Ayla ÖZDEMİR / ayla@sozcu.com.tr

2009 da başlayıp 2012 de sonlanan 'zorunlu okul öncesi eğitimi' konusunda sürekli sözler veriliyor, hedefler konuluyor. Fakat mağduriyet bir türlü giderilmiyor.




Çocukları eğitim hayatına hazırlayan en önemli aşamaların başında okul öncesi eğitim geliyor.

Ülkemizde okulöncesi eğitim, bilimsel bir temele dayandırılmadan, paydaşlarca benimsenmeden ve toplumsal uzlaşı sağlanmadan, 2012-2013 eğitim- öğretim yılında apar topar hayata geçirilen 4+4+4 eğitim sisteminin mağduru!


Milli Eğitim Bakanlığı'nın 2015 faaliyet raporundaki değerlendirmeler kısmında da "Okul öncesi eğitim imkânlarının yaygınlık ve yeterliliği" zayıflıklar kısmında yer alıyor. Oysa çocukları eğitim hayatına hazırlayan en önemli aşamaların başında okul öncesi eğitim geliyor.

Okul öncesi eğitimin önemini ve ülkemizdeki durumunu Eğitimci-yazar Gürşen Kafkas ile konuştuk. Okul öncesi eğitim, çocuk dünyasının farklılığını yaratır diyen Kafkas, "çocuğun dünyasının zenginliği anne, baba, okul üçlüsüyle gerçekleşir" diyor.

Okul öncesi eğitimin mutlaka zorunlu olması gerektiğine dikkat çekerek "4+4+4 eğitim sisteminin kapsam alanı içine alınması gerektiğini vurguluyor.

İşte, Gürşen Kafkas'ın Sözcü Eğitim'den Ayla Özdemir ile yaptığı o röportaj:

"OKUL ÖNCESİ EĞİTİM ÖĞRENMENİN TEMELİDİR"


Okul öncesi eğitim nedir? Çocuğa yeni öğrenme fırsatları nasıl sunulmalıdır?

Gürşen Kafkas: Çocukların okul çağına girmeden önceki yaşamına okul öncesi denir. Bu dönemde yani okul öncesinde verilecek eğitim, öğrenmenin temelini oluşturmaktadır. “Ağaç yaşken eğilir" atasözümüz eğitimin küçük yaşlardan itibaren, yani okul öncesinden başlaması gerektiğinin en güzel anlatımıdır.

Okul öncesi yaştaki çocukların buluş (keşfetme), öğrenmeye doğal eğilimleri ve yetenekleri vardır. Bu yaşlarda iletişim kurmayı öğrenirler. “ İletişimde önemli olan söylenmeyeni işitmektir”. Peter Duruker’in bu özdeyişi iletişimin yaşı yerine, öğrenmede işitmenin önemi vurgulanıyor. Okul öncesi yaşlarda, çocuklarda beyin gelişiminin sinaptik bağlantıların yoğunca kurulduğu ortamdır. Bu yaşlarda çocuklar çok hızlı büyürler, dil, bilişsel, sosyal, duygusal olarak gelişirler. Korunmaları, sağlıklı beslenmeleri, yeni öğrenme fırsatlarının sunulması okul öncesi eğitim ve aile işbirliği ile sağlanmalıdır.

"İYİ BİR İNSAN OLMASI İÇİN EMEK HARCANMALI"

Çocuk yetiştirmede temel ilke nedir?

Gürşen Kafkas: Çocuk yetiştirmede temel ilke, çocuğun iyi bir evlat, iyi bir yurttaş, iyi bir birey olması için emek harcamaktır. İyi bir birey, çağın gereklerine göre yetişmiş, ailesine, çevresine, ulusuna ve insanlığa yararlı hizmetleri olan; çalışkan, çok okuyan, üreten, haktan ve adaletten ayrılmayan insandır.

İyi bir insan yetiştirme konusunda iki kuruma büyük bir görev düşmektedir: Aile ve okul. Atatürk, bunu şu sözleriyle vurgulamaktadır: “İlk ilham, ana baba kucağından, sonra okuldaki öğretmenin dilinden, vicdanından ve eğitiminden alınır.” Çocuklar, doğdukları andan itibaren sürekli öğrenmek, çevresini tanımak isterler. Öğrenme, ilk aylarda taklit yoluyla, sonraları sorularla olur. Bu nedenle çocukların sorularına usanmadan doğru yanıt vermek eğitimin gereğidir.




Okul öncesi eğitimi, Eğitimci-yazar Gürşen Kafkas ile konuştuk. Kafkas, "bilinçli bir gelecek için 'okul öncesi eğitim' zorunlu olmalı" Diyor.


"AİLELER ÇOCUKLARINA HER ŞEYİN DOĞRUSUNU ÖĞRETMELİDİR"

Okul öncesi eğitimde ailenin rolü nedir?

Gürşen Kafkas: Okul öncesi eğitimde aile çok önemli bir faktördür. Onların uyum sağlamaları, başarıları, sağlıklı yaşamları için anne/babanın duyarlı davranmaları, zaman, emek, enerji harcamaları gerekmektedir.

Okul öncesi eğitimde, aileler çocuklarına her şeyin doğrusunu öğretmelidir. Elbette çocuklar, söylenenleri hemen kavrayamaz, öğrenemezler; ama doğruları ve yanlışları hafızasına depo ederler. Konuşma gelişimini tamamladıklarında ise öğrendiklerini söylemeye başlarlar.

Önemli bir konu da ana/baba okulu eğitimidir. Eğitimde gelişmiş ülkelerde doğum öncesi ve sonrası anne ve babayı eğiten programlarının düzenlendiği bilinmektedir. Son zamanlarda ülkemiz büyük kentlerde ANA/BABA Okulu adlı programlarının düzenlendiği bilinmektedir. Bu programların yurt geneline yayılması gerekmektedir.

