David Satterfield, adaylığının onay süreci kapsamında Senato Dış İlişkiler Komisyonu’nda ifade verdi ve senatörlerin sorularını yanıtladı. Oturumda önce yazılı ifadesini okuyan David Satterfield, Türkiye ile ilişkilerin büyük zorluklarla karşı karşıya olduğunun altını çizdi. Amerika'nın Sesi'nde yer alan haberde Satterfield'ın “Dün Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun da bu komisyonda belirttiği gibi, Türkiye Rusya’dan S-400 satın alarak F-35 programına katılımını riske atıyor. CAATSA (Yaptırımlarla Karşı Koyma Yasası) kapsamında yaptırımlarla karşı karşıya. Başkan Yardımcısı Mike Pence’in de NATO’nun 70. yıldönümü vesilesiyle yaptığı konuşmada dediği gibi, Türkiye seçimini yapmalı. Tarihin en başarılı askeri ittifakında önemli bir ortak olarak kalmak mı istiyor yoksa bu ittifakı baltalayan pervasız kararlar vererek bu ortaklığın güvenliğini tehlikeye mi atmak mı?” ifadelerini kullandı, “Büyükelçi olarak onaylanırsam Türkiye’ye doğru stratejik seçimi yapması için bastıracağım” dediği belirtildi.

MEYDAN OKUYACAKMIŞ
Satterfield, büyükelçilik görevinin onaylanması halinde en önemli önceliğinin Türkiye’de yaşayan Amerikan vatandaşlarının güvenliğini sağlamak olacağını vurguladı, Senato Dış İlişkiler Komisyonu üyelerine rahip Andrew Brunson’ın serbest bırakılması için gösterdikleri çabadan dolayı teşekkür etti. Satterfield, "Genel olarak, Amerika Türkiye’de demokrasi ve bireysel özgürlüklere saygı alanındaki durumdan endişeli. Görevimin onaylanması halinde, Türkiye’nin NATO müttefiki statüsünün gereklerini tam olarak yerine getirmesine, Türkiye’ye içeride ve dışarıda insan hakları taahhütlerine saygı göstermesi konusunda meydan okumak için çalışacağım” ifadelerini kullandı.

"EN NET İFADELERLE İLETİYORUZ"
Senato Dışişleri Komisyonu’ndaki oturumun soru cevap bölümünde Türkiye’nin Rusya’dan satın aldığı S-400 füze savunma sistemi ve F-35 projesi yeniden gündeme geldi. David Satterfield’a, “Türkiye S-400 savunma sistemi alma konusunda ısrarlı. F-35 sözleşmesine devam etmemizin mümkün olacağını sanmıyorum. Türkiye bizim için kritik bir müttefik oldu. Türkleri sadece bizimle değil NATO ile de uyumlu hareket etmenin onların çıkarına olduğunu anlamalarını nasıl sağlayacaksınız?” diye soruldu.

Satterfield, “Sayın Senatör, biz, Başkan, Başkan Yardımcısı, Dışişleri Bakanı, Savunma Bakanı Vekili Shanahan da sizlerin yaptığı gibi Türk hükümetine en üst düzeylerde hem kamuoyu önünde hem de özel görüşmelerde, S-400 alımının gerçekleşmesi halinde F-35 programına katılmasının mümkün olmayacağının mesajını en net ifadelerle iletiyoruz. S-400 alırlarsa Patriot alamayacaklarını söyledik. Türkler S-400’leri alırlarsa bu kısa ya da uzun vadede akıllıca bir adım olmayacak. S-400 alımının ne gibi sonuçlarının ve Patriot gibi son derece cazip, ne gibi alternatiflerin olduğunu her düzeyde anlatmak için elimizdeki her imkanı kullanacağız” şeklinde cevap verdi.

"TÜRKİYE BİR DEMOKRASİ"
Senato’daki oturumda 31 Mart’ta yapılan yerel seçimler de gündeme geldi. Satterfield, “Varsayımsal olarak yorum yapmayacağım ama bizim mevcut pozisyonumuzun şu anda ne olduğu ve bundan sonra ne olacağını söyleyeyim. Adil, özgür ve şeffaf seçim süreci her demokrasinin temel unsurudur. Türkiye bir demokrasi. Bu şeffaf sürece tüm tarafların tam olarak saygı göstermesini bekliyoruz ki sandığa gidenlerin iradesi sonuçlarda kabul görsün. Önümüzdeki günlerde süreci çok yakından izlemeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

"TRUMP'IN AÇIKLAMALARINA UYUYORUM"

Terör örgütü PKK ve Suriye'deki uzantısı YPG hakkında da açıklamalarda bulunan Satterfield, “Türkiye’nin PKK terörüyle ilgili meşru kaygıları var. Biz de Türkiye gibi PKK’yı terör örgütü olarak görüyoruz. Masum Türkleri hedef alan bu örgüte karşı Türkiye ile ortaklığımızı pek çok düzeyde ve operasyonel anlamda sürdürüyoruz. Türkiye’nin Kürt toplumunu tamamıyla Türk toplumuna entegre etmesi çabalarını memnuniyetle karşıladık. O anlamda olumlu adımlar atıldı. PKK ve terör konusunda aynı pozisyondayız. Türkiye’nin bu anlamda son derece meşru kaygıları var” şeklinde konuştu.

Oturumda Demokrat Senatör Bob Menendez de büyükelçi adayı Satterfield’a ısrarla 1915 olaylarını soykırım olarak niteleyip nitelemediğini sordu. Satterfield, Başkan bunu 20. Yüzyılın en korkunç zulmü olarak tanımladı. Ben de bu açıklamaya uyuyorum. Bu sözler ABD hükümetinin pozisyonunu yansıtıyor” şeklinde konuştu.