Geçen Hafta Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu önderlerinden İsmet İnönü’nün kızı Özden Toker’in rehberliğinde Pembe Köşk’ü dolaştık.

Pembe Köşk, Cumhuriyet’in kuruluş yıllarında İnönü Ailesi’nin yaşadığı, Atatürk’ün, Latife Hanım’ın ve Cumhuriyet’in kurucu liderlerinin sıkça ziyaret edip ağırlandığı bir bina.

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı ve 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dönemlerinde müze olarak ziyarete açılıyor ve binlerce çocuk, yetişkin ziyaret etme imkanı buluyor.

 

Pembe Köşk’ün kapısından girer girmez insanı “kuruluş ruhu” sarıp sarmalıyor.



O mütevazı Ankara evinin koridorlarında, odalarında dolaşırken kendinizi sıcacık bir tarih yolculuğuna çıkmış halde buluyorsunuz.

Bir tarafta satranç takımlarıyla dolu asırlık bir vitrin.

En alt rafında İnönü’nün seyahatlerde kullandığı, kutusu açıldığında satranç tahtası olan bir takım var. Bir üst rafta ise 1930’larda Sovyetler Birliği lideri Stalin’in hediye ettiği zincirlere vurulmuş işçi sınıfını temsil eden piyonlarıyla başka bir takım.

“100 yıl önce satranç oynayan bir lider” diye iç geçiriyorum kendi kendime.

Vitrinin iki yanında 1926’da bizzat Atatürk ve İnönü tarafından açılan şeker fabrikalarının ilk ürünlerinin konulduğu hediye kristal şekerlikler.

Diğer tarafta kıyafetler, o kıyafetlerle çekilmiş fotoğraflar, belgeler, günlükler, Lozan anıları...



Yemek salonuna girerken, Özden Hanım Atatürk’ün manevi kızı Ülkü’yle nasıl koşarak sandalyelere oturduklarını, Atatürk’ün onlara “büyüyünce ne olacaksınız” diye sorduğu anı anlatıyor. O anlatırken, manzara bir film sahnesi gibi benim gözümde canlanıyor. Atatürk’ün sorusuna Özden “Öğretmen”, Ülkü “Balerin” karşılığını veriyor. Ülkü’nün yanıtına herkes gülüşüyor. Atatürk “Balerin ne yapar” diye sorunca ülkü sandalyenin üzerine çıkıp bir bale figürü gösteriyor.

Düşünsenize ne internet var ne televizyon ama Ülkü balerinin ne demek olduğunu öğrenmiş ve balerin olmak istiyor.

Bu yıl Pembe Köşk’ün üst katları da ziyarete açılmış. İnönü’nün kitaplığı, yatak odası, günlükleri, oğlu merhum Erdal İnönü’nün SODEP’te görev aldığı yıllarda kullanmaya devam ettiği yatak odası...

Özden Toker, büyüdüğü evde hem yaşıyor hem genç nesillere anlatmak için mesai yapıyor. Bu da evin, hafızasıyla birlikte yaşamasını sağlıyor. Böylece İnönü Ailesi bireylerinin hafızası, Cumhuriyet’in hafızası olarak gelecek nesillere taşınabiliyor.

Toplumsal belleğimizi canlı tuttukları için İnönü ailesine ne kadar teşekkür etsek azdır.

★★★

Bir ara gazeteci büyüklerimiz Yalçın Bayer ile Murat Yetkin, Özden Hanım’la aile köklerine dair koyu bir sohbete daldı.

Özden Hanım hem İsmet Paşa’nın hem Mevhibe Hanım’ın anne tarafından Balkan göçmeni olduğunu anlatıyordu. “Razgrad’danız” deyince Murat Yetkin, “Bizimkiler de Razgrad’dan” dedi.

Sonra Balkanlar’dan Anadolu’ya göçleri konuştuk.

Pembe Köşk ziyaretinden ve orada dinlediğim göç hikayelerinden birkaç gün sonra Ressam Ahmet Güneştekin’in İzmir Büyükşehir Belediyesi’yle İzmir’de açtığı “Gavur Mahallesi” isimli sergiyi gezdim.



Mübadele deyince akla ilk gelen şehir olan İzmir’de açılan mübadele konulu sergi, çarpıcı görsel ögeleriyle göç meselesinin nostaljik bir anı olmaktan çok bir trajedi olduğunu yüzümüze çarpıyor.

1944’te Ahıska’dan trenlere tıka basa bindirilerek sürgün edilen Hayriya Nine’nin tahta bavulunu bu köşede anlatmıştım.



Güneştekin’in sergisindeki onlarca bavul da mübadele sırasında Anadolu’dan Yunanistan’a göç eden 1 milyon 200 bin, Yunanistan’dan Anadolu’ya göç eden 500 bin insanı sembolize ediyor.

Her bavul bir hayat hikayesi, her hayat hikayesi yaşadıkları coğrafya değişse de aynı kalan ve nesilden nesile aktarılan toplumsal bir hafıza.

Ahmet Güneştekin’e de bir sanatçı duyarlılığıyla o hafızayı canlı tutmaya çalıştığı için teşekkür borçluyuz.

★★★

Hem Pembe Köşk’ün yaşattığı hem mübadele insanlarının bavullarının taşıdığı o toplumsal hafızayı yaşatmalı, nereden geldiğimizi, yaşadığımız toprakları nasıl kazandığımızı, bu topraklara kök salmak için ne bedeller ödediğimizi unutmamalıyız.

Ancak bu şekilde nereye gideceğimize, nerede yaşayacağımıza başkaları değil biz karar verebiliriz.