Altı yaşında çocuğun cinsel istismarı konusunu takip ederken kendim için bir “sorumlular”, “suçlular” ve “ihmalkârlar” listesi çıkardım. Bilgi bombardımanı altında sizin de biraz kafanız karışmıştır düşüncesiyle paylaşmak istiyorum:

1- Baba Yusuf Ziya Gümüşel: Hiranur Vakfı Adı altında örgütlenen tarikatın lideri. 1998 doğumlu kızı H.K.G’i 2004 yılında müritlerinden birine “eş” olarak verdi. Kendi çocuğunun cinsel istismarına önayak oldu.

2- Anne Fatma Gümüşel: H.K.G’nin 6 yaşında bir müride eş olarak verilmesi suçuna ortak oldu. H.K.G’nin söylediğine göre kızının saçlarını tarayıp Kadir İstekli’ye götürüyordu.

3- Tarikat müridi Kadir İstekli: H.K.G’yi 6 yaşından itibaren yıllarca istismar etti. H.K.G tarafından kaydedilen ses kaydına göre 6 yaşından itibaren çocuğa cinsel istismarda bulunduğunu kabul etti.

4- 2004-2006 yılları arasında görev yapan Sapanca Kaymakamı ve Sapanca Milli Eğitim Müdürü (Kayıtlarda isimleri mevcut): 1997’den itibaren Türkiye’de 8 yıllık zorunlu eğitim sistemi uygulanıyordu ve çocukların 7 yaşına geldiklerinde okula gitmesi zorunluydu. H.K.G okul çağı geldiğinde Arifiye’deki bir medreseye gönderildi. Milli Eğitim ya da Kaymakamlık H.K.G’nin ve benzer durumda olan çocukların okula değil medreseye gönderilmesini sadece izledi.

5- 2012 yılında Kartal ilçesinde görev yapan savcı (HSK kayıtlarından bulunabilir): H.K.G 14 yaşında yapılan düğünden 4 ay sonra 17 Ağustos 2012’de hastaneye başvurdu. Muayene eden doktor hamileliği fark edip durumun “çocuğun cinsel istismarı” olduğunu hemen anladı ve polise bildirdi. Polis harekete geçti ve durumu savcılığa bildirdi. H.K.G ilk ifadesinde 17 yaşında olduğunu söyledi ve şikayetçi olmadı. Savcı yasa gereği soruşturma başlattı ama Sapanca Kaymakamlığı’ndan doğum belgesi istemedi. Zira istese H.K.G’nin Mart 1998 doğumlu olduğunu görecekti. Bunun yerine kemik testi talep etti. Kemik testine ise 21 yaşında bir kadın sokuldu. Gelen “21 yaşındadır” raporuyla soruşturma kapatıldı. Tanık ifadelerinde savcının baba Yusuf Ziya Gümüşel’e rapordan memnun kaldığını söylediğine dair bir bilgi var.

6- Tarikat Şeyhi Yusuf Ziya Gümüşel’in ortağı Mehmet Emin Marangoz: H.K.G’nin  kemik testini organize eden ve yerine muayene girmesi için 21 yaşında bir kadını temin eden kişi.

7- Kemik testini yapan sağlık çalışan(lar)ı (Kayıtlardan bulunabilir): Teste giren kadının kimlik kontrolü yapılsa gerçek ortaya çıkardı. Ancak Mehmet Emin Marangoz kimlik kontrolünün yapılmaması için önlem almıştı. Testi yapan sağlık çalışan(lar)ı suç ortağı olmuştu.

 8- Anadolu Adliyesi’ndeki iki Sulh Ceza Hâkimi (İsimleri kayıtlarda mevcut): H.K.G 30 Kasım 2020’de Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurdu. İfade verdi. Delilleri teslim etti. Görevli savcı tutuklama istedi ama sulh ceza hâkimi talebi reddetti. Savcı bu karara itiraz etti. İtiraz makamındaki sulh ceza hâkimi de “Ret” kararı verdi. Bir süre sonra soruşturmayı yürüten savcı başka göreve atandı.

9- Aile Bakanlığı görevlileri: Aile Bakanı Derya Yanık’ın TBMM’de verdiği bilgiye göre H.K.G, savcılığa başvurduktan dört gün sonra çocuğuyla birlikte Aile Bakanlığı’na bağlı Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi’ne gitmiş, 8 Aralık 2020’den itibaren de bakanlığın konukevlerinden birinde korumaya alınmış. Buna karşın Aile Bakanlığı H.K.G’nin davasına olay basına yansıdıktan sonra, 2 Aralık 2022’de müdahil olmuş. Bakanlığın soruşturmaya müdahil olması, H.K.G’nin ŞÖİM’e başvurusundan hemen sonra yapılmalıydı. Bakanlık görevlilerinin ihmali olduğu açık.

10- Ağır Ceza Mahkemesi: Yeni Gelen Savcı Ercan Ateş (her ne kadar baba Yusuf Ziya Gümüşel’in ifadesini almasa da) detaylı bir iddianame hazırladı ve dava açtı. İstanbul Anadolu Adliyesi’nde Ağır Ceza Mahkemesi 30 Ekim’de davayı kabul etti. Ancak 22 Mayıs 2023’e, yani beş ay sonraya duruşma günü verildi. Üstelik herhangi bir tutuklama kararı söz konusu olmadı.

★★★

Olayın ortaya çıkmasının üzerinden iki hafta geçti. İstismar, ihmaller, suiistimaller ve suçlular konusunda tablo bu kadar net, sorumlular belli olmasına karşın (ben bu yazıyı yazdığımda) hâlâ tek bir tutuklama, görevden alma ya da cezalandırma yok(tu).

Çünkü ülkeyi yönetenler ya sadece “mış gibi” yapıyor ya hep geç kalıyor.

Yazık, çok yazık!

(Tepkiler üzerine duruşma 30 Ocak’a alındı.)