çatışma kültürü beslememeliyiz. Bu olaylara provokatörler yol gösteriyor. Alıyor eline bir bayrak, 'Şuraya gidelim, saldıralım'. Kırşehir'e bir vekil arkadaşımızı gönderdim. Kırşehirliler çok üzgün. Dışardan gelen birisinin yaptığını söylüyorlar. Dükkan sahipleri 30 yıldır orada. Dolduruşa gelmemeliyiz, bu konuda duyarlı olmamız gerekiyor.

- Parlementoyu hemen toplayalım. Bu kanunu hemen çıkaralım ve bu işi bitirelim. Emekliye Kurban ve Ramazan Bayramı'nda ikramiye verelim. Kurban Bayramı'na yetiştirelim. Söz verilmesi lazım. Hükümetin 'Evet biz de verilen sözün arkasında duruyoruz' demeliler.

- Onlar buna katılmazlar. Diyorlar ki emekliye vereceğiz ama seçimden sonra vereceğiz. Seçimden sonra yine aynı bütçe. Ee şimdi ver. Emekli gerçekten geçinemiyor. Toplanalım hemen. Tüm siyasi partiler de 'evet' derler. Hatta onlar versinler bu kanun teklifini. CHP yapmış da olmasın.

- 'Emekli'nin durumunu iyileştireceğiz' diyorlar. Ne zaman? Seçimden sonra.

- Koalisyon görüşmelerine engel olan sarayda oturan beyefendidir. AKP'nin tek başına bu ülkeyi yönetmesi sıfırdır. 280 vekil çıkarsa bile sıfırdır. Yönetme erkini kaybetmiştir. Dünyadan soyutlanan bir iktadar var, kendisini yönetemeyen bir parti var. Mendi iradeseni kullanamayan bir başbakan var. Türkiye'nin en ciddi sorunu yönetim boşluğudur. AKP'ye olan eski güven yok, iş dünyası üzerinde baskı var.

- Davutoğlu ile biz görüştük. Biz, Bizimle koalisyon kuracaksanız, bu hükümetin yüksek profilli olması lazım, dört yıllık bir hükümet olması lazım, ortakların birbiren güvenmesi lazım, dışarıya ve içeriye yeni hükümet kuruldu algısı vermemiz lazım dedik. Bize üç aylık seçim hükümeti kuralım dediler. Biz bunu kabul etmedik.

- Kızıma aldığımız evin Ataşehir Belediyesi ve İlgezdi ile hiç bir alakası yok. Kızım İstanbul'da avukat. Bir yakınımızın yanında kalıyordu. Kendisine bir ev almak istiyorduk. Bir daire almak istiyorduk. Yukarı Göztepe'de fiyatlar pahalıydı alamadık. Sonra bir yer bulmuşlar 70-73 metre karelik küçücük bir yer. Sanki bir böyle milyondolarlık bir yer almışız. 'Kızım gazetecileri götür göster. 'Burayı aldık' diye. O rezidansın Ataşehir Belediyesi ve Belediye Başkanı ile ilişkisi yok. Varsa da ben bilmiyorum. Aldıktan sonra bir süre oturamadı. Mobilyası yoktu.

-Milletvekili seçildiğim gün malvarlığımı açıkladım. Her şeyi meydana koyduk. Damadıma da 'dava aç kardeşim.' dedim. Bana göre daha varlıklı birisi. O da rezidans almış. Tekzip gönderir, tekzip yayınlanmaz. Sonrasında dayanamadım, TBMM'de dilekçe verdim, 'Benim, eşimin, damadımın mal varlığını inceleyin' diye."