Okulöncesi eğitimin başarılı olabilmesi için sadece aile bireylerinin aydın olması yeterli değildir. Okul öncesi eğitimin, zorunlu eğitim kapsamına alınması gerekmektedir.



"TEMEL BİLİMLER OYUN ÇERÇEVESİ İÇİNDE OKUL ÖNCESİNDE DE VERİLMELİ"

Okul öncesi eğitim çocuklara neler kazandırır? Başarılı olabilmesi için nasıl bir eğitim uygulanmalı?


Gürşen Kafkas: Eğitim, başta devletin, öğretmenlerin, ailelerin, velilerin ortak hedefi olmalıdır. Bu hedef geleceği yapacak, ülkeyi, ulusu kalkındıracak bireylerin yetiştirilmesidir. Bunun için de nitelikli (kaliteli) eğitim gerçekleştirilmeli, kaliteli öğretmenler yetiştirilmelidir. Çünkü iyi bir öğretmen, iyi bir öğrenci demektir. Öğretmen, eğitimin öznesidir.

Çocuk, evde, kreşte, yuvada, sınıfta sevgi ve şefkat görmelidir. Sevgisiz öğrenme olmaz. Çocuklar, kendilerini seven öğretmenleri isterler. Öğretmen, bilgi, deneyim, sevgi kavramıyla vardır. Yüreğinde sevgi yoksa o kişi, öğretmen değildir. Çocuğun yeteneğinin gelişmesine, yeni beceriler edinmesine destek veren öğretmendir. Sevgi ve şefkat gören çocuğun özgüveni gelişir. Özgüveni olmadan da gelişme olamaz
Her çocuk, öğrenmeye açıktır; ancak her çocuğun kişisel özellikleri göz önüne alınmalı; öğrenci odaklı eğitim gerçekleştirilmelidir. Okul öncesi eğitimin başarılı olabilmesi için spor, oyun, dinlenme alanları; kitaplık, müzik olanakları bulunmalıdır. Böylece çocukların duygusal gelişimi, düşünme, yetenek ve becerilerini geliştirme olanağı sağlanmış olur.

Okul öncesi eğitimde çocuklara düşünmeyi öğretmek; matematik, fizik, doğa bilgisi gibi temel bilimlerle ilgili temel konuları oyun çerçevesi içinde vermek; resim, müzik, spor etkinliklerini gerçekleştirmek, eğitimin olmazsa olmazıdır.

Okul öncesinde çocukların televizyon, akıllı telefon bağımlısı durumuna getirmemek gerekir. Bunlara bağımlı olan çocuklar, gelecekte zamanı doğru kullanamazlar, problem çözmede sıkıntı çekerler; geçmişle gelecek arasında bağlantı kuramaz, dikkatleri çabuk dağılır; davranışlarını ve duygularını doğru düzenleyemezler. Çocuk, teknolojiyi gerektiğinde kullanmalıdır. Bu alışkanlık, ona okul öncesinde verilmelidir.

Okul öncesi öğretmenleri de iyi bir rol modeli olmalı, yeni öğrenme fırsatları aşılamalıdır. Öğretmen sevgi, ilgi ve bilginin vazgeçilmezidir. Ancak, okul öncesi öğretmenlerinin neredeyse bir saate varan etkinlik süreleri ile altı saatlik kesintisiz çalışma koşulları, öğretmenleri yıpratmakta; verimlerinin düşmesine neden olmaktadır. Sınıflar 15-18 öğrencilik olmalı, okul öncesi öğretmenleri bakıcı gibi algılanmamalıdır. Diğer öğretmenler gibi okul öncesi öğretmenlerin de ekonomik koşulları iyileştirilmeli, özlük sorunları çözülmelidir. Okul öncesi öğretmenlerde nitelikli, uygulamalı eğitim programlarıyla yetiştirilmelidir.

ÖRGÜN EĞİTİM, OKUL ÖNCESİNİN İÇİNDE OLDUĞU PROGRAMLARLA BAŞLAMALI! 

Ülkemizde okul öncesi eğitime gereken önem veriliyor mu?

Gürşen Kafkas: Okul öncesi eğitim, çocuk dünyasının farklılığını yaratır. Arkadaş edinme, kendini, başkalarını, iyiyi, kötüyü, güzeli, çirkini, doğruyu ve yanlışı tanımanın gerektirdiği önemli kurumlardır.

Bütün çocuklar yaşamın güzel çiçekleri, gülleridir. Onlar bir dünya, bir kuşak, bir sevgi ürünüdürler. Onlar işlenmemiş bir ruha sahiptirler. Her şeyin farkındadırlar. Onlar sessizliğin sesini, sevginin hazzını, acının, sevgisizliğin tatsızlığını hissederler. Çocuklar sevgiyle, güvenle büyütülmelidirler. Çocuğun dünyasının zenginliği anne, baba, okul üçlüsüyle gerçekleşir.

Okul öncesi eğitimin Avrupa’nın birçok ülkesinde %70-80’lerdeyken, ülkemizde %30’larda olması üzücüdür. 4+4+4 eğitim sisteminin kapsam alanı içine alınarak okul öncesi eğitim programlarının zorunlu kılınması kaçınılmazdır. Örgün eğitim, okul öncesinin de içinde olduğu programlarla başlamalıdır. Bilinçli bir çocuk, bilinçli bir gençliği ve bilinçli bir yaşamı getirecektir. Her şey çocuklarımız içindir. Nitelikli bir gençlik, nitelikli bir eğitimle olabilecektir